Seramik sanatçısı Sadi Diren dün toprağa verildi. 3 Şubat 2018'de İstanbul'da hayatını kaybettiğinde 91 yaşındaydı. Türkiye seramik sanının öncülerinden biriydi; ancak 2015 yılında Sevinç Özarslan’a verdiği röportajda kırgınlığını anlatmıştı.
Sevinç Özarslan’ın Kronos News’te Sadi Diren’in ardından yazdığı yazıdan alıntılayayım:
“Bütün seramiklerimi yıktılar, bir ben kaldım. Ben de gidince rahatça yıksınlar artık.”
“Bütün seramiklerim” dediği Atatürk Kültür Merkezi, Tarabya Oteli, Manifaturacılar Çarşısı ve daha pek çok mekân için seramik panolardan bahsediyordu Diren.
Sadi Diren eserlerinin başına gelenleri anlatırken şu örneği veriyordu:
“1973’te Nejat Eczacıbaşı villası için bir seramik istedi. Havuzu çevreleyen duvara bir pano yaptım. Nejat Bey’in vefatından sonra evi genişletmek için o seramiği yıkmışlar. Bir ay çalışmıştım o pano için, 14 bin parçadan oluşuyordu. Oysa yerinden çıkarılabilirdi. Üzüldüm doğrusu.” Diren Manifaturacılar Çarşısı ve Atatürk Kültür Merkezi’ndekiler içinse “keşke yıkılsa, rezalet durumdalar” diyordu.
Yıkılmayan, zarar verilmeyen en azından bir eseri var; “Dünyada Barış” adını verdiği duvar panosu. Zarar görmeme nedenini tahmin etmeniz güç değildir. Çünkü bu eser Türkiye’de değil.
1977 yılında Sadi Diren’in bu eseri Türkiye Cumhuriyeti adına Avrupa Konseyi’ne hediye edilmiş.
Sadi Diren ülkesinin değişik yerlerinde yaptığı eserlerinin zamanla unutulmasına, terkedilmesine, yıkılmasına kırgındı. Avrupa Konseyi bu esere hak ettiği önemi veriyor; 1977’de asıldığı yerde duruyor.
Teppei Yamashita’nın Sadi Diren’e asistanlık yaptığı bir atölyeden görüntü.
Sadi Diren hakkında son sözü İstanbul'da yaşayan Japon seramikçi Teppei Yamashita'ya verelim. Yamashita tuttuğu blog'da Sadi Diren'le yaptığı çalışma için 16 şubat 2015'te şöyle diyor:
"O günlerde Sadi Bey’den ben ne öğrendim?
"Sadece bir kaç haftalık asistanlık idi. O süre içinde Sadi Bey’den teknikler ve bilgilerin abcesini öğrenmek mümkün değildi tabii ki ama onun artık fazla göremeyen gözlerinden çıkan yaratım isteğiyle parlayan ışığını yakından görebilmek hiç bir şeyle karşılaştırılmayacak bir özel ders oldu diye düşünüyorum."
Sadi Diren kimdir? | ||
1927 İstanbul doğumlu. 1946 Saint-Michel Fransız Lisesi mezunu. İlk yıl Ankara Hukuk, ikinci yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde iki yıl hukuk eğitimi aldı. Üniversite eğitimini yarıda bırakıp askere gitti. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümünü 1952’de bitirdi. İlk sergisini 1953’te İstanbul’da Maya Sanat’ta açtı.
1956 yılında yeni evlendiği eşi Belma Diren ile beraber davetli olarak Almanya'ya Offenbach Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’na eğitim vermeye gitti. Ama göreve dair gerekli düzenleme yapılamayınca Höhr-Grenzhausen’da bir seramik fabrikasında çalışmaya başladı. 1964'te Türkiye'ye geri döndü, Eczacıbaşı Seramik Fabrikaları'nda süs ve mutfak eşyaları kısmına müdür ve sanatçı olarak çalışmaya başladı. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne aynı yıl öğretim üyesi olarak katıldı. 1970’te profesör oldu. 1982’de ise Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dekanı oldu, 1988 ve 1991’de tekrar dekan seçildi. 1994'te emekli oldu. 22 Ağustos 1991 Tarih ve 20968 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Yönetmelik Çerçevesinde Devlet Sanatçısı unvanı aldı. Yarısı yurt dışında olmak üzere birçok sergi düzenleyen Sadi Diren'in kimi yapıtları, Düsseldorf Hetjent Museum, Avrupa Parlamento Binası ve Türkiye'de de Devlet Resim ve Heykel Müzesi'ne, İstanbul Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne alındı. Sanatçı İş Sanat Kibele Galerisi’ndeki toplu sergisi ile 2009 Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü'nü aldı. (HK) * Kaynak: KronosNews, Lebriz.com, wikipedia. |