Helmut Schmidt Almanya’daki Türkler konusu her gündeme geldiğinde, "Almanya'ya Türkiye'den işçi alınması”nı bir hata olduğunu vurguluyordu. Almanya'nın 60’lı yıllarda bu ülkeye çağrılan işçilerin topluma entegrasyonu konusunda büyük hatalar yaptığını savunuyordu. 2004 yılında Die Zeit gazetesinde yayınlanan bir söyleşide şöyle diyordu:
"Almanya'ya çok sayıda yabancının getirilmesi, daha sonra Federal Şansölye olan dönemin Ekonomi Bakanı Ludwig Erhard tarafından gerçekleştirildi. Aslında hedef görece ucuz yabancı işgücüyle buradaki ücret düzeyini düşük tutmaktı. Bence Alman ücretlerinin yükselmesi daha iyi olacaktı. Zaman içinde çok farklı yabancılar olduğu ortaya çıktı. En belirgin sorunlar buraya gelen ya da burada doğan ikinci ve üçüncü kuşak Türklerle ortaya çıktı...
"1974’te Willy Brandt’tan hükümeti devraldığımda burada yarısı Türkler olmak üzere 3,5 milyon yabancı vardı. Daha o zaman Almanların Türklerin hepsini entegre etmeyi başaramayacaklarını gördüm. Çünkü her iki taraf da ne bunu istiyordu, ne de bunu yapabilecek durumdaydı. Yabancı düşmanlığını kışkırtmak istemediğim için, o dönemde gayet sessiz bir biçimde daha fazla yabancı göçünü önledim. Dışarıdan işçi alımı durduruldu, gelmiş olanların ülkelerine dönüşleri kolaylaştırıldı. Böylece benim hükümetimin sonundaki yabancı sayısı, başındaki düzeyde kaldı. Daha sonra Helmut Kohl döneminde bu sayı ikiye katlandı. Şimdi 7,5 milyona ulaştık ve büyük bir sorunla karşı karşıyayız."
Schmidt'ten bir Demirel öyküsü!
Schmidt’in Almanya’daki Türklerle ilgili sık sık anlattığı bir de öyküsü vardı:
“Demirel’le ilk karşılaşmamızı çok iyi hatırlayabiliyorum. Ankara’da buluştuk. O zaman başbakandı ve bana şöyle dedi: ‘Biliyor musunuz Bay Schmidt, yüzyılın sonuna kadar Almanya’ya 15 milyon Türk daha ihraç etmeliyiz.’ Bunun üzerine ben de ona ‘Bu olmayacak. Buna izin vermeyeceğiz’ dedim. Onun yanıtı da ‘Bekleyin bakalım. Biz çocukları üreteceğiz ve siz de onları alacaksınız’ oldu.”
Kendisine bu durumun hatırlatılması üzerine ise eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan Süleyman Demirel şu yanıtı vermişti:
“Hayır, böyle bir şey hatırlamıyorum. Helmut Schmidt benim dostumdur ve Türkiye'ye de dosttur. 1979'da Türkiye'nin fevkalade sıkışık olduğu bir dönemde benim bir telefonum üzerine Federal Meclis'ten geçirmeden 500 milyon dolarlık krediyi kullanmamızı sağlamıştır. Türkiye'de o dönemde bir avuç benzin yoktu, toz şeker yoktu, yağ yoktu.
"Ben Türkiye'de yönetime yeniden gelmiştim ve bunu ortadan kaldırmaya çalışıyordum. Bir telefonum üzerine Schmidt böyle bir imkan sağladı. Bizim ilişkilerimizde Schmidt bana hep dostane davrandı. Bana olan bu dostane davranış tabii Türkiye'ye olan dostane davranıştı. Ama aramızda öyle bir tartışma geçmedi. Geçse bile şaka cinsindendir. Zaten Türkiye'nin o kadar zaman içinde Almanya'ya gönderecek 15 milyon nüfusu yoktu. Bana sorsaydı 'Nereden 15 milyon bulacaksın?' diye, o zaman ben şaşırırdım.” *
Türkiye’nin AB üyeliğine karşı
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine başta kültürel farklar olmak üzere çeşitli nedenlerle başından beri karşı olan Schmidt, ülkemizin Avrupa’yla İslam dünyası arasında bir köprü rolünü üstlenebileceği, İslam ülkeleri için olumlu bir örnek olacağı yolundaki yaklaşımları da boş spekülasyonlar olarak görüyordu.
Bunu da Arap ülkelerinin uzun yıllar Osmanlı hakimiyetinde kalması ve günümüz Türkiyesinin İsraille askeri-siyasal ilişkilerine bağlıyordu..
Ancak Schmidt, Türkiye’nin batı müttefiki olarak korunması ve bu doğrultuda desteklenmesinden yanaydı. 2002 yılında bunu şöyle açıklamıştı:
"Türkiye'de işlerin yolunda gitmesi Almanya’nın ve Avrupa’nın çıkarınadır. Ancak bu, o ülkenin Avrupa Birliği üyesi olması gerekiyor demek değildir. Demokratik bir ülke değildir. Türkiye’de bir hükümet var, ancak bu askeriyenin icazeti ve kontrolü altında. Bu ülkenin çelişkisi işte tam da burada. Türkiye'de generallerin etkisini geriletmeyi ve kendi çizgisinde reformlar gerçekleştirmeyi hedefleyen İslamcı eğilim giderek güçleniyor.
"Ama bu İslam'ın siyasete ağırlığını artırabilecek. Bunun üstüne çözülmemiş bir Kürt sorunu ve Türkiye’nin Orta Doğu ve Orta Asya’daki stratejik çıkarları geliyor. Bunun için Türkiye'yle sıkı ekonomik işbirliğinden daha fazlasını anlamlı bulmuyorum." (GT96 yaşında hayatını kaybeden Helmut Schmidt, 1974'te girdiği siyaset hayatında Almanya'nın devlet politikalarına yön veren isimlerden biri oldu. İşte Schmidt'in Türkiye ile ilişkileri. (GK/HK)
* "Süper Dostlar, Türklerin ve Almanların söyleyecekleri var", Doğan Yayıncılık, İstanbul, Ekim 2008, sayfa 170