Aile tarihimizi merak ediyoruz. Merakımız gittikçe artıyor çünkü bu topraklarda layıkıyla kayıt tutma, tutulanların ise kamuya açılmasında ciddi sorunlar var. Tarih boyu göç yolları üzerinde bir köprü gibi duran toprakların üzerinde yaşıyoruz.
Kime sorsan bir yerden göçmüş; bulunduğu yerin yerlisi olduğunu iddia edenlerin ise iddialarına müstehzi gülümsemeyle baş sallanması gelenek olmuş.
Çocukken sorduğumuzda dağlardan aşağıya inmişler derdi büyüklerimiz. Köyümüzün rakımının sıfır olduğunu düşünürseniz; bizim atalar oldukça fazla rakım kaybetmişler. Nereden geldiklerini tahmin etmek güç.
Merakım şimdilerde eskisi kadar yoğun değil. O nedenle geçtiğimiz hafta E-Devlet’te “alt-üst soy sorgulaması” hizmeti açıldığında, koca devleti (elektronik olanı tabii) çökertenler arasında yoktum.
Etrafımda çoğu insan parmakları tuşlara basıp sorgulama ekranını açmak için mesai harcarken benim elimde Nilay Karaelmas’ın kitabı vardı: “Annemle Ortaya Karışık”.
Nilay Karaelmas gazeteci. TRT, Güneş gazetesi, Nokta dergisi, Cumhuriyet gazetesi, BBC Türkçe, Anadolu Ajansı New York ve BM bürolarında, ARD Televizyonu, Amerikanın Sesi Radyosu gibi yayınlarda çalışmış.
Gazetecilik melekelerini annesinin hikayesi için kullanmış Nilay Karaelmas. 1978’de kaybettiği annesine öksüz kalışının 40. yılında ona bir hediye olarak vermek istemiş ve ortaya bu kişisel hayat hikayesi çıkmış.
Antropoloji kısmına gelecek olursak o da annesinin yemek tariflerini ve o yemeklerin onda uyandırdığı hisler ve anılarla bezeyerek anlatmasında.
Nilay Karaelmas, bu yemek tariflerini annesi Nurten Karaelmas’ın 72 yıl önce kendi el yazısıyla İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nde defterine tuttuğu notlardan çıkartmış.
Buğu kebabı, kadınbudu köfte, kaplanmış kuzu pirzola gibi ana yemekler; düğün, şehriye, kırmızı mercimek, şehriye gibi çorbalar; dilber böreği, haşhaşlı çörek, kedidili, puf böreği gibi hamurişleri sizlere yabancı gelmeyecektir.
Lakin 72 yıl önce nasıl yapıldıklarını okumak ilginç. Mesela şehriye çorbasının terbiyeli tarifi var. Nurten Elmas 100 gram tel şehriye ve 3 litre et suyundan yaptığı çorbaya 5 yumurta sarısı, iki limon öneriyor. Bugünkü tariflere göre biraz ağır mı acaba?
Bu tarifin altına Nilay Karaelmas’ın notu ise şöyle:
“Şehriye çorbası, Ramazanda neredeyse bir ay boyunca sahurda içilirdi anneannemlerin sofrasında. Geniş ailemiz, genellikle sahuru birlikte yapardı. Sahur zamanı geldiğinde aile efradı birbirlerine telefonla işaret verir ve gecelikleri ya da pijamalarının üzerine bir şey geçirip uyku mahmurluklarını atmadan hep birlikte sahur sofrası etrafına otururlardı.
"Çocukken en sevdiğim şeylerden biri buydu. Gece, yatmadan önce anneme yalvarırdım, ‘ne olur beni de sahura kaldırın’. Çocuk orucu dedikleri yarım günlük orucu tutabilirdim böylece.”
Bu tür biyografi çalışmalarının bir önemi daha var. Yazının girişinde ülkece E-Devlet’e hücum etmemize neden olan kayıt tutmama illetimiz.
Nilay Karaelmas, üzerine düşeni yapmış. 1930 doğumlu Nurten Karaelmas’ı anlatmış bizlere. Ankara’daki İsmet Paşa Kız Enstitüsü'nden yetişme bir “Cumhuriyet kadını”nın 48 yıllık hikayesini aktarmış bizlere.
1930-34 yılları arasında inşa edilen Ankara’daki İsmet Paşa Kız Enstitüsü genç kadınların yeni cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda yetiştirildiği en önemli eğitim kurumlarından biriydi.
Zaten Nilay Karaelmas da bu ayrıntıya dikkat çekiyor kitabında: "Aldığı eğitimin etkisiyle annem üzerinde yaratılan Kemalist ideolojinin etkileri ve yansımaları üzerinde durdum. Çünkü annemin bu ideolojinin yaratmak istediği kadın tipinin iyi bir örneği olduğunu düşünüyorum.”
Yazıyı kitabın adını neden “Annemle Ortaya Karışık” olarak belirlediğini açıklayarak bitirelim. “Çünkü” diyor Nilay Karaelmas, “annemle ilgili anımsadığım her şeyi yazdım…”
Anımsamak, anımsanmak ve hiç unutulmamak için daha iyi bir yol bilmiyorum ben de zaten. (HK)
* Künye: Annemle Ortaya karışık, Nilay Karaelmas, Alter Yayıncılık, Ocak 2018