Şehrin alt kademe belediyelerinden biri Yenişehir Belediyesi.
Surların hemen dışında sınırları başlayan ve hayli de geniş bir alana yayılan bir belediye.
Yakın zamana kadar surların hemen dışındaki Vilayet binasının bir arka sokağında mekânsal çalışmalarını yürüten Yenişehir Belediyesi şehrin ticari ve nüfus yoğunluğunun daha az olduğu bir alan olan Elazığ Bulvarı’ndaki yeni yapılan binasına taşındı.
Hayli de modern bir bina oldu. Hemen yanı başında komşuluğunda; beş yıldızlı bir otel ve dahi zincir bir de namlı alışveriş merkezi.
Bütün bunlar elbette doğal!
Ve şimdilerde adına "modernite" yaftası eklenen kent yaşamının olmazsa olmazları sanki.
2015 yazından başlayarak 2016 sonuna kadar süreduran Diyarbakır Suriçinin hendekli-barikatlı akabinde sokağa çıkma yasaklı (halen kısmen devam eden yasaklı hâl) halinden sonra adına Yenişehir denen belde adeta "eski" ile "yeni"nin karmaşası bir hâli pür melale büründü...
Mardinkapı ciğercisi, Çift kapı ciğercisi, Anzele paçacısı ve şimdi adını unuttuğum eski kente dair bir dolu mekânlarıyla anılan ismiyle müsemma hizmet ve yeme-içme sektörü adlarını o çok akıllı binaların, o çok geniş bulvarlı caddelerin önüne, dibine bol ışıklı tabelaların altına taşıdılar.
Kimilerinin ise o çok kirası olan mekânlara taşınmaya gücü yetmemiş olacak ki, kaldırım kenarlarına "konmaya" yettiler.
Lise caddesini Aliemiri bir, iki, üç, dört diye kesen sokakların ve Ofis semtine kadar olan birçok ara sokakların hemen her birinde bir kaç "çay ocağı" açıldı.
Birçoğunun adı da yine Suriçinden apartılmış adlar. Sokaklardaki çay ocaklarının önündeki, yanıbaşındaki yaya kaldırımları hatta kaldırımların hemen önündeki caddelerin bir bölümü de "işgal"e uğradı tabii ki, doğal hak alanlarıymış gibi...
Eskiden sur içinin işlenmiş bazalt taşları; sütun başları, dam loğları, avlulardaki bazalt süs havuzları, su kurnaları modern mekânların bir yerine muhtemelen girişine yerleştirilir. Obje gibi mekâna ruh katıldığı düşünülür, varsayılırdı.
Soranlara; "surların içi küncili (susamlı) çörek, dışı pasta kokar..." derlerdi.
Şimdi Suriçi mekânlarının adını taşıyarak bir nevi tatmin halini yaşadıklarını / yaşattıklarını sanıyorlar.
Bütün bu hengame içinde o "modern" ve "akıllı" binaların ve sitelerin arasında kalmış eskiden iplik fabrikası kurulu olan ama şimdi fabrikasının yerinde yeller esen ve dahi mahallesi hâla "İplik" olarak kabul gören köy hali orta yerde duruyor.
Hemen yeni mekânına taşınan Yenişehir Belediyesinin tam karşısında "İplik Mahallesi..."
Belediyenin önündeki caddede geçtiğimiz günlerde yürürken tek katlı bir yapının küçücük giriş kapısının üzerindeki tabela dikkatimi çekti: "Dişçi"...
Şehirleri istediğiniz kadar "akıllandırın". Steril, korunaklı, güvenlik duvarlarının ardına sığınılmış mekânlara dönüştürün.
Şehrin bir yerinde eski hayatlarına inadına direnenlerin "dişçi"leri bir gece vakti ağrıyla sızıyla sizi uykunuzdan edecek dişinizi çekmeyi bekliyor olacak!
Haberiniz olsun... (ŞD/EKN)