Sekiz yıl oldu. Her 19 Ocak yaklaşırken, ya bu yıl o kadar kalabalık olmazsa, korkusu düşüyor içime. Bu yıl pazartesiye denk geldi, haftaiçi katılım az mı olacak acaba. Ama yok yıl 2015, Ermeni soykırımının 100. yılı, insanlar gelir diyorum kendi kendime.
Taksim meydanına çıkarken İstiklal Caddesi’nde elinde lolipoplarla yürüyen tek tük insanlarla karşılaşıyorum. Adımlarım hızlanıyor, binler yürüyecek yine...
Öyle de oluyor. Meydana çıktığımda Gezi Parkı’nın eteklerinden sarkıyor kalabalık. Polis güvenlik barikatının içinde yine lolipop denizi: “Em hemû Hrant in Em hemû Ermenî ne - Hepimiz Hrantız Hepimiz Ermeniyiz”…
Halaskargazi Caddesi’nin başında gördüğüm polisleri yol boyunca ana caddede bir daha görmüyorum. Ara sokaklarda bekliyorlar yol boyu, kalabalığı görüntülemek için arka sokaklardan koştururken görüyorum. Engellenebilecek bir şey değil ki; 19 Ocak anmaları hedefine doğru kararlılıkla yürüyüşünü sürdürüyordu işte.
Bülent Aydın’ın her yıl daha da gür çıkıyordu sanki sesi: "Faşizme inat kardeşimsin Hrant", "Burası Hrant'ın caddesi, İstanbul Hrant'ın kenti. Bir Hrant gider, bin Hrant gelir".
Şişli’den Feriköy’e inen Ergenekon Caddesi’nin adının Hrant Dink olarak değiştirilmesi talebi yürüyüş boyunca seslendirildi. Sıra beklemekten memnun kaldığım an azdır; imza için seve seve bekledim. Sonunda dilekçeye imza atabildim. Ambülansa yol vermek için Agos’un önünden ayrıldığımda etraftaki kalabalığı daha iyi fark ettim; yıllardır görmediğim arkadaşlarıma rastladım Agos önündeki daeireden çıkınca. Ayaküstü sohbetler gündemin üzerimize üzerimize gelmesi noktasına gelip dayanıyordu. Arkadan “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganıyla ne kadar tezat olaylar yaşanıyordu oysa ülkede.
Ortak fikrimiz şu oldu her 19 Ocak’ta acımız da öfkemizde artıyor. Çünkü sekiz yıl oldu, Hrant Dink davası adliye koridorlarından çıkamadı.
Agos’un penceresinden yapılan konuşmalar biterken Bülent Aydın son konuşmayı yaptı, kulağımızda 23 Ocak Cuma günü yeniden başlayan davanın sekizinci duruşması için Çağlayan Adliyesi’ne çağrısıyla ayrıldık Agos’un önünden. (HK)
* Fotoğraflar: Haluk Kalafat