"Ziyaretlerimiz sırasında bizi en çok etkileyen, suç isnat edilmeksizin yedi, sekiz, on hattâ on üç yıla varan sürelerle cezaevlerinde kalan tutukluların durumu oldu. Bu tutuklular her bir ya da iki ayda bir duruşmaya çıkıyorlar."
Bu sözler dört yıl öncesine, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalara Dair Çalışma Grubu'na ait. Hâlâ güncelliğini koruyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Ergenekon davası sanıklarından Tuncay Özkan'ın "feryadına kulak verme çağrısı" hem sorunun devam ettiğini ve iktidarın bu yaygın hak ihlalini engellemek için girişimde bulunmadığını, hem de mağdurlar arasındaki eşitsizliği bir kez daha gösterdi.
Özkan, duruşmada benzer suçlarla yargılanan askerlerin serbest kaldığını hatırlatarak mahkeme heyetine çıkışmış, bunun üzerine duruşma salonundan çıkarılmıştı. Sözleri Arınç'ın yanı sıra Ergenekon davasına şüpheyle yaklaşan yazar ve gazetecilerin köşelerinde de yankı buldu.
Örneğin Milliyet'te Aslı Aydıntaşbaş, Özkan'la aynı dünya görüşünü paylaşmadığını belirttikten sonra "artık tutuklamaların siyasi bir cezalandırmaya dönüştüğüne, gözaltılar ve insanların özel hayatını deşifre eden telefon dinlemelerin itibarsızlaştırmak amacıyla hoyratça kullanıldığına tanık oluyoruz" dedi.
Hürriyet'te Ertuğrul Özkök Arınç'ın sözlerini "Yargıyı vicdanlı davranmaya davet ederek, Ergenekon davasına, başlangıçtaki itibarını tekrar kazandırmaya yardımcı oluyor" diye değerlendirdi.
Herkes eşit, bazıları daha eşit
Yurttaşlar kanun önünde eşit. Yargıçların genel eğilimi tutuklu yargılamadan yana.
Gerek ulusal, gerekse de uluslararası adalet ilkelerinin ihlali anlamına gelen bu uygulama karşısında herkes eşit görünmüyor. Emekli ve muvazzaf askerler bu açından diğerlerinden daha eşit.
Onları Mehmet Haberal, Tuncay Özkan gibi kamusal figürler takip ediyor. Askerler kadar eşit değiller ama dertlerini duyurabiliyor, destek toplayabiliyorlar.
Listenin sonundaysa sıradan yurttaşlar var. Örneğin Özgür Radyo yayın koordinatörü Füsun Erdoğan Eylül 2006'da tutuklandı. 14 ay sonra ilk kez hakim karşısına çıkarıldı. Dört yıla yaklaşan tutukluluğu devam ediyor. O da yukarıda ismi geçen kendisiyle eşit hakka sahip yurttaşları gibi "anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs"le suçlanıyor.
Arınç da, Aydıntaşbaş ve Özkök de Tuncay Özkan'ın mağduriyetinin giderilmesiyle sorunun ortadan kalkmayacağının mutlaka farkındadır. İlki elindeki iktidar gücünü tüm yurttaşlarının özgürlüğünü güvence altına almak, diğer ikisi de konuyu gündemde tutarak iktidarı baskılamak konusundaki sorumluluklarını yerine getireceklerdir.
Aksi hiç demokratik bir davranış olmaz doğrusu. (EÜ)