Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Gazi Şehitleri Cemevi yöneticisi Eren Odabaş, tedavi hakkının sağlanması için tahliyesini talep ediyor.
Tutuklanmadan önce yumuşak doku kanseri (agresif fibromatozis) tedavisi gören Odabaş, şu anda Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde.
Gazeteci eşi Özge Kar bianet’e yaptığı açıklamada, Odabaş’ın kanser hastası olmasına rağmen gerekçesiz, delilsiz şekilde tutuklandığını ve “kuyu tipi denilen bir hapishanede olduğunu” söyledi:
“Eren kanser tedavisi görüyordu. Babası da karaciğer kanseri, onun bakımıyla da ilgileniyordu. Kullandığı ilaçlar nedeniyle kalbinde sorunlar oluşmaya başlamıştı, cezaevindeyken daha da rahatsızlandı, nabız düşüklüğü yaşayınca ve tek başına hayatını idame ettiremediği için tek kişilik hücreden 3 kişilik hücreye konuldu.”
KUYUNUN DİBİNDEKİ İNSAN ANLATTI
“Artık tek başınasın”
“Onkoloji randevusuna götürülmedi”
Özge Kar, “Hastanenin 1 Mart’ta kendisini onkoloji servisine sevk ettiğini ancak Etlik Şehir Hastanesindeki 5 Mart tarihli randevusuna gerekçe gösterilmeden götürülmediğini söyledi. 1,5 saat havalandırma dışında 3 kişilik koğuşta hareket alanı olmadığından tümörünün olduğu bölgede ağrılarının arttığını anlattı” dedi.
Ne olmuştu?
Eren Odabaş, İstanbul Adliyesine 6 Şubat’ta düzenlenen saldırının ardından açılan soruşturma kapsamında İstanbul’daki evinden gözaltına alındı.
Odabaş, hakimlikteki ifadesinde, failleri tanımadığını, hem kendisinin hem babasının kanser tedavisi gördüğünü, ayrıca çok yoğun çalıştığını ve bahsi geçen kişilerle görüşmediğini söyledi. Kullandığı şirket aracının güzergahlarına bakılmasını talep etti.
9 Şubat’ta tutuklandı. Önce Marmara (Silivri) Cezaevine götürüldü. Kısa süre sonra da Ankara’daki Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevine sevk edildi. Tutuklanmasının ardından işten çıkarıldı.
Eren Odabaş, bağımsız hekime muayene olmak talebiyle avukatı aracılığıyla Ankara Tabip Odası'na ve Türk Tabipleri Birliği'ne başvurdu.
Tedavi hakkının sağlanması için yaptığı tahliye başvurularının yanı sıra hem eşi ve 1 yaşındaki kızının yaşadığı hem de tedavisinin sürdüğü İstanbul Tıp Fakültesine erişim açısından İstanbul yakınındaki bir cezaevine sevk edilmek üzere de dilekçe verdi.
(AS)