Demokratik Toplum Partisi'nden (DTP) Sırrı Sakık da bianet için yaptığı değerlendirmede, "Irak Kürt bölgesinde önemli gelişmeler var; Türkiye bunlara kayıtsız kalamaz" diyor.
Fırat: Türkiye ne kadar itiraz etse de durumu değiştiremiyor
Fırat, Irak Kürdistan Bölgesi'nin uluslararası meşruiyete sahip olmasına dikkat çekiyor:
"Toplumların taleplerinin ya da pozisyonunun uluslararası meşruiyetinin olması gerekiyor. Uluslararası meşruiyetiniz yoksa, bütün istekleriniz havanda su dövmek anlamına gelir.
"Irak Kürtleri, 2003 Irak işgalinden itibaren kazananlarla, kendilerine meşruiyet sağlayacak olanlarla ilişki kurdular. Bugün, Irak Kürdistan'ında son derece şahsiyetli bir politika uygulanıyor. Birleşik Irak'ın esas unsuru Kürtlerin orada tutulması. Kürtler birçok kişinin kendilerinden beklemediği bir performans gösterdi."
Türkiye'nin bu durumu özümseyemediğini, itirazınınsa yalnızca Kandil dağı ve Kerkük'ten oluştuğunu söyleyen Fırat, "Türkiye ne kadar itiraz etse de durumu değiştiremiyor" diyor:
"Kandil'dekilerin varlığı Irak'taki Kürtlerin tutumunun bir sonucu değil. Daha önce de vardı. Bu nedenle Irak Kürtlerinin meşruiyetini sarsabilecek bir şey değil. Bugün ne ABD ne de Irak Kürtleri Kandil Dağı'ndakilerle uğraşabilecek durumda. Zaten Kandil Dağı'ndaki kamp Irak'ın bugününü etkileyen bir unsur değil.
"Kerkük politikası da fiyaskoyla sonuçlandı. 30 Ocak seçimlerinde, Irak Türkmenlerinin Türkiye'nin düşündüğü gibi bir rota izlemediği anlaşıldı."
"Bu nedenle, Türkiye'deki aklıselim sahibi olan herkesin tavsiyesi şuydu: 'Düşman gibi algıladığın toplum düşmanın değil, iyi bir dostun olabilir. Buna elverişli olanlar da Irak Kürtleri.' Irak Kürtleri, Türkiye'yle daha dostane ilişkiler kurmaya uygunlar; hem tarihsel hem de ihtiyaçlar açısından. Çünkü komşularıyla iyi ilişki kurmaya herkesten çok ihtiyaçları var. Bu ekonomik olarak da Türkiye'nin lehine."
"Türkiye'nin iyiye gidiş politikası uygulaması gerek"
Fırat, son dönemdeki gelişmelerin, Kürtlerle daha barışık bir politikanın göstergelerini taşıdığını söylüyor:
"Irak Kürdistanı'nın statüsü, seçimlerle bir kez daha meşrulaşacak. Artık dört yıl yönetimden sorumlu bir parlamento seçilecek. Türkiye, politikalarıyla ilgili yumuşama gösterecektir. Bunun en önemli elemanı kendi Kürtleriyle barışık olmak. Bu olmazsa, Irak Kürtleriyle barışık olamaz."
"İyiye gidiş politikası uygulamak gerek. Bürokrasiden, ordudan direnişle karşılaşacaklardır; ama genel gidişat çok değişmeyecek."
"Bütün dünya açlıkla, ekonomik krizlerle uğraşırken Türkiye Kürtlerin eşitlik taleplerine direnmekle uğraşamaz. Bunları çözmezseniz, temel sorunlarla uğraşamazsınız."
Fırat, "PKK'yi yeniden çatışma alanına sürmenin" bu barışık politikayı engellemek amacını taşıdığını söylüyor.
"Ama bu girişimlerin genel bir politik uygulama değil, bazı çevrelerin manipülasyonu sonucu olduğu anlaşılıyor. Manipülasyonun nasıl olduğu Şemdinli'de ortaya çıktı.
"Bunlar mevcut durumda çıkarlarını kaybedecek olanlar. Bütün varlığınızı devletin görünmeyen kanadında yer almaya kurduysanız, mümkün olduğu kadar direnirsiniz. Bu her tür yapılanmada böyledir."
"PKK değişmek zorunda"
Fırat, "Dünya Öcalan'a ya da PKK'ye eskisi gibi bakmıyor" diyor.
"PKK değişmek zorunda. Uluslararası meşruiyeti yok. Geleceği parlak değil. Irak Kürdistanı'nda PKK kamplarını terk eden binlerce kişi var. PKK'nin askeri otorite olarak anlamının olmadığı bir gerçek."
Fırat, Türkiye'deki Kürt siyasal oluşumunda da Abdullah Öcalan'a "tanrısal bir kutsallıkla bağlılık" olduğunu, ancak tabanda Öcalan'ın sözlerinin önemsenmediğini söylüyor.
Hayatı normalleştirmekle uğraşmak
Fırat, yeni evrenin Türkiye'deki Kürtlerin hayatını da olumlu yönde değiştirebileceğini düşünüyor.
"En azından sulandırılmakta olan kimlik mücadelesi yerine, hayati sorunlarla, yönetme katılma, temsil, idari, siyasi reformlar, eğitim, ekonomi gibi konularla ilgilenmekte olgunlaşırlar.
"Şimdiye kadar varolan temel sorun, kimlik sorunu. Bunlar aşıldıktan sonra, Kürtler daha normal şartlarla düşünecektir. Niye bir Alman kimlik sorununa kafa yormuyor da, ben yormak zorunda kalıyorum?
"Bütün dünyanın çözdüğü bir meseleyi çözmek gibi ağır bir yük niye Kürtlerin üzerine kalsın? Irak Kürdistan'ının kimlik mücadelesi olmadığı için, hayatı normalleştirmek için çalışıyorlar. Ekonomik, kültürel büyümeye, kalkınmaya odaklanıyorlar. Ama biz hala alt kimlik-üst kimlik tartışmasındayız."
Sakık: Kürt sorunu dile geliyor, ruhuna uygun adım atılmıyor
DTP'den Sakık, "Türkiye'de zaman zaman böyle fırtınalar estiriliyor. Başbakanlar Kürt sorunuyla ilgili tespitler yapıyor; ama bunun ruhuna uygun adım atmıyorlar" diyor.
"Başbakanın Diyarbakır konuşmasındaki tespiti doğruydu. Küçük bir adım bile atılmadı. Tam tersine, Kürt sorunu tekrar çatışma ortamına sürüldü. Onaylamadığımız bir şiddet, kan var."
Sakık, Kürt sorununun tartışılmaya başlanmış olmasınınsa sevindirici olduğunu söylüyor.
"Türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğu, Kürt sorununu tartışmaya başladı. Bunun kaçınılmaz olduğu konuşuluyor."
Sakık, '82 Anayasası'nın da değişmesi gerektiğini vurguluyor:
"Türkiye bizim ana yurdumuz. Ama bütün halk asli kurucu olmalı. Anayasa buna uygun olmalı. '82 Anayasası halkın talebine yanıt vermiyor."
"Türkiyelilik kimliğini önemsiyoruz. Çözüm tespitinin önemli olduğuna inanıyoruz" diyen Sakık, Kuzey Irak'ın "çok önemli" olduğunu söylüyor:
"Yeni parlamento seçilecek. Yeni Anayasa'nın inşası süreci var. Kürt bölgesinde önemli gelişmeler var. Türkiye buna kayıtsız kalamaz. MİT müsteşarının önce İmralı'ya, sonra Irak'a gitmesini önemsiyoruz."
"Türkiye'de şiddetten beslenen kesimler, Kuzey Irak'taki değişimden rahatsız. Bırakalım oradaki halklar kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olsunlar."
Sakık, "Kin tohumlarını ekenlere karşı uzlaşı kültürünü geliştirmemiz gerek" diyor:
"Söylenen söz değerliyse, bunun dikkate alınması gerek. Bırakın tartışmayı, konuşamıyoruz bile."
"Sıkıntının büyük bölümü buradan kaynaklanıyor" diyen Sakık Abdullah Öcalan'ı kast ederek şunları söylüyor:
"Tespiti yapanın adresine göre değerlendirme değişiyor. Bunun ahlaki olduğunu düşünmüyorum." (TK)