Milli gelir hesaplama yöntemini değiştirmekle önemli bir hamle gerçekleştirdiğini sanan hükümet, bu muhasebe oyununun birçok rasyoyu (oranı) değiştirerek çok çeşitli soruna deva olacağına kendini inandırmış göründüğü gibi, toplumu da buna inandırmaya çalışıyor.
Milli geliri yüzde 30 kabartarak, dış kreditörlere makyajlı bir Türkiye yüzü sunmakla yabancı kaynak girişini daim kılacağını sanan hükümet, aynı yolla IMF’nin bütçe konusundaki kuşatmasını aşıp yerel seçimler için gönlünce kaynak kullanmayı hesaplıyor. Ama bu manevraların hiçbir işe yaramayacağı bugünden görünüyor, fakat bu beyhude atraksiyonlar Türkiye’ye sadece vakit kaybettiriyor.
Güneydoğu sorununda 2008 öncesinde yüzüne taktığı güvercin maskesiyle 2007 seçimlerinde Kürtlerden önemli oranda oy toplayan AKP, seçim sonrası askeri “çözüm”lere kayarak şahin yüzünü göstermiş durumda. Neye yaradığı pek belli olmayan sınır ötesi operasyonların ardından, sözde “sınır içi” hamlelere geçmiş havasını yaymaya, bunu da New York Times üstünden iç ve dış kamuoyuna yaymaya çalışıyor.
Hemen belirtelim ki, hem ekonomiyle ilgili büyük bir şamatayla takdim edilen milli gelirdeki muhasebe oyunu hem de Güneydoğu'yla ilgili üfürülen 12 milyar dolarlık yatırım paketi balonu toplumu oyalamaktan, zaman kaybettirmekten öte bir şeye yaramayacak. Söz konusu atraksiyonlardan Güneydoğu’da yoğunlaşalım.
Güneydoğu atraksiyonu
Nedense New York Times üstünden üfürülen 12 milyar dolarlık yatırım paketi niyetinin hiçbir inandırıcılığı yok. Birincisi, böyle bir kaynak nereden bulunacaktır? 2008 Bütçesinde Güneydoğu ile ilgili özel bir ödenek olmadığına göre, kamu yatırımları demetinde zaten var olan ve önceden programlanmış GAP yatırımları, şimdi yeni yatırım hamlesiymiş gibi takdim edilecektir.
Doğu ve Güneydoğu sorununun iş ve aş meselesinin yıllardır sadece GAP projeleri ile çözüleceği, bir nakarat haline getirilmiş ve başka hiçbir yaratıcı proje geliştirilmemiştir. Dahası, Bölgenin Kuzeyi için hiçbir yapıcı adım da atılmamıştır.
“GAP sihirli değneği”nin aslında bölge için değil, daha çok Batı’daki gelişmiş bölgelerin enerji ihtiyaçları için dizayn edildiği yeterince ortaya çıkmıştır. Bugünden geriye bakıldığında, GAP için bugüne kadar 23 milyar YTL harcanmış, projenin tamamlanması için 39 milyar YTL’ye daha ihtiyaç vardır. Bugüne kadar GAP adına yapılanlar enerji yatırımlarından ibarettir. GAP projeleri içinde enerji projelerine öncelik tanınırken Bölge insanını doğrudan ilgilendiren tarımsal yatırımlarda gerçekleşme çok düşüktür.
GAP: Batı için enerji
GAP kapsamında, bugüne kadar toplam 8 hidroelektrik santrali tamamlanmış; santral kurulu güçleri itibariyle hidroelektrik enerji projelerinin yüzde 74'ü gerçekleşmiştir.
Türkiye'de 2006 yılında üretilen 44 milyar kilovat-saatlik hidroelektrik enerji içinde, GAP yüzde 48.5’lik bir paya sahiptir.
Enerjide bu kadar yol alınmasına karşılık, sulama iddiasının çok gerisinde olduğu görülmektedir. GAP Bölgesi'nde 2006 yılı itibariyle ancak, hedeflenenin yüzde 14’ünü oluşturan 261 bin hektar alan sulamaya açılmıştır. Sulanmayı bekleyen alanın yüzde 86’sı ise hala su beklemektedir.
Bölgeye yapılan kamu yatırımlarında enerji ilk plana çıkmakla birlikte, enerji sektörü hem istihdam, vergi, hem de kullanım açısından bölgenin pek yararlanabildiği bir yatırım alanı değildir. Ayrıca yarattığı çeşitli çevre ve kültür tahribatı dikkate alındığında sorgulanması gereken bir yatırım alanıdır.
Bölgenin hidrolik ve diğer enerji kaynakları kullanılarak da üretilen Türkiye toplam elektrik enerjisinden 2006’da bölgenin 21 ilinin payı yüzde 6,8 olarak belirlenmiştir.
Kişi başına elektrik kullanımı, gelişmişliğin de bir göstergesidir. 2006’da Türkiye ortalaması olarak belirlenen kişi başına 202 kilovatsaat elektrik kullanımı, bölgenin 21 ili için ortalama 78 kilovatsaattir. Bu, Türkiye ortalamasının yüzde 38’i demektir.
Elektrik kullanımı, daha çok Marmara ve diğer Batı bölgeleri için yoğundur. Nitekim 2006’da elektriğin yüzde 75’inin 15 gelişmiş il tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır. Elektriğin yüzde 18’ini tek başına İstanbul kullanırken İzmir yüzde 9,5, Kocaeli yüzde 6, Bursa yüzde 5,4 ve Ankara yüzde 5,1’lik paylar almışlardır. Elektriğin Türkiye ortalaması yüzde 47,5 oranında sanayide kullanılırken sanayiden mahrum Doğu ve Güneydoğu’da bu oran bölge tüketiminin yüzde 17’sinde kalmaktadır.
Bölge için acil sosyal politika
Açıkça görüldüğü gibi, bölgenin iş ve aş sorununu hala GAP projelerini tamamlamakta gören anlayış, aslında yine Batı’nın enerji ihtiyaçlarına yarayacak yatırımları bölge için yapılmış göstermekte ve nüfusunun yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan bölge insanlarını oyalamaya devam etmektedir.
Oysa bölgenin gerçek ihtiyacı, böylesi oyalayıcı yatırım atraksiyonlarında değil, acil yoksullukla mücadele projelerinde yatmaktadır. Gündelik hayatını sürdüremeyen milyonlarca işsiz ve aç bölge insanının, süründürülerek, ödenek buldukça yapılacak baraj yapımı, yol yapımı ile iş bulması ve hayatını idame ettirmesi mümkün değildir.
Yoksulluğun bir göstergesi sayılan yeşil kartlı nüfusun yüzde 47’sinin yaşadığı bölgeye acil “Doğrudan Gelir Desteği” gereklidir. Acil sağlık ve eğitim yardımları gereklidir. Yerel yönetimler eliyle acil aşevleri kurulması, toplumsal merkezler eliyle sosyal yardımlar götürülmesi şarttır.
Nüfusun yüzde 60’ının kentlere yığıldığı bölgede yapılması gereken, bir sosyal devlet faaliyeti olarak, bir sosyal hak olarak bölge insanları için acil kentsel yatırımlara gitmek ve kentlerde hayat şartlarını iyileştirici icraatları gerçekleştirmektir.
Ancak, AKP hükümetinde bu hassasiyetlerin hiçbiri olmadığı gibi, “kısır GAP projeleri” ile göz boyama revaçtadır. (MS/TK)