"İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin ve eki protokollerin ihlali, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilecek. Aynı durum, idari yargı alanında da yargılamanın yenilenmesi sebebi..."
Ancak, 19 Temmuz 2003'te yürürlüğe giren 6. Uyum Paketi, Türkiye'yi Öcalan'ın yeniden yargılama zorunluluğundan kurtarıyor.
"Yargılamanın yenilenmesi, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte AİHM'in kesinleşmiş kararları ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra AİHM'e yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanacak. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmiş olan AİHM kararlarına ilişkin yargılamanın yenilenmesi istemleri, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak."
Marmara Üniversitesi'nden Doçent Sibel İnceoğlu ve İstanbul Üniversitesi'nden Doçent Adem Sözüer de, Abdullah Öcalan'ın AİHM'deki davası buradaki her iki şartı da sağlamadığı için (19 Temmuz 2003'te kararın kesinleşmiş olması veya davanın bu tarihten sonra açılması), Türkiye'nin Öcalan'ı yeniden yargılama zorunluluğunun olmadığını söylüyorlar.
Sözüer, yeniden yargılama düzenlemesinin, ülkelerin kendi beyanlarıyla bağlandığını, Türkiye'nin de Almanya ve Fransa gibi ülkelerin ardından yeniden yargılamayı düzenlediğini söylüyor.
Ancak, uyum paketinde yer alan bu şartın kendisi bir eşitsizlik yaratıyor. İnceoğlu, "Yeniden yargılamada eşitlik sağlamamış olmamız rahatsız edici" diyor.
Siyasetçilerin özellikle yaptığı yanlış
Sözüer de, "Yeniden yargılamadan herkes yararlanırken, Leyla Zanalar yararlanıp serbest kalırken, bu haktan belli kişileri yararlandırmamak yanlıştır" diyor.
"Uyum paketine bu şartlar konarken asıl amaç Öcalan'ın yeniden yargılanmasını engellemekti. Siyasetçilerin özellikle yaptığı bir yanlıştır bu. Çekindiler, korktular. Siyasetçiler böyle ucuz yollara başvurabiliyorlar. Sorun büyüyerek önümüze gelecek.
Biz zamanında uyarmıştık. Ya bu hakkı kimseye vermeyin, ya da herkes yararlansın, ayrımcılık yapmayın, demiştik. Bilin ki, Öcalan'ı yeniden yargılamak durumunda kalabilirsiniz, demiştik." (TK/EK)