Bangkok'ta ilk günüm hostelin yanındaki tapınağı gezmek, turistlerin uğrak mekânı Khosan Road'da "Thai masajı" yaptırmak ve akşamına da Çin mahallesini keşfederek, hostele geri dönmekle son buldu.
12 saatlik uçuştan sonra, hala sersemlemiş bünyeyi Thai masajı ile ödüllendirmem gerekiyordu, gecikmedim, öyle de yaptım...
Khason Road'da Thai masajının standart bir fiyat var: 30 dakikası 100 Baht. Türk parasına çevirirsek "6" (yazıyla: altı) TL! (3)
Masajcıyı seçmek
Bu aralıklı olarak dizilmiş masaj salonlarından sadece gözünüze kestirdiğiniz, görece temiz bir yer bulmak kalıyor geriye. Tabi ki geleneksel Thai masajı ile yapılan masaj ne derece örtüşür, bilemiyorum ama orta boylu Taylandlı masör ablayla bizim elektriğimiz tuttu ve benim bu masajı deneyimlememin yolu açıldı.
Masajın sonu benim açımdan iyileştiriciydi; zira bu mutluluk hissiyatı ile Çin mahallesini gezecek ve hostele yürüyecek enerjiyi bu sayede bulabildim.
Bangkok'ta ikinci günüm "53" numaralı nostalji yaşadığım otobüs ile gittiğim Grand Palace(Beyaz Saray) ve Wat Pho Tapınağı oldu. Tabi aralarda epeyce yürüdüm ve Bangkok nasıl bir yer, onu anlamaya çalıştım. İki kez kayboldum, ama inat ettim, yürüdüm ve buldum!
Grand Palace
Grand Palace (Beyaz Saray) zamanında Chakkri Hanedanlığından gelen üç kralın (1., 2. ve 3.Rama) kraliyet konutu olarak kullanılmış. Görüldüğü üzere ejderler koruyor. Bir rehberle gezmediğimden doğru bir tarihçeden öte; gördüklerimin bendeki hissettirdiklerini yazacağım.
Bir kere Tayland mimarisini yakından görmek ve gökyüzüne doğru yüzümü çevirip, uzun uzun görkemini izlemek hoşuma gitti. Yapılarda mitolojik öğeler esaslı. Birbirine saldıran ejderler (çizimlerde koruyucu ve düşman olarak ayrılıyorlar.) Buda'nın simgesi ve onu dinleyen Budist çizimler var duvarları süsleyen. Saray, epeyce de geniş bir alana yayılmış durumda. Dar bir zamanda gezmenizi önermem.
Zamanın tiranlığından kurtulmak
Beyaz sarayı ve tapınakları zaman darlığım olmadan ( ki bu çok güzel bir duyguymuş ); Zamanın tahakkümünden kurtulmak... Kesinlikle özgürleştirici!
İlk defa muson yağmuruna yakalanma "şerefine" nail oldum! İnanın, çok güzel ve dinlendiriciydi. Tapınakların çatısının altında onlarca farklı milletten insan sakince oturup muson yağmurunun gittikçe hızlanmasını ve o hızla şiddetinin azalmasını seyrettik.
Böyle yağmurları meğer doğduğum şehir İzmir'den özlermişim. Yağmuru izlerken, oralara gittim.
Yağmur yaklaşık 35 dakika sürdü, sonra dindi ve ben de yoluma baktım..Tayland'da üç mevsim yaşanıyor.Yaz- kış ve yağmur mevsimi..
Dinmiş yağmurun sakinliğiyle, Tayland'ın en eski tapınağı Wat Pho'ya doğru adımladım.
Size de olur mu, bilmem? İlk önce şaşırdığınız sonra benzerleri içinde kaybolduğunuz onca tarihi yapı gezerken, bazı ender yapılar içinde kendinizi tuhaf bir biçimde çok iyi hissedersiniz; Wat Pho'da da benim için öyle oldu (4)
Dediğim gibi Wat Pho'yu daha sonra anlatacağım.(bu başı çıkartalım.) Bu tapınağın diğerlerinden ayrılan bir özelliği de ,içinde fotoğraf karelerine sığdıramayacağınız büyüklükte "Yatan Buda" heykelinin burada olması ve geleneksel Thai masajı eğitiminin burada veriliyor olması. Tapınağın çevreye yaydığı huzur içinde oradan ayrılıp ,adımlarımı su kanalına doğru çevirdim. Aslında rotamda su kanalı olduğunu bilmiyordum. Sadece yürüdüm ve su kanallarının bağlandığı nehir çıktı karşıma. Gördüğüm manzara büyüleyiciydi..Nehir, akşam güneşinin ışıltılarıyla buluşmuştu ve renk renk sandallarda bu ışıltı içinde dans ediyordu ama Taylandlı görevli sandallara binmek için sabah gelmemi söyledi. Ben de adamcağızı kırmadım!
Dönüş yoluna geçerken bünyede hızla bir açlık baş gösterdi ki ; aslında geldiğimden beri dilim halinde satılan ananastan başka bir şey de yememiştim. Dayanamayıp Bangkok sokaklarında adım başı göreceğiniz üç tekerlekli tuk tuklardan biri ile anlaşıp 53 numaraya ihanet ettim.
Karnım fena açtı ve etrafta pişirilen gözüme hiç de güzel gözükmeyen yemekler içinde kalakalmıştım. Tuk tukla hızla Khosan Road'a dönüp, önceden gözüme kestirdiğim açıkta yapılan ve turistlerin çoğunun oradan yediği açık mutfaktan sebzeli "Pad Thai" yemeğini söyledim. Zira artık midem ciddi biçimde isyandaydı ve tek beklentim Pad Thai'nin yenilebilir bir şey olmasıydı!
Ve vee veee...
Derken ilk lokmayı ağzıma attığımda, gözlerimi kapattığımı anımsıyorum. Çok lezizdi ve de sıcak! Kendimi sakinleştirerek yavaşça doymayı başardım.
Etrafta artık benim ilgimi çeken bir şey kalmamıştı. Tüm gün gezmiştim ve beni Ayutthaya'ya götürecek trenim yarın sabahtı. Son bir enerjiyle renkli ve dağınık ve bi o kadar kalabalık Çin mahallesini de turladıktan sonra artık hostele geri dönme zamanım gelmişti ve bu kez gönlünü almak için 53 numaraya bindim ve camları açık otobüsün içine doldurduğu serinlikle hostelime geri döndüm... (AK/MS)
MERAKLISINA MÜHİM BİLGİLER
(3) 1 TL = 17 Baht, 1 ABD Doları = 30 Baht. Dolarını bankadan gidip bozdurabiliyorsunuz ve beklemek gerekmiyor; Banka görevlisine 'Exchange' demenizle, bizdeki müşteri temsilcilisine yönlendiriyor sizi, 5 dakika sonra elinde bir sürü "baht"la çıkıyorsun! Asya'da paranız değerli..:)
(4) WAT: Thai Budist Tapınağı demek. Wat'lar kutsal yerler olmakla birlikte, buralara açık kollu bluz ya da kısa pantolonla giremiyorsunuz. Bilginize...