Emekçiler sağı neden tercih edebilir?
Bu ilk bakışta saçma gözükse de ("isçiler niçin solu indirip sağı iktidara taşısın?") daha derin bir bakışla hiç saçma değil: Sosyal demokrat-Yeşil koalisyonun ekonomi politikası ile, muhafazakar-liberal rakiplerininki arasındaki fark , işçinin ve işsizin fark edemeyeceği kadar azaldı . İşsizler ordusunun 4 milyon un üzerine çıkıp bir türlü aşağı düşmediği Almanya´da kimi şehirlerde (ve Türkler arasında da) her dört kişiden biri kronik işsiz , ve iş bulma ihtimalleri sıfır. Otomasyon , tekelleşme ve sermaye kaçışı bir daha iş bulması imkansız bir kitle yarattığı gibi, buna her gün yenilerini de ekliyor. Bu ortamda sermayeden yana partilerin hiç olmazsa konjonktürü canlandırıp yeni iş olanakları açma vaatleri , emeğe göz kırpıyor.
Değişen iş tanımı artan güvensizlik
Refaha alışmış ülkelerde kronik, daha doğrusu artan yapısal işsizlikten de kötüsü, "iş" tanımının hızla anlam değiştirmesiyle gelen güvensizlik duygusu. Yalnız Almanya gibi bir devi değil tüm AB ülkelerini yakın gelecekte daha da sarsacak ve bu yüzden politik olarak istikrarsızlaştırabilecek olan da bu: Geleceğe güvensizlik . Hiç kimsenin bugün girdiği işte bir, iki, üç, on yıl çalışıp çalışmayacağı belli değil. İsçi hızla sendikasızlaşıyor (AB´de sendikalar 15 yıldır üyelerinin neredeyse üçte birini kaybetti). İş, fabrikadan/ofisten eve kayıyor; ücretli/maaşlı giderek serbest çalışana dönüşüyor. Artık şirketler belli işleri sabit elemanları yerine dışarıya "proje" bazında parça başı görevlendirdikleri kişilere veriyor. Otomasyon sanayide sürekli ilerleyip isçinin yerini alırken, şirketlerde yoğunlaşma hızla artıyor. Emekli maaşları güvencede olmadığından özel yaşlılık sigortası, devletin sağlık hizmeti güvencede olmadığından özel sağlık sigortası gerekiyor. Her şey özelleşirken bedava eğitim de yerini paralı eğitime bırakıyor.
İşsizlik..Esneklik
Ama, çalışmak/tüketmek üzerine kurulu bir toplumda en kötüsü işsizlik . Hollanda, Fransa gibi ülkeler son yıllarda işsizliği azaltmak üzere, gayet sinik bir deyişle " Esnek İşyeri " diye adlandırdıkları bir uygulamayı başlattılar: Esnek, yani her an işten çıkartılabilir . Devletin de kısmen sübvansiyone ettiği bu uygulamada işveren işçiyi, yarın ihtiyacı kalmayınca tazminat ödemeden kapının önüne koyma opsiyonuyla işe alıyor ve hem onu sokaktan kurtarıyor, hem de devleti uzun vadede ona işsizlik parası ödemekten. Avrupa´nın en çok sosyal hakka sahip, en pahalı, en müreffeh isçisi Alman işçisi, bu "esnek" duruma haliyle "yamuk" bir durum olarak bakıyor. İşte bugün Almanya´da milyonlarca işçiyi greve sürükleyen (ve her zaman güvence vaat eden sağa prim veren) biraz da bu ruh hali.
Piyasada yaprak kımıldamıyor...
Zayıf dünya konjonktürü de tüm ülkelerde sosyal demokratları, vaatlerini tutmakta hayli zorlayan bir etken. 22 Eylül seçimlerine hazırlanan Sosyal Demokrat Parti (SPD), "kırk kere söylersen gerçek olur" misali " Konjonktürde Canlanma Var " diyen bir afiş bastırdı şimdi. Ve parayı da bastırarak, seçkin bir iktisatçılar grubuna "Evet, konjonktür canlanacak," dedirttiği bir rapor hazırlattı. Gel gör ki, Almanya´da yalnız bu yıl50 bin küçük ve orta ölçekli isletmenin daha iflası bekleniyor . Buna bir de Euro sorunu eklendi: Yılbaşında Euro ´nun dolaşıma girmesiyle Almanya´da fiyat etiketleri üzerindeki rakamlar yarıya yarıya küçüldü (1,93 Mark=1 Euro). Fakat etiketler değiştirilirken yapılan yüksek zamlar ve elindeki nominal değeri yarılanmış paraya sıkı sıkı yapışarak dükkana giren şaşkın alıcılar, konjonktürün iyice dibe vurmasına neden oldu: Kimse bir şey satın almıyor .
Can simidi: "Terörle Savaş"
Neo-liberal iktisatçıların tüm güzel sözlerine karşın konjonktür kolay kolay canlanmayacak gibi görünüyor. ABD Ekonomi Bakanlığı´nın istatistik dairesi "Bureau of Census"un Şubat'ta üst üste üçüncü ayda uzun ömürlü tüketim maddeleri siparişlerinde artış raporu vermesini Alman iktisatçılar aldatmaca olarak niteliyorlar. ABD´deki bu yüzde 1,5´luk artışın ardında aslında sıçrama yapan iki kalem var: Uçak siparişlerindeki yüzde 41 ve silah sanayiindeki yüzde 78 artış. Onun ötesinde Amerikan piyasasında da yaprak kımıldamıyor; eğer Amerikalı tüketici borç yemeyi sürdürmese çöküş daha da kötü olacak - nihayet 2001'in son dört ayında sabit kalan ücretlere rağmen, 610 milyar Dolar daha fazla tüketim yapan Amerikalılar, her ay gelirlerinin tam yüzde 14´ünü bu kredilerin faizine harcıyor kahramanca.
Ama belki "terörle" savaş, Amerika´ya sağladığı konjonktür canlanmasını seçimlerin arifesinde Almanya´ya da getirebilir. Sosyal demokrat Schröder geçtiğimiz hafta, peşine Özal´in ABD çıkartmalarını aratmayan bir işadamı ordusu takarak Afganistan´a gitti ve buradaki altyapı pastasından Alman işadamlarına pay kapmak için çok uğraştı. Eh, diyeceksiniz, Afganistan´da yeni hükümetin belirlendiği barış toplantısı boşuna mı Türkiye yerine Almanya´da yapılmıştı? Haklısınız. (DZ/EK)