London School of Economics bünyesinde yürütülen bir çalışmaya göre geç yatanların IQ’su daha yüksekmiş*. Haber yurt genelinde sevinçle karşılandı. Zira artık zeki olmak için hiperaktif olmaya gerek yok, geç yatmak yeterli!
Ben küçükken obsesif bozukluğu olanlar zekiydi. O zamanlar masadaki çatalı bıçağı düzelten takıntılı ve haliyle zeki oluyordu. Sonra hiperaktiflerin zeki olduğu haberi geldi. Ama ikisi de yaşaması zor bozukluklardı. Zekilik şartı olarak geç yatmanın yeterli olması bünyelere huzur getirdi. En fazla servise geç kalırsınız.
Hem hiperaktivite öyle övünülecek bir bozukluk değil. Hani iki puan daha zeki olduğunu göstermek için ağza almaya değmez gibi pek. Kimseyi gücendirmek istemem ama bu hiperaktiflerle iletişim kurmak hiç de kolay değil. Örneğin istediği kadar zeki olsun, soyut kavramları anlamayan biriyle ne kadar konuşabilirsiniz ki?
Mesela “ben geç yatıyorum, o hiperaktif; iki zeka küpü zekice konuşalım” deseniz konuşma sürekli tıkanır. Kafka’dan bahsedemezsiniz ki geç-yatan-zeki olmanın en önemli gereklerindendir. “Dava”yı anlayamaz. Sonuç yok, delil yok, “itirazzz ediyorummm” diyen avukat yok. Adamın biri mahkeme binasında koşturup duruyor. Zaten gazete haberi gibi Joseph K. yazılmış adamın adı. Üçüncü sayfa antolojisi mi roman mı belli değil. O da bir sembol filan diye girseniz... Boş! An-la-maz.
Tabii ki boşvermek gerekmez. Kavramları anlamasa da çeşitli örnekler yoluyla nispeten ne demeye geldiklerini kavrayabilir. Pınar Selek, iyi bir örnek. Davada bomba yoktur raporu varken bomba patlatmadığını ispat edemediği için bombasız bombalama cezası alan birini dinlediğinde “ironi” olayını hemen çözer. Bütün süreci anlatmayın ama; yerel mahkeme, Yargıtay, olay yeri inceleme, uzun tutukluluk filan derken sıkılır kaçar. Biraz bahsedip, merak ettirin. O zaten sorar. “Senin anlattığın gerçek dava” der, “romanda pek bir dava da yoktu, adam neyle suçlandığını bilmiyordu” diye sizi yargılar.
Ergenekon davasındaki 25 bin sayfalık iddianameden bahsedebilirsiniz ama çok bahsediliyor ondan. Dikkatini çekmekte zorlanabilirsiniz. Onun yerine Füsun Erdoğan’dan bahsedin, sekiz sene tutukluluğun yarıdan fazlasında iddianame bekledi mesela. KCK davasından da pek bahsedilmiyor mesela, onu anlatın. “Teröristler Kürt, Kürtler için eşitlik istiyorlar, öyleyse Kürtler için eşitlik diyen Kürtler teröristtir” temalı iddialar Joseph K.’nın mahkeme salonunda yaşadıklarına ışık tutabilir.
Soruları bitmez. Sabırlı olun... Romandaki adamın tutuklanmadığını söyler. Bahsettiğiniz davalarda sadece sanıkların değil, dışarıdakilerin de yargılandığını söylemeyin. Zaten sıkkın çocuk, kaçmasın. Yargılanan kişilere destek vermek için mahkeme kapısında bekleyenlere su sıkıldığını filan anlatıp geçiştirin. O kadarını bırakın kendi anlasın.
“Bırakın kendi anlasın” kısmında çok da başıboş bırakmayın. Gezide nasıl gaz yediğini filan hatırlatın tabii. Sırf oraya gitti diye kendisine terörist, hain, ajan diyenleri gösterin. Haberlerin nasıl çarpıtıldığını es geçmeyin ama fazla kaptırıp penguen belgeseli meselesine girmeyin. Dikkati dağınık olur bunların. Daha ne olduğunu anlamadan güney kutbunda oruç nasıl tutulur tartışırken bulabilirsiniz. (BT/AS)
* Not: Habere matuf çalışmada IQ seviyesi yüksek olanların diğerlerine göre daha geç yattığı gösterilmiştir. Cümlenin tersten kurulması ters-nedensellik olarak bilinen bir mantık safsatasıdır. (Tamamen başka bir yazı konusu)