Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim katliamıyla ilgili özür dilemesinin ardından, ilgili yasaların hazırlanarak tam bir yüzleşme sürecine girilmesi talep edildi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise "Başbakan'ın kin ve nefret tohumları ektiğini" ifade etmesinin ardından ertesi gün söylemini değiştirdi: "Başbakan, sana düşen görev, özür dilemenin yanında, devletin arşivlerini açmaktır." Kılıçdaroğlu, dün (27 Kasım) ise "Türkiye süratle iç çatışma noktasına gelebilir" diye konuştu.
"Parti disiplinine uyulacak"
Dersim'le ilgili tüm bu tartışmaların başlangıcında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün Zaman gazetesinde 10 Mart'ta yayınlanan söyleşisi var.
Aygün'ün, "Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP'dir" başlıklı röportajda, "Mustafa Kemal Atatürk'ün katliamdan haberdar olmamasının mümkün olmadığını" da söylemişti. Aygün'ün sözleri bazı CHP'lilerden tepki çekti.
16 Kasım'da bir bildiri yayınlayan 12 CHP'li, "CHP organlarını bu konuda tavır koymaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz" dedi. CHP'den ise aksi yönde bir yanıt geldi, Meclis Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "Basın açıklaması yapmak grup başkanvekillerinden izin almayı gerektirir. Arkadaşlarımız izinsiz açıklama yaptıkları için onu değerlendireceğiz" dedi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu da tartışmaya, şu yorumuyla dahil oldu:
"Bu konunun medyanın önünde tartışılmasını, bir bildiri halinde gündeme getirilmesini kabul etmiyorum. Herkesin parti disiplinine uyması gerekir. O arkadaşlarımız hakkında da gereği yapılacaktır."
"Niye kaçınıyorsun?"
Başbakan Erdoğan'ın Dersim'le ilgili ilk yorumu, Kılıçdaroğlu'na seslenmek oldu: "Dersim faciasıyla yüzleşmek adına CHP için eşsiz bir imkan. Bunu seçimde söylediğimde rahatsız olduğu beyefendi. Niye? Tuncelilisin işte bunu söyle. Niye kaçınıyorsun? Aşiretini, mensubu olduğu inanç sistemini söyle. Niye kaçınıyorsun?"
Kılıçdaroğlu ise Erdoğan'ın Dersim ile ilgili sözlerini eleştirirken, ''Bu ne büyük bir talihsizliktir ki bu ülkenin Başbakanının zihin haritası, Ermeni diasporasının zihin haritası ile aynıdır'' dedi.
"Rahatsız mı oldun?"
Ertesi gün (23 Kasım) il başkanları toplantısında bu söze "Tayyip Erdoğan'ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım. Haddini bil" diye cevap verirken, Dersim katliamıyla ilgili de şöyle özür diledi:
"Dersim'de sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insan, kadın ve çocuk katledildi. Yuvalar yıkıldı, binlerce insan batıya göç ettirildi. Rahatsız mı oldun Kılıçdaroğlu?"
"8 Ağustos 1939 tarihli bir belge. Jandarma Umum Komutanlığı'ndan başvekâlet yüksek makamına gönderilmiş. Dersim'e yapılan müdahalenin bilançosunu veriyor, kati netice alınıncaya kadar baskınların devam edeceğini bildiriyor. Belgenin altındaki imza çok ilginç. Faik Öztrak. Dahiliye vekili, yani İçişleri Bakanı. Sayın Kılıçdaroğlu, nereye kaçıyorsun, nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl sıyrılacaksın?"
"Ben mi özür dileyeceğim, sen mi özür dileyeceksin? Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum"
"Kin ve nefret tohumu ekti"
CHP Lideri Erdoğan'ın sözlerine aynı gün verdiği yanıtta, "Başbakan'ın kin ve nefret tohumları ektiğini" söyledi:
"Başbakanın görevi toplumun kaynaşmasına katkı vermektir. Başbakan topluma kin ve nefret tohumları ekti. Çok ağır ifadeler. Ben kendisini dinlerken 'Acaba Türkiye Cumhuriyetine düşman bir kişiyi mi dinliyorum?' diye kaygıya kapıldım. Başbakanının kesinlikle bir psikoloğa görünmesi lazım.''
Kılıçdaroğlu ertesi gün (24 Kasım) yaptığı konuşmada ise "yüzleşmekten" bahsetti:
"Başbakan, sana düşen görev, özür dilemenin yanında, devletin arşivlerini açmaktır. Belgeler açıklanırsa bizler de o zaman tarihimizle oturur yüzleşiriz. Dersim sürgünlerinin arşivlerinin de açıklanması lazım. O sürgün ailelere verilen topraklar var. O toprakların bir kısmı ellerinden alındı. Onları da aynen iade edeceksin."
"Etkilenmedim, bildiğim şeyler"
Dün (27 Kasım) gazetelerde yayınlanan röportajında ise fikrini değiştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Eğer Başbakan bu tutumunu sürdürürse Türkiye süratle iç çatışma noktasına gelebilir. Bu çok tehlikeli. Dersim meselesinde de böyle. Bir yandan inanç farklılıklarını körükleyen, birbirlerine karşı tutum takınmalarını söyleyen sözleri var. Bir yandan Dersim için özür diliyor. Bu çelişki nedir?"
"Başbakan'ın Dersim konusundaki açıklamaları beni etkilemiş değil. Çünkü bildiğim şeyler. Ermeni diasporasının zihin haritası ile Erdoğan'ın zihin haritası aynı demiştim. Temel nedeni de şuydu: Bizim bu olayı tarihçilere bırakmamız lazım. Bunu tarihçilerin incelemesi gerekir."
Bu arada, CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer'in "CHP'nin yapması gerekeni Başbakan Erdoğan'ın yaptığını söylemesi ve Dersim'de yaşananlardan dolayı özür dilemesinin" ardından görevden alındığı açıklandı. değer, kendisine böyle bir bildirimin gelmediğini söylese de CHP, kendisinin "açıklamadan hemen önce" görevden alındığını açıklamıştı. (AS)