“Bugün yurdumuzun Doğu ve Güneydoğusunda yaşayan Kürt dediğimiz insanlarımızın bizden ayrı konuştuğu dil, bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre bu üç dilin (Arapça, Farsça, Türkçe) kelimelerinden oluşmuş 8.200 kelimelik bir diyalekt’tir” dedi İyi Parti’li vekil Ayyüce Türkeş.
Vazgeçtik UNESCO’nun geçtiğimiz yıl içindeki; Kürtçenin dünya konuşulan dil sıralamasındaki dokuzuncu sırada olduğu belirlemesinden ve dahi 918 bin kelime hazinesine sahip olduğundan!
Hem UNESCO dediğiniz ne ki! Yalancı palavracı ve bir de “Kürtçü”nün önde gideni, o demeyecek de kim diyecek!
İyisi mi sadede (saadete) gelelim; Diyelim ki Kürtçe fukara bir dil, dediğiniz gibi oradan buradan apartılmış bir kaç bin kelimeden oluşturulmuş bir dil! Ve bir halk var, sizin tabirinizle de “Kürt” dediğiniz insanlar yaşıyor orada. Ve bu uyduruk dili konuşuyorlar.
Sizi niye bu kadar rahatsız ediyor o “derme-çatma” dili konuşanlar! Bakın kendilerine ait özgün bir dilleri dahi yokmuş! Sizden ve diğer iki halkın dilinden alıp bir dil icat etmişler ve onunla konuşup anlaşıyorlar. Bırakın konuşsunlar! Hem kendilerine ait bir dilleri bile olmayanlar nasıl bölecek kutsal vatan dediğiniz mabedi!
Zaten bu Kürt kavmi, tuhaf bir kavim vesselam. Ayyüce Türkeş’e göre Türk Kürdü, öbürlerinde de bu mantığa göre Arap Kürdü, Fars Kürdü filan.
Allahtan ki Arap ve Fars diyarlarındaki Kürtler Türkçeden kelime transferine ihtiyaç duymamışlar. Arapça ve Farsça yetmiş onların derlediği Kürtçeye.
Ama “üzücü”! İki dilden kelimeyle yetinince eksik ve fakir bir dile mahkûm olmuşlar. Ayyüce hanım onlara da bir el atsa, kurtulun şu dil fakru zaruretinden, sığının Türkçe’nin dalaletine, himmetine dese de! Türk, Fars ve Arap Kürdü de titreyip kendine gelse…
1999 yılından bu yana, 25 yıldır Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) alınan karar gereği her yıl 21 Şubat tarihini “Uluslararası Anadili Günü” olarak kutluyor ya!
Valla “ey UNESCO” titre ve kendine gel! Senin o “dünya anadili” dediğin ve adına “gün” koyduğun üstelik çeyrek asırdır da ala u valla ile kutlaya geldiğin bizim genç cumhuriyetin ilk on yılı içinde dünya âleme faş ettiğimiz “güneş dil”imiz Türkçe’den dünyaya yayılmış ve kaynak olmuş işte!
Efendim…
Duymadım, var mı sözün üstüne sözü olan.
Şarkı sözü diyor ya;
“Sana dil verdim ise
Yık da harap et mi dedim!
NNar-ı hicre ciğerim
Yak da kebap et mi dedim”
Diyen utansın! Utanır belki..i.
Em ê dîsa bibêjin her bijî zimanê zikmakî û zimanê dayik. Ji mere wek şîr û şerbet xweş û helale…
Belki bu “hırsızlama” paragrafı mecliste yine bir fukara dilli Kürt dünya anadili günü vesilesiyle Ayyüce Türkeş’e al sana Arapça, Farsça ve Türkçe’nden alınmış kelimelerden bir cümle, ne anlarsan anla artık der…
(ŞD/EMK)
*İpek Ateş, Kürtçe konuşmanın yasaklandığı Diyarbakır Cezaevi’nde, cezaevi görevlilerinin Kürtçe konuşmasını engellemesi nedeniyle oğluna bildiği tek Türkçe cümle olan “Kamber Ateş nasılsın?” diyebilmişti. “Kamber Ateş nasılsın?” sözü bu nedenle Kürtçe yasağının sembol cümlesi olmuştu.