Siyanürlü madencilik yönteminin yarattığı tehlike Gümüşköy olayından sonra ülke gündemine oturdu. Ancak tehlikenin kaynağı tek değil. İşte Türkiye'deki siyanür ve sülfürik asitle maden liçi (kimyasal sıvıyla madenin çözeltilmesi) yapılan bölgeler.
Kütahya-Tavşanlı-Gümüşköy Havuzlarda çökme haberi siyanür tehlikesini bir kez daha gözler önüne serdi. 1987'den beri faaliyette ve Türkiye'nin ilk siyanürle maden elde edilen işletmesi.
İzmir-Bergama-Ovacık Bergama'da siyanürlü yöntemle madenciliği ilk kez geniş toplumsal tepkinin doğmasına neden oldu. 2005 yılından bugüne Koza grubuna ait madencilik şirketi burada siyanürlü altın çalışması yapıyor.
Uşak-Eşme-Kışladağ TÜPRAG Metal Madencilik AŞ 2006'dan beri bu madende çalışıyor. Maden cevheri geniş brandaların üzerine dökülen toprağı üzerine siyanür serpilerek elde ediliyor. Metalurji Mühendisleri Odası Başkanı Cemalettin Küçük, bu yöntemi "en vahşi, en ilkel" madencilik olarak adlandırıyor. Madenin faaliyete geçmesinden kısa bir süre sonra, yörede 1500 kişi zehirlendi. Bu olaya ilişkin köylülerin ve mühendis odalarının madenci şirkete karşı açtığı dava yıllardır sürüyor. 10 Mayıs'taki duruşma Bilirkişi raporunun halen hazırlanmaması nedeniyle 5 Haziran 2011 tarihinde devam edecek.
Gümüşhane-Mastra Koza grubuna ait bu maden 2009 yılında faaliyete geçti. Mastra altın yatağı, Gümüşhane'nin 9 km kuzeybatısında, Demirkaynak köyünün yakınlarında bulunuyor. Bu maden nedeniyle Kelkit çayı ve havzası tehlike altında.
Erzincan-İliç-Çöpler Çalık Maden İşletmeleri A.Ş. (Çalık Maden) ile Kanada menşeli Anatolia Minerals Development Limited (Anatolia) ortaklığında madencilik faaliyeti için çalışma yapılıyor. 1999 yılında madencilik faaliyetleri için farklı şirketlere ruhsat verilen bölgede başka şirketlerin de altın madenciliği için çalışma yürüttüğü biliniyor.
Manisa-Turgutlu-Çaldağ SARDES Nikel Madencilik A. Ş. nikel madeni için faaliyet yürütmek üzere 2009'da gerekli ruhsatı aldı. Eşme'deki gibi serpme yöntemiyle çalışılıyor. Farkı siyanür yerine sülfürik asit kullanılması. Madende ayrıca kanserojen bir madde olan nikel toz halinde atmosfere karışıyor. Çaldağ açık alanda sülfürik asitle maden elde etme yönteminin pilot bölgesi.
Balıkesir-Balya-Kadıköy Kurşun madeni 1939'da kapatıldı. Kimyasal madencilik yapılan ilk bölgelerden biriydi. Topraktaki düşük kurşun miktarını elde etmek için kimyasal solüsyonlar kullanıldı. Bugün madende halen dört milyon tonluk işlenmiş atık bulunuyor. Bölge Manyas gölüne çok yakın.
560 yeni tehlike bölgesi
Yeni maden bölgeleri için veriler ya da verilmek üzere olan Türkiye'de yaklaşık 560 bölge var. Bunların kaçında kimyasal madencilik yapılacak tam olarak belli değil. Ancak bazı bölgelerde bu olasılık yüksek. Metalurji Mühendisleri Odası Başkanı Cemalettin Küçük, öncelikli risk bölgelerini şöyle sıralıyor:
İzmir - Efemçukuru köyü, Ordu - Fatsa - Altıntepe köyü, Trabzon - Tonya ve Maçka, Giresun - Bulancak, Rize - Kalkandere - Çayırlı, Niğde - Ulukışla, Tunceli - Ovacık (burada kazı çalışmaları başladı), Manisa - Sart, Eskişehir - Kaymaklı, Artvin - Cerattepe.
Dünyanın en büyük siyanür felaketleri
Madencilikte siyanür türü kimyasalların kullanımının ciddi sonuçları var. Dünyada yaşanan sızma ve taşma olaylarında büyük çevre felaketlerinde, maden firmaları hiçbir zaman sızıntıyı kabul etmedi. Bir iki istisna dışında açılan davalarda bu firmalar mahkûm edilmedi.
Ağustos 1995, Guyana Güney Amerika'daki en büyük sızıntılardın birisi. Omai altın madenindeki barajın çökmesi sonucu 3,2 milyar litre siyanürlü atık Essequibo nehrine aktı. Madenin etrafındaki dört kilometre çapındaki alandaki sularda yaşayan tüm canlılar öldü. Aynı madende yaşanan başka bir kaza nehri Eylül 2000'de bir kez daha kirletti.
Ocak 2000, Romanya Baia Mare altın madeninde aşırı yağışlar sonucunda baraj taşıp yırtılınca 100.000 m³ siyanürlü akışkan Tizsa ve Tuna ırmaklarına boşaldı. Tonlarca balık anında öldü. Tizsa nesli yok olma tehlikesi altında olan balık türleri barındırdığı için koruma altındaydı. Bilim insanları nehirde canlı yaşamının dönüşü için en az 20 yılın geçmesi gerektiğini hesapladılar.
16 Mayıs 2002, ABD Nevada'daki Twin Creeks madeninden 34.000 ton siyanür atığı sızdı. Madeni işleten Newmont firması sadece 10.000 ton sızıntı olduğunu kabul etti. Aynı şirketin Arizona'daki başka bir madeninde geçtiğimiz yıl 13.000 ton sızıntı daha oldu.
Ocak 2003, Honduras Copan eyaletindeki San Andres madeninden Lara nehrine ve yakınlardaki Santa Rosa kasabasının içme suyuna siyanür karıştı. Yerel çevre örgütleri firma sızıntıyı kabul etmeyince nehirdeki ölü balıkları topladı. Açılan davalar sonucu Meksika menşeli Minosa Maden firması, çevreye verdiği zararın tazmin edilmesi için kullanılmak üzere 54.000 dolar tazminat ödemeye mahkûm oldu.
Haziran 2005, Laos Avustralya firmasının ülkede faaliyet gösteren maden işletmesinde sızıntı olduğu, yerel yetkililerin 100'e yakın Laoslu'nun zehirlendiğini açıklamasından sonra ortaya çıktı. Zehirlenenler madenin üç kilometre yakınlarında yaşıyordu. Siyanürün karıştığı nehirde balık avlıyor ve suyu içiyorlardı. Uluslararası ve yerel çevre örgütlerinin tüm çabasına karşın firma, sızıntıyı kabul etmedi.
19 Haziran 2006, Gana Whassa bölgesindeki altın madeninde 15 gün ara ile iki baraj hasar görüp çevreye boşaldı. Asuman nehrinin büyük bir bölümünde yaşam bitti. Gana en çok siyanür sızıntısı yaşanan ülke. Daha önce 2001 - 205 arası altı büyük siyanür sızıntısı yaşanmıştı. 2006'dan önce en büyüğü Ekim 2004'de yaşanmıştı. Kanada maden firması Bogoso Gold'un çalıştırdığı madenin atık barajında büyük bir sızıntı olduğu anlaşıldı. Aprepre nehrinde binlerce balık öldü. Firma sızıntıyı kabul etmedi. Resmi açıklama yapılmadığı için bazı yerliler, ölü balıkları yediği için zehirlendi. (HK/EÖ)