Tarih 22 Şubat 2006. Irak'ta savaş tüm şiddetiyle sürüyor. Al-Arabiya, Samara yakınlarında çıkan çatışmaları izleyen muhabiri Atvar Behçet'in (Atwar Bahjat) ekibiyle bağlantıyı kaybediyor.
Kameraman Khaled Mahmoud al-Falahi ve ses teknisyeni Adnan Khairallah ve Behçet'ten oluşan üç kişilik ekibin ertesi gün cesetleri bulunuyor. Üçünün de vücutları kurşun yarası dolu. Hedef gözetilerek ateş edilmiş gazetecilere.
Atvar Behçet Arap dünyasının yetiştirdiği en önemli ve adı en çok bilinen savaş muhabirlerinden biri. Yıldızı Al Jazeera televizyonunda parlamış.
2003 Nisan'ında Irak Milli Müzesi'nin yağmalanması haberini o geçmişti; 2004'te Necef'te ABD ordusu ile Iraklı direnişçiler arasındaki çatışmaları bölgeden haberleştirmişti.
Atvar'ın büyük boy portresi Al Jazeera merkezinin koridorunda öldürülen diğer El Jazeera muhabirlerinin fotoğraflarının yanında asılı.
Atvar'ın Irak'tan dönüşünde "sıcak bölgeye" yeniden gitmek istediğini öğreniyorum bizi El Jazeera'nın merkez binasını gezdiren mihmandardan.
Bu gezi Katar'ın başkenti Doha'da "Gazetecileri Tehlikeli Durumlarda Korumak" başlıklı uluslararası konferansın bir parçasıydı.
El Jazeera yönetimi Atvar'ı savaş bölgesine göndermek istememiş. Atvar 2000'te ABD ordusu tarafından gözaltına alınıp sorgulanmıştı.
Bu gözdağına rağmen çok tanınıyordu artık ve hedef haline gelmişti. Ama o savaş muhabiriydi, bölgeye dönmek için Al-Arabiya'ya geçti.
Yeni kanalı için Irak'a geri döndü, iki hafta geçmeden daha sonra yapılan araştırmalarda gazeteci olduğu bilindiği ve gerekli tüm belgeleri ve işaretleri taşıdığı halde önce kaçırıldı sonra infaz edildi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in raporuna göre Atvar Mart 2003'ten o güne Irak'ta öldürülen 82'nci gazeteciydi.
Katar Ulusal İnsan Hakları Komitesi'nin 22-23 Ocak tarihleri arasında düzenlediği konferansta Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (International Federation of Journalists - IFJ), Kızıl Haç, Basın Amblem Kampanyası (Press Emblem Campaign - PEC), UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) ve Doha Medya Özgürlüğü Merkezi (Doha Center for Media Freedom) birer sunuş yaptı.
IFJ 2011 yılında 106 gazetecinin öldürüldüğü bilgisini verdi. Irak'ta öldürülmen gazeteci sayısının ise 350'yi geçtiğini belirtti. Düzenlenen dört ayrı atölye çalışmasında "sıcak bölgelerde" gazeteci ölümlerinin önüne nasıl geçilebileceği tartışıldı; dünyanın değişik ülkelerinden gelen sivil toplum örgütü uzmanı, akademisyen ve gazeteciden oluşan 70 kişilik grup, bu çalışmaların sonuçlarını konferans sonuç bildirgesi olarak derledi.
Katıldığım atölyede gazetecilerin basın mensubu olduklarını gösteren işaret ve amblemlerin savaş bölgelerinde "hedefi göğüse çizmek"le eşdeğer hale geldiği belirtildi.
Gazeticilere yönelik bu saldırıların uluslararası düzeyde cezalandırılması mekanizmalarının yetersizliğinin gazetecileri "kolay hedef" haline getirdiğinin altı çizildi.
Taraf ülkelerin Cenevre Sözleşmesi'ndeki bağlayıcı kararlara uyulması çağrısı yenilendi. Birleşmiş Milletler'in gazetecilerin korunmasına yönelik var olan mekanizmaları yenileme ve iyileştirme zamanının geldiği hatırlatıldı.
Konferansta bir sonraki toplantıda devlet yetkililerinin de katılımının sağlanması, bulunan her fırsatta uluslararası ve ulusal ölçeklerde konunun gündeme getirilmesi kararı alındı. (HK)