Çok kent var güzel. İstanbul başka güzel. İstanbul’un güzel olduğunu tek ben söylemiyorum İstanbul’un güzelliği üzerine birçok metin, anlatı, film, tiyatro, şiir, deneme, arı var. Bunlardan yakın tarihlilerinden birini okumayı yeni bitirdi. Aslında hem okudum hem izledim demek daha doğru olur. “İstanbul Kareli Öyküler”. Altın Kitaplar’dan yayınlandı. Tolga Gümüşay’ın öyküleri ve fotoğraflarından oluşuyor. Zaten adı da biraz ipucu veriyor tarzı hakkında.
Gümüşay “Fotoğraftan öykü filizlenebilir mi” sorusuyla çıkmış yola. Dört yıl önce başlamış çektiği fotoğrafların yeşerttiği öyküleri paylaşmaya, yeni fotoğraflar ve öyküler peşine düşmeye.
Fotoğraf ve öykülerini karelioykuler.com adresinde yayınlıyor. Altın Kitaplar’dan ise bir seçkisi çıktı. Sitesinde her hafta yeni bir fotoğraf ve o fotoğraftan yansıyan öykü paylaşıyor.
Kitabında ise İstanbul öykülerini yayınlamış.
Fotoğraf zamanı bir ana donduran bir sanat dalı. Ama o donmuş zaman aslında devingen bir yapı. Bazı fotoğraflara defalarca bakmamızın, yeniden yeniden keşfetmemizin nedeni bu belki. Hemen aklıma Ara Güler’in İstanbul fotoğrafları geliyor. Baktıkça derinleşen fotoğraflar onlar. Derinleştikçe öyküleri çoğalıyor, zaman değiştikçe farklılılaşıyorlar.
Tolga Gümüşay’ın fotoğraflarını Ara Güler’le kıyaslayamak değil meramım. Fotoğrafın gücüyle ilgili bir durum bu.
Kareli Öyküleri okumaya başlamadan önce fotoğrafları okudum. Oyuncaklı bir okuma şansı veriyordu. Kendimce öyküsü ne olabilir diye tarttım bir süre. Sonra öykülerine geçtim. Bir süre takılıp kaldığım fotoğrafların öykülerinde de takılı kaldım diyebilirim.
Açık ara en çok “Pazar Ola”yı beğendim öykülerden, fotoğraflardan da beğendiklerimden biriydi. Unkapanı’da 2016’da çekilmiş fotoğraf, 20. Yüzyılın ilk yarısına götürdü öyküyü okuyunca beni.
Kumkapı’da 2017’de çektiği fotoğraf mesela, “Şıkıdım” adlı öyküye yarenlik etmiş. Osmanlı döneminden bir aşk ve intikam hikayesine dönüşmüş yıkık dökük ahşap ev fotoğrafı.
Ve üçüncüsü ha yağdı ha yağacak dediğimiz günlerde kar beyaz İstanbul manzarasına yazılmış “Agop ile Agata”nın öyküsü. Ocak 2017’de çekilmiş Galata Kulesi’nin fotoğrafı bu. Anlatılan da İstanbul’un, asıl İstanbulluların öyküsü.
Anlayacağınız kare kare ilerleyeceğiniz fotoğraflarla ve öykülerle bir güzel İstanbul masalı bu kitap.
Tolga Gümüşay hakkındaYazar, fotoğrafçı, belgeselci. İlk romanı “6 Yıl Tam Pansiyon” 2001’de yayımlandı. Basılı yedi eseri var. “Tolga Gümüşay ile Hiçkimsenin Kenti” adlı belgeseli 2015’te İz Tv’de yayınlandı. Erzurum Anadolu Lisesi’nde ve 1990’da mezun olduğu Kadıköy Anadolu Lisesi’nde yatılı okudu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin ardından Marmara Üniversitesi Örgütsel Davranış Bilimi Yüksek Lisans Programı’nı tamamladı. Kendi çektiği fotoğraflara yazdığı öyküleri dijital platformda paylaştığı Kareli Öyküler projesine 2016’da başladı. Kitapları: 6 Yıl Tam Pansiyon (Roman, 2001, Günışığı Kitaplığı), Pembe Tuvalet (Roman, 2004, Altın Kitaplar), Geleceği Görme Ortaklığı (Öykü, 2005, Günışığı Kitaplığı), Keskin Naneli Öyküler (Öykü, 2006, Günışığı Kitaplığı), Anormal (Roman, 2008, Altın Kitaplar), Hiç Kimsenin Kenti (Roman, 2010, Altın Kitaplar). |