Hazır bu hafta muhalif ya da muktedir olan Cumhuriyet Halk Partililerin kurultayları nedeniyle Ankara buluşmaları varken, bir süredir CHP'ye dair aklımda olan ama içimde kalmasını istemediğim birkaç kelam edeyim istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisinin Diyarbakır il yöneticilerinden biriyle ayaküzeri biraz sohbet etme şansım oldu. "Partiniz nasıl gidiyor" sorum daha dudaklarımın arasında iken; "Hiç sorma, yakın günlerde parti tabanında yapılan ama kamuoyu ile paylaşılmayan bir anketin sonuçları çok anlamlı. Partinin solcu bir parti olduğunu vurgulayanların oranı sadece yüzde 15 çıkmış" dedi.
Bu sonucu sürpriz olarak görmeyin, CHP sonuç da bir devlet partisi. Cumhuriyetle birlikte kurulduğu yıl itibariyle Kemalist Cumhuriyetin altı "umde"sini kendine ilke olarak alan ve bunu da kıskançlıkla seksen senedir savunan bir parti. Hatta savunmakla kalmayıp ülke vatandaşlarının, sokaktaki sıradan insanın elinde bayrak, dudaklarında ırkçı-milliyetçi sloganlarla parti yapılanmasının dayatması ve kışkırtmasıyla o çok bilinen tabirle "ulusalcı" olması için yüzbinlerle meydanların dolmasına ortam hazırlayan bu parti değil miydi? Dedim...
Daha bu ifademi tamamlamışken bu kez beni adeta doğrulayan ikinci anket sonucunu dile getirdi il yöneticisi dostum. "Cumhuriyet Halk Partisi tabanına göre partinin yüzde 60'ı CHP'yi 'Ulusalcı' bir parti olarak görüyor"muş dedi. Eh dedim olacağı buydu. Gerçeğin beyanı olmuş.
Sonra biraz daha sohbeti derinleştirince il yöneticisi dostum; "1989 Siirt çalıştayımıza benzer bir çıkışla 'Bir Kürt Raporu' hazırlama niyetindeyiz" dedi.
Aman dedim. Sakın öyle bir şey yapmayın. Böyle bir ulusalcı projeksiyonun hazırlayacağı "Kürt Raporu" da kendine benzer. İyisi mi siz parti olarak, hatta partinin ağır topları, kurmaylarını yanınıza katarak, daha fazla bölge gezileri programlayın. Bölgede, en ücra yerlerde bile yaşanan toplumsal olaylara, travmalara anında samimi müdahalelerde bulunun.
Ve bu aktivasyonlarınızı da partinizdeki etkisiz ve coğrafyada karşılığı olmayan Kürt aktörler üzerinden değil, Türklüğü kendinden tescilli ve gerçek manada partili arkadaşlarınız üzerinden yapmaya gayret edin. Daha inandırıcı olursunuz. Kürt Raporunuzu da eğer yapmak isterseniz, halkın içine çıkabilecek kadar iyi ve inandırıcı işler yaptığınızı test ettirdikten sonra yaparsınız, dedim.
Şimdi CHP yeni bir dönemeçte...
Ulusalcılıkta ısrar mı edecek! Yoksa devlet partisi olmaktan imtina edip, sol ve emek eksenli- ki Kılıçdaroğlu ilk seçildiği günlerde emekten yana söylemi sıkça kullanıyordu- bir de hâla kanayan açık yara Kürt Meselesi konusunda çıkış mı yapacak!
İşte kurultay öncesinde orta yerde duran ve hem yanıt, hem de çözüm bekleyen kaba hatlarıyla CHP sorusu.
Benden yana çifte kurultay düzenleyen Cumhuriyet Halk Partisine bir tavsiye; elbette kendinizi ve kadrolarınız hatta tüzüğünüzü yenileyin.
Ama yenilenirken; Kürtlere ve dahi sola kendinizi ve partinizi anlatırken inandırıcı aktörler üzerinden hikâyenizi paylaşın. Samimi işler yapın. Henüz hazır olmadığınız ve tabanınızın dahi inanmadığı Kürt Raporlarını ise hazırlamaya kalkmayın ölü doğar. Çünkü yoksunuz. Önce var olun...
* Şeyhmus Diken , 24 Şubat 2012 Dîyarbekir