Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davasından tutuklu bulunan Avukat Barkın Timtik, yeni tip yüsek güvenlik cezaevleriyle ilgili bianet’e yazdı.
10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ
“Mahpuslarda depresyon, algı ve duyguda küntleşme, düşünce bozulması gelişebilir”
Avukat Timtik, 4 mahpusun bu “insanlıkdışı koşullar nedeniyle” süresiz açlık grevinde olduğunu söyledi:
“Nurettin Kaya, Erzurum Dumlu Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde, sevk sözüyle ara verdiği eylemine 20 Ekim itibarıyla yeniden başlamak zorunda bırakıldı. Oysa 100’lü günleri aşmıştı ara verdiğinde…
Hüseyin Karaoğlan Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlik Hapishane’de 11Eylül’den beri, Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde tutulan Bakican Işık ve Sezgin Zengin 13 Kasım’dan beri süresiz açlık grevi eylemleriyle bu insanlık dışılığın son bulması gerektiğini anlatmak istiyorlar.
Onların sesini duymak, bu ülkenin hakları ve özgürlükleri mücadelesinin duvarlar arasında boğulmaması için gerekli. Umutlu, aydınlık bir gelecek umudu karartılmasın diye Y Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishaneler kapatılmalıdır.”
Mahpuslar, F tipi de dahil başka bir cezaevine geçmek talebiyle açlık grevindeler.
“Kardeşim hücrede insan sesinden mahrum”
“Hücre cezasının sürekli hale getirilmesi”
Barkın Timtik, “İnsanlık dışı, ahlak ve vicdan dışı mekânlar bunlar. Yasadışı, Anayasa’nın işkence yasağı hükmüne, uluslararası insan hakları sözleşmelerine, metinlerine aykırı” diye tanımladığı bu tür cezaevlerini şöyle anlattı:
“Bu yapı üç katlı inşa edilmiş ve mahpusların büyük çoğunluğu, tek kişilik duvarlardan kutularda 22,5-23 saat boyunca kapalı tutuluyorlar. Bu en ağır disiplin yaptırımı olan hücre cezasının, ki yasaya göre en fazla 20 gün olabilir, sürekli hale getirilmesi anlamı taşıyor.
Hücre hapsi disiplin cezasının verilmesi süreci, hukuki denetim mekanizmalarına tabi olduğu gibi, cezanın infazı hekim onayı gerektiriyor. Neden böyle bu? Çünkü tek başına hücrede tutulma çok ciddi sonuçları olabilecek bir ceza. Normal bir hürriyetten yoksun bırakmak tedbir ya da cezasının infazı gibi değerlendirilemez.
İşte Y Tipi, ağırlaştırılmış tecrit sistemini süreklileştiriyor. Ve şimdi anlatacağım gibi sadece tek tutulma, insanlarda yalıtıma durumundan da ibaret değil. Doğanın her türlü olayı ve etkisinden de yalıtarak tamamen insanlıktan çıkarma, imha etme amacına hizmet edecek şekilde inşa edilmiş. Nasıl mı?
Ben de şu an yüksek güvenlikli bir hapishanede tutuluyorum. Hücre üç kişilik ve günışığına göre kapısı açılıp kapanan, hücreye bitişik bir havalandırma ile doğanın kimi etkilerini hissedebiliyoruz. Mavi gökyüzüne bakıp kuşların uçuşunu seyredebilmek gibi… Yağmur altında ıslanabilmek, güneşte ısınabilmek gibi… Kuşların cıvıltısını duyup, ağızlarında taşıdıkları ot ve çiçek parçalarını havalandırmamıza düşürmelerini sevincini duyumsamak gibi ‘lükslere’ sahibiz.
Düşünebiliyor musunuz? Y tipindeki bir tutsak gökyüzünü göremiyor, bulutların şekillerine yakıştırmalar yapamıyor. Pencereler de kum eleği sıklığında, bir kalemin bile geçemediği tel örgüler var. Yağmur yağsa parmak uçlarına bile değmez yağmur damlaları. Güneş mi, rüzgâr mı, kuş mu, böcek mi, çiçek mi? Yok… Beton duvarlar, elektronik kapılar dışından insana ve doğaya özgü hiçbir şey yok.”
ÇHD RAPORU
“S tipi cezaevlerinde hücrede kamera bulunuyor”
Sincan’daki mahpus, yeni “yüksek güvenlikli” cezaevini anlattı
KUYUNUN DİBİNDEKİ İNSAN ANLATTI
“Artık tek başınasın”
(Lİ/AS)