Günlerden, haftalardan geçilmiyor. Her gün birilerinin günü kutlanıyor. Rantçılar işini biliyor. Neredeyse 365 günün hepsini rant günü olarak dolduracaklar. İşte rant günlerinden biri daha; anneler günü. Her Mayıs ayının ikinci Pazarı "anneler günü". Yani, bizim günümüz, Yani biz anaların istismar edildiği, sıcacık sevgimizin; yazar kasaların soğuk tuşlarında dondurularak; alınıp satıldığı, hediye pazarlarının kurulduğu, yeni bir rant kapısının aralandığı gün.
Aylar öncesinden başladı, pazar kışkırtıcı reklamlar… Açıkhava panolarında, mor zeminli gülümseyen anne tabloları. Annenizi "şu kadarcık" unutmayın" diye "gold" reklamları, banka kredi kartı reklamları, "Annenize sevginizi gösterin" vb.vb.
("Şu kadarcık" dedikleri şeyin yani tektaş pırlanta yüzüyün fiyatını araştırdığınızda 825 dolarla karşılaşırsınız. Yaklaşık bin 300 YTL oysa asgari ücret 460 YTL. Yani bir pırlanta yüzük asgari ücretin yaklaşık üç katı kadar. Bir asgari ücretli kendisine yaşam veren annesine sevgisini gösterebilmek için üç ay yemeden içmeden çalışacak. Ülkemizde; beş milyon asgari ücretli, üç milyon işsiz, 4,5 milyon kayıt dışı çalışan ve yoksulluk sınırının altında çalışanları da kattığınızda nerden bakarsanız, bakın; nüfusun yüzde 80'i annesini "şu kadarcık" hatırlayamayacaktır. Sevgisini gösteremeyecektir.)
Annelerin ayağına "cennet" sermek mi?
Hediyelik ürünlerin üretildiği fabrikalarda, atölyelerde, işliklerde, işyerlerinde çalışan annelerin insanlık dışı çalışma koşullarından, aldıkları düşük ücretlerden de kimse söz etmiyor.
Ya o ekranlarda vitrinlerde, gazetelerde gördükleri hediyeleri anneleri için alamayan milyonlarca yoksul çocuğu... Onların içine düşürüldüğü psikolojik ezikliği tahmin edebilir misiniz?
Evet, sevgili analar;
Anneler günü, bizim günümüz. Tüm etkililer, yetkililer, medyada basında plazalarda, kapalı salonlarda yine arz-ı endam ediyor, caf caflı laflarla; analığın kutsallığından, değerinden, "kadının en büyük görevinin analık olduğundan" dem vuruyorlar.
Bu dünyayı bize zindan edenler, töre, namus cinayetlerine kurban verenler, bize günyüzü göstermeyenler, acı-kan ve gözyaşından başka bir hediye sunmayanlar, ayaklarımızın altına "cenneti" sererek, ana sevgisini istismar etmeye başladılar, bile.
Anneler gününden iç karartıcı anne manzaraları
Hal böyleyken; Anneler gününde, ülkemizde ve dünyadaki anne manzaraları iç karartıcı:
- Amerikan ulusal örgütüne göre Amerika'da günde en az 33 kadın saldırıya uğruyor, dakikada bir kadın tecavüze uğruyor.
- Her beş yılda koca dayağı sonucu hayatını kaybeden kadınların sayısı Vietnam savaşında ölen askerlerin sayısını geçti.
- Fransa da şiddete uğrayan kadınların oranı yüzde 95.
- 6 milyar olan dünya nüfusunun 4,5 milyarı 1-2 dolarla geçiniyor. Bunun yaklaşık 3 milyarı kadın.
- Bugün kadınlar nüfusun yarısını, yeryüzündeki işlerin yüzde 70'ini omuzlamalarına karşın; dünya gelirlerinin Yalnızca yüzde 10'una, mülkiyetin yüzde 1'ine sahip.
- Dünyada her yıl 500 binden fazla kadın doğum ve gebelik yüzünden ölüyor.
- Her yıl beş bin kadın ve kız çocuğu namus ve töre cinayetlerine kurban gidiyor.
- Türkiye'de; kadınların yüzde 19,4'ü hala okuma yazma bilmiyor.
- Türkiye'de kız çocuklarının yüzde 12'si ilköğretime kayıt yaptırılamıyor, bu çağda.
- İlginç bir not: Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Suç Örgütü raporuna göre eskiden Afrika ve Yenidünya arasında 12 milyon köle alınıp satıldığı tahmin ediliyordu. Ancak bu gün çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 200 milyon insan alınıp satılıyor.
- Başka bir ibret tablosu: Nike yönetim kurulu başkanının mal varlığı 4,5 milyar ABD doları.Bu şirkette; 21 yaşın altında 75 bin kadın çalışıyor. Aldıkları yılda 360 dolar. Bir Nike işçisi kadının başkanın kazancına ulaşması için 15 yüzyıl çalışması gerek.
Hangi annelerin günü?
Bu iç karartıcı tabloyu yaratanların ikiyüzlülüğü sırıtmaktadır. Evet, bugün hangi annelerin günü dersiniz?
- Bebeklerini evlerinde kimsesizliğe terk etmek zorunda kalarak iş aramaya çıkan; döndüğünde evladının cesediyle karşılaşan, tuzu kuru medya tarafından "canavar "ilan edilen annenin mi?
- Özelleştirmelerle ilk işinden edilen, acil eylem planlarından, IMF paketlerinden payına yalnızca yoksullukla, açlıkla, işsizlik ve sağlıksızlıkla pençeleşmek düşen annelerin mi?
- Sağlık ocakları ellerinden alınan, hastane kuyruklarında inim inim inleyen, doktorsuzluktan, ilaçsızlıktan sağlığı hiçe sayılan, parasızlık yüzünden hastanelerde rehin bırakılan annelerin mi?
- Sosyal güvencesi olmadığı için kendi kendine ilkel koşullarda sezaryen yaparak doğurmaya çalışırken ölümle burun buruna gelen, dağ köylerinde doğum sancısı tuttuğunda ebe bulamayarak, yollarda hayatını kaybeden, geleceği çalınan annelerin mi?
- Evlatlarını sorumsuzca açılmış logar çukurlarında, iş kazalarında, trafik kazalarında, Tuzla tersanelerinde, anlamsız, kirli kardeş boğazlaşmasında, çatışmalarda, operasyonlarda, mayınlı tarlalarda, yollarda, kaybeden Türk ve Kürt annelerin mi?
- Evlatlarını gözaltılar da, faili meçhullerde, çete savaşlarında, işkence tezgahlarında, ölüm oruçlarında kaybeden annelerin mi?
- Evlatlarının karnını doyurabilmek için çöplüklerden; pazar artıklarından ekmek, yiyecek, giyecek toplamak zorunda bırakılan, "sosyal devlet", "sosyal hak" yerine "sosyal dilenciliği" meşrulaştırarak, yardımlara el açar duruma getirip, onurunu beş para ettiğiniz annelerin mi?
- Fabrikalarda, konfeksiyon atölyelerinde, tarlalarda, el kapılarında sendikasız, sigortasız, 24 saat sağlıksız koşullarda angarya çalışmak zorunda bırakılan annelerin mi?
- "Esnek çalışma" adı altında gece gündüz çoluk çocuk demeden, karın tokluğuna, sosyal güvencesiz angarya çalıştırılan annelerin mi?
- Yenidünya düzeni, küreselleşme, BOP adları altında emperyalist çıkarlar uğruna Ortadoğu, Balkanlar, Uzak Asya halklarının birbirine boğazlatılmasında çatışmalarda, savaşlarda evlatlarını yitiren, kan ağlayan annelerin mi günü?
Sahi anneler ne zaman gün ışığına çıktı da gün yüzü gördü? Anneler gün gördü mü sizce?
Siz hangi annelerin gününü kutluyorsunuz?
Yoksa siz hâlâ bir avuç mutlu azınlığın, günün her saati bakımlı, eğitimli, iş sahibi, "evi ve çocuklarını da asla ihmal etmeyen", pırlantası ve sınırsız kredi kartı olmadan asla mutlu olmayan, kocalarının, babalarının, oğullarının gölgesinde saltanat süren, koskoca ve sıcacık sevgileri "şu kadarcık", soğuk "gold" tektaş yüzüklere hapseden "ideal" annelerin mi gününü kutluyorsunuz?
Biz böylesi sahte günü kabul etmiyoruz. Reddediyoruz. Gölge etmeyin başka ihsan istemez. Gölgenizden gün yüzü mü gördük? Biz önce gün ışığına çıkmak istiyoruz.
Bebelerin sütsüz,
Çocukların anasız,
Hastaların dermansız,
Açların aşsız,
Zihinlerin ışıksız,
Dillerin sözcüksüz,
Gözlerin renksiz,
Dudakların türküsüz kalmadığı,
Anaların evlat acısı çekmediği,
Herkesin insanca yaşadığı,
Yarına güvenle baktığı
Kimsenin aç ve açıkta kalmadığı,
Kadın katliamlarının son bulduğu,
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı
Sevgi-barış ve kardeşlik türküleriyle halaya durulduğu,
Sevginin ve insanlığın alınıp satılmadığı bir dünyada gerçek anneler günü dileğiyle. (KA/GG)