* Haritalar: Hikmet Adal
“Aylardır memleketin bir ucundayım, ailem de diğer ucunda. Tutuklandığım ve ailemin yaşadığı şehir olan İstanbul’un 1700 kilometre uzaklığında bir hapishaneye sürüldüm. Ailem de evladına sahip çıktığı için böyle bir ‘ceza içinde cezaya’ çarptırıldı.”
Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde hükümlü bulunan Rabbena Hanedar, bianet’e yazdığı mektubunda “sevk edilmenin” anlamını böyle anlatmıştı.
Mahpusların “sürgün” diye bahsettiği hapishaneden hapishaneye sevkler, son birkaç yılda – hapishane nüfusuyla birlikte – hem arttı hem de uzaklık bakımından binlerle ölçülen kilometrelere ulaştı.
TIKLAYIN - “Oğlumla İlgili Hayallerim Vardı, Üç Yıl Daha Hapiste Yatacağını Öğrendim”
Örneğin, Diyarbakır’da tutuklanıp orada yargılanan biri Silivri veya Ankara’daki Sincan Cezaevine gönderilirken, İstanbul’da tutuklanıp burada yargılanan başka bir sanık Van’a sevk ediliyor.
“Mart 2016’dan beri hapishanelerde sevklerin arttığını” ifade eden Özgürlükçü Hukukçular Platformu’nun son hapishane raporuna göre, “Bir ay içerisinde üç farklı hapishaneye sevk edilen mahpuslar var”.
Sevkler genellikle, sadece “Kalk” denildikten sonra hiçbir açıklama yapılmadan ve eşyalarını yanına almasına dahi izin vermeden mahpusun ring aracına bindirilmesi şeklinde gerçekleşiyor.
Aileleriyle aralarında binlerce kilometre var
Mahpuslarla birlikte, onları ziyaret etmek isteyen ailelerini de “cezalandırmanın” yolunu açan bu sevklerden bazılarını, katedilen mesafelerle birlikte haritaya döktük.
* HDP'nin eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile yakınları kilometrelerce yol katediyor. Demirtaş Edirne F Tipi Cezaevinde, İstanbul ve Ankara'da yargılanıyor, ailesi ise Diyarbakır'da. Yüksekdağ da Kocaeli Cezaevinde, ailesi İstanbul'da, yargılandığı dava Ankara'da.
*Resme tıklayıp büyültebilirsiniz
* Eski Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak da Kocaeli Cezaevinde, yakınları Diyarbakır'da, hem Malatya'da hem Diyarbakır'da yargılanıyor.
* DBP’nin tutuklu Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan: Yargılandığı dava ve ailesi Diyarbakır’da, kendisi Rize Kalkandere L Tipi Cezaevi’nde.
*Resme tıklayıp büyültebilirsiniz
* Mardin’in Ömerli ilçesi eski DBP İlçe Eşbaşkanı Esma Yılmaz, bir yaşındaki bebeğiyle birlikte Urfa 2 No’lu T Tipi Cezaevinde, ailesi Mardin’de.
* Tutuklu gazeteci, ressam Zehra Doğan’ın da aralarında bulunduğu 20 kadın tutuklu: Davaları ve ailelerinin yakın olduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Tarsus’a sevk edildiler.
* Mahpus öğretmen Meral Dönmez de Tarsus Cezaevinde, ailesi ise İstanbul’daydı. (Dönmez'in Kandıra Cezaevine nakil talebi, yaptığı açlık grevi sonucu kabul edildi.)
*Resme tıklayıp büyültebilirsiniz
* Ağustos ayında da Tarsus’taki 28 kadın mahpus, Kayseri-Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’ sevk edilmişti.
* Tutuklu ÇHD’li avukatlar İstanbul’da tutuklandı ve burada yargılanıyorlar. Sevk edildikleri hapishaneler ise şöyle: Selçuk Kozağaçlı ve Behiç Aşçı Silivri, Aycan Çiçek Düzce, Ahmet Mandacı Edirne, Aytaç Ünsal ve Naim Feyzullah Eminoğlu Burhaniye, Engin Gökoğlu Tekirdağ, Buket Yılmaz Ankara’daki Sincan Cezaevinde.
* Elazığ T Tipi Cezaevi’nde hak ihlallerini protesto etmek için açlık grevi yapan kadın mahpuslar Helin Yapıcı, Saliha Cebe, Rozerin İldan, Dilşat Şengül, Vesile Paçal, Bahar Ulubay, Ayten Kordu, Dilan Barin, Medine Fidan ve Zeynep Yıldırım, Ağrı, Hilvan, Erzurum, Osmaniye, Maraş ve Ordu cezaevlerine gönderildi.
* Mecit Şahinkaya: Ailesi Amasya’da, yargılandığı dava İstanbul’da, kendisi ise Van Cezaevinde.
*Resme tıklayıp büyültebilirsiniz
* Rabbena Hanedar ve Murat Kaymaz: Aileleri ve yargılandıkları dava İstanbul’da, onlar da Van Cezaevinde.
* Tutuklu öğrenci Berkay Ustabaş: Ailesi de davası da İstanbul’da, kendisi Kırıkkale’de.
* Filiz Gencer: Ailesi ve davası İzmir’de, kendisi Bursa, Yenişehir Cezaevinde.
Sevk demek, SEGBİS demek |
Sevkler beraberinde, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’nin (SEGBİS) duruşmalarda daha fazla konu edilmesine yol açıyor. Avukat Ezgi Çakır bianet’e yaptığı açıklamada, SEGBİS ile yargılamanın “sanıksız yapıldığını” belirterek uygulamanın sakıncalarını şöyle özetlemişti: “Yargılamanın temel ilkelerinden bir tanesi yüzyüzelik, bir diğeri duruşmada hazır bulunma hakkı ve ayrıca doğrudanlık. SEGBİS ile tüm bu temel haklar gasp ediliyor. “Sanık, mahkemede olmadığı her yargılamada, kendisi hakkındaki suçlamalara hakim olma ve delillere doğrudan temas edebilme hakkından da mahrum bırakılıyor. Sadece kendisinin ifadesi esnasında mahkemeyi ufak ekrandan görüyor. Bağlantı kesilirse de yargılama devam ediyor, süreç sanıksız bir yargılamaya evriliyor. Sanığın kendi hakkında iddiaları defetme hakkı var ama SEGBİS ile bu hak onun elinden alınıyor. “Ayrıca SEGBİS uygulamasında, sanığın avukatı da yanında değil. Avukatına soru sormak istese soramıyor, belgeyi incelemek istese inceleyemiyor. Müştekinin katıldığı, tanığın katıldığı dosyada kendisi yok, hukuktaki ‘silahların eşitliği’ ilkesine de aykırı.” |
(AS)