Başbakan İzmir'de konuşurken cinsiyetçi deyimi, önüne bir "affedersin" ekleyip söyleyiveriyor. Muhalefetin Gazze'ye saldıran İsrail'le ilişkilerin kesilmesi taleplerine yanıtı şu sözler:
"Bizden önce sen vardın iktidarda, sen niye kesmedin? Bir defa biliyorsunuz, beni affedin, bekara karı boşamak kolaydır. Hesabı iyi yapın."
Erdoğan'ın söylemek istediği ne? Dil Kurumu'nun sözlüğüne göre bu deyim, "bilgi ve deneyimi olmayan bir kimsenin işi hafife alması, önemsememesi, gereğince değerlendirememesi doğaldır, anlamında kullanılan bir söz."
Deyimler de cinsiyetçilikten arındırılabilir
Yani, bu koşulların içinde olmadan dışarıdan konuşmak kolay demeye getiriyor Başbakan. Diyelim, mutlaka bu deyimi kullanacak. Kimse "Deyimin kendi böyle, niye değiştirsin" demesin. Deyimi cinsiyetçiliğinden arındırınca anlamından kaybolmuyor: "Bekara boşanmak kolaydır" diyemez miydi?
Erdoğan geçen yıl da Diyarbakır'da aynı sözü kullanmıştı.
Gazeteci de devam ediyor
Yeni Şafak yazarı Hakan Albayrak, bugünkü yazısında Erdoğan'ın savına itiraz ediyor; onun savı da İsrail'le ilişkilerin bitirilemez olmadığı,bu ilişkilerin niteliğinin olumsuz olduğu.
Ama attığı başlık: "Böyle karı olmaz olsun!" Ardından ilk cümle geliyor: "Türkiye'nin İsrail'le ilişkisi Katolik nikahı gibi bir şey mi? Bu 'karı'yı boşamak imkansız mı?"
Sözcüğü tırnak içine almakla cinsiyetçilikten kurtulmuş olmuyor maalesef; hoşla yazıdan böyle bir bakışının olmadığı da anlaşılıyor.
Albayrak "Böyle evlilik olmaz olsun" diye başlık atamaz mıydı; ilk cümlesinde "İsrail'den boşanmak imkansız mı" diyemez miydi?
Başbakan kendi genelgesini okusun
Başbakanlık'ın 2006'da yayımladığı ve medyaya da önemli sorumluluklar yükleyen "Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler Genelgesi"nden üç madde:
"Kadın erkek eşitliğine aykırı politikalar, yasal düzenlemeler ve uygulamalar kaldırılmalı, toplumda kadın ve erkek eşitliği sağlanıncaya kadar, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması bir devlet politikası olarak kabul edilmelidir."
"Sistematik bir zihniyet dönüşümü için ders kitaplarında, günlük konuşmalarda, görsel ve yazılı basında, sinema filmlerinde hatta akademik çalışmalarda, vaaz ve hutbelerde kullanılan geleneksel cinsiyet rol ve kalıplarını erkek egemen zihniyetin hakim olduğu toplumsal yapının yarattığı olumsuzlukları vurgulayan bir söylem geliştirilmelidir."
"Yayın planlamasında, yayın genel akışı içinde,yayın içeriğinde, çocuk istismarı ile cinsiyet ayırımı, şiddet, pornografi, kadını küçültücü, incitici ve önyargılı yayınların yapılmaması için yayın kanallarının kendi "ETİK" değerlerini yerleştirmeleri ve yayın kimliğini öne çıkarmalarının sağlanması"
Anlaşılan Başbakan genelgeyi henüz içselleştirmiş değil; Albayrak da öyle.
Sonuçta, ne cinsiyetçi başbakan istiyoruz ne de cinsiyetçi gazeteci. (TK)