Yücel Sayman "Düşler" ve "Düşüncelerini" Kitaplaştırdı

Hukukçu profesör ve yazar Yücel Sayman’ın Evrensel gazetesinde yayınlanan yazılarından oluşan kitabı “Gerçekliğimin Suretinde Düşler ve Düşünceler…” başlığıyla Tekin Yayınevi’den çıktı.

Kitabın kapağındaki resim de Yücel Sayman’a ait.

“Yazar kendinizseniz ve de kapaktaki resim sizin elinizden çıkmışsa keyfinizden yanınıza varılmaz” diye aktarıyor duygularını.

Yazılarıyla bilindiği kadar hukukçu olarak da tanınan bir isim. Üç kez İstanbul Barosu Başkanlığı yaptı, emekli olana kadar İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesiydi. Ardından önce arasında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde ve sonra Medipol Üniversitesi’nde hukuk dersleri vermeyi sürdürdü. Kendi deyimiyle Evrensel gazetesinde Pazar günleri Özgürlük adlı köşesinde de “düşünmeye ve düşündüklerini yazmaya” devam ediyor.

Kitabına isim bulma sürecini şöyle aktarıyor: “Hacer Sayman, yazılarımı yayınlanmadan okur, eleştirir, düzeltir yani düşüncelerimdeki dünyamı bilir, 'düşler, düşünceler…’ olsun dedi. Eşimi, düşüncelerimin serüvenini bilen Emrah (Cilesun) tamamladı, 'gerçekliğimin suretinde düşler, düşünceler…’ başlığını önerdi. Başlığı sevdim…”

Kitabın ilk bölümü bu isimle bağlantılı: “Kendi Hayallerim”.

“Düşüncemin Atomları”, “İçimde ‘Bu Da Olmaz’ Duygusu, Kendimi Tutamam”, “Bir Varmış Bir Yokmuş, Yasak Millileşmişmiş”, “Hukuktan İstifa Edilir mi?”, “Öylesine”, “Bir Oradan Bir Buradan”, “Milli İrade Ve Devleti”, “Toplumsallaşma /Toplumsallaştırma” ve “Yaşlıyım; Ne Var Bunda?” diye gidiyor bölümler. Sık örgülü 292 sayfa bayınca Yücel Sayman’ın günün, dünün ve geleceğim olaylarına gelişmelerine dair düşüncelerini ve düşlerini okuyorsunuz.

Hukuktan istifa etmek

Öncelik sırası olmayan köşe yazıları bunlar. Yazarın bir hukukçu olarak kayda değer kariyeri dolayısıyla ilk gözüme çarpan “Hukuktan İstifa Edilir mi?” bölümü oldu. 12 yazı var bölümde. Bir yerinde şöyle diyor Sayman:

“Hukuktan istifa sürecine tutuklamalar, tutuklama sürelerine ilişkin uygulamaların çeşitlenmesi, uygulamaları yorumlayanların iki zıt kampta tekleşmeleri üzerine girdim. Anayasa Mahkemesi ilk derece mahkemesinin bazı sanıkların tahliyesine karar vermesi gerektiğini söylemiş, ilk derece mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin kararını takmamış…”

Sayman Türkiye’de son yıllarda gittikçe tuhaflaşan hukuk sistemindeki zaaflarını işlediği yazılarında “hukuktan istifa ettiğini” sıkça yineliyor.

Nedenini ise şöyle açıklıyor:

“Umudum kalmadığı için değil, hemen her gün meydana gelen hukuk açısından açıklanması olanaksız uygulamaları ‘hukuk açısından yorumlamamı’ isteyen sorulara muhatap olmaktan kurtulurum düşüncesiyle istifa kararı vermiştim.

“Hukuk Devleti konulu bir toplantıya çağrıldım; istifa etmiş olmaktan sıkılmış olmalıyım ki kabul ettim. Olur ya, ben istifadan geri dönünce hukuk da gayrete gelir siyasal yaşama bir yerinden katılır diye de umutlandım.

“O umutla açtım günlük gazeteyi: Sulh Ceza Hakimliği Ankara katliamı soruşturması hakkındaki ‘haberlere’ yayın yasağı getirmiş (dikkat: dosyayla ilgili gizlilik kararı değil, o karar zaten alınmış; bu karar soruşturmayla ilgili yayın yasağı kararı) ve ‘soruşturma kapsamı hakkında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında her türlü haber, röportaj, eleştiri vb. yayınların yapılmasını yasaklamış.

“Söz konusu uygulamayı hukuk ölçüsünün dirhemine vuramazsınız çünkü hukukun kendisi böyle bir uygulama olabileceği düşüncesiyle tasarlanmadığından uygulamayı algılamaz.

Bu satırlar Sayman’ın “Hukuktan istifa ettim ama hukukçuluktan değil” deyişini de anlatıyor.

(HK)

* Künye: Gerçekliğin Suretinde Düşler, Düşünceler..., Yücel Sayman, Tekin Yayınevi, 22018, 299 s.