Diyarbakır’ın Lice ve Hazro ilçelerindeki altı köyde bu sabah sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Geçmişte bir kişinin kaybolmasından dolayı üzgün olan hükümet; günümüzde, Cumartesi Anneleri'nden korkan ve bir araya gelmemeleri için meydanlara çıkan yolları kapatan bir Türkiye var.

1 Eylül barış mitingilerinden ilki olan Diyarbakır’daki mitinge binlerce kişi katıldı. Mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Temelli “Tecrit ve savaş sürdükçe hiçbir sorun çözülmüyor" dedi.

Uluslararası faaliyet gösteren 15 hak örgütü, Rusya, Türkiye ve İran’ın 7 Eylül’de yapacağı Astana çalışma grubunda, Suriye’deki keyfi gözaltı, gözaltında işkence ve zorla kaybetmelerin konu edinilmesini istedi.

İHD’nin 1 Eylül Barış Günü açıklamasında, “Kalıcı barış için, çatışmaların durması, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkan sağlanması gerektiği” ifade edildi.

Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Galatasaray Meydanındaki eylemine getirilen polis ablukasının ardından, Diyarbakır ve Batman’daki “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” eylemleri de Valiliklerce yasaklandı.

Cumartesi Anneleri/İnsanları 1992 yılında kaybedilen Mehmet Ertak ve onun dosyasını AİHM'e taşıyan avukatı Tahir Elçi için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini söyledi.

HDP ile emek ve meslek örgütleri, 1 Eylül Barış Günü vesilesiyle yaptıkları açıklamalarda, Türkiye ve Ortadoğu’da barışın önemine dikkat çekerek, bu konuda mücadelelerini sürdüreceklerini belirttiler.

Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın Galatasaray Meydanı'ndaki 701. hafta oturmalarını engelleyen polis sabah saatlerinden itibaren İstiklal Caddesi'nde birçok noktayı kapattı. Açıklama İHD sokağının çıkışında yapıldı.

Kayıp yakınlarının talepleri, ifade ediş biçimleri, yöntemleri hala da değişmiş değil: Kayıplarının kemiklerini alıp törenle defnetmek ve akıbetlerini öğrenmek istiyorlar. O gün, o meydanda sivil alan Cumartesi Anneleri’nin kılavuzluğunda güçlenerek, güven vererek, genişleyerek, çoğalarak çıkabilirdi.

"700 haftanın hepsinde adalet, suçluların cezalandırılması, hakikatin açığa çıkarılmasını haykırdılar."

"Özellikle cumhurbaşkanına sesleniyorum, bizi çağırdınız oraya. 103 yaşındaki Berfo Ana’yı yanına getirdiniz, söz verdiniz, sözünüze sahip çıkmanızı bekliyoruz. Hiç kimsenin burada kimseye alet olma gibi bir derdi yok. Tek derdimiz adalet."

"Cumhuriyet savcısının 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararında 'Adli Tıp raporları sonucu intihardan ziyade Süleyman’ın o dönemin emniyetçileri tarafından işkenceye tabi tutulup öldürüldüğü yolunda ivme kazanmış' yazıyor."

"Bizler tüm kayıplarımızın akıbeti belli olana ve hiçbir rejimin bu insanlık dışı ihlalin bir daha gerçekleştirmemesi adına bu mücadelemize devam edeceğiz."

"Yine de diyoruz, cumhurbaşkanıyla da görüşeceğiz. Anama başbakan zamanında söz vermişti, şimdi de cumhurbaşkanıdır. Benim görüşmem lazımdır. Kayıplarımızı versin diye talepte bulundum ve görüşeceğim Allah’ın izniyle."

"Cumhurbaşkanı, senin de oğlun var senin de torunun var. Senin de canın var. Senin oğlun, torunun hasta olsa doktora gitse canın acımaz mı? Bizim de sizin gibi canımız acıyor. Can acıyor, can acıyor, can acıyor."

"Onlar bize hesap verene kadar, onlar o gizli arşivlerini açana kadar, bize bir mezar taşı gösterene kadar biz o meydanlarda bu eylemlerimizi, bu sessiz ve haklı eylemlerimizi sürdüreceğiz."

"Bizden sessizi var mı? Biz de sesimizi çıkarırdık, biz de orada alkışlar yapardık, biz de slogan atardık. Ama biz sessizce, insani ve haklı davamızın peşindeyiz. "

Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıp yakınlarından oluşan yedi aileden temsilcilerle Erdoğan'la görüşmek üzere başvuruda bulundu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları ve İHD Komisyonu,"Güvenlik güçlerinin işlediği suçlarda gerçeğin gizli tutulması, bu suçların faillerinin cezasızlık zırhıyla korunması yalnız mağdurların sorunu değil, temel bir hukuk ve demokrasi sorunudur" dedi.