Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 19 Aralık 2000’de hapishanelerde düzenlenen “Hayata Dönüş Operasyonu”nda Bayrampaşa Cezaevi’nde öldürülen 11 kişinin yakınlarının başvurusunda karar verdi.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “yaşam hakkı”nı düzenleyen 2. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi, Türkiye’yi mahkum etti.
Başvurucular tazminat talep etmediği için, mahkeme tazminata hükmetmedi.
Mahpuslardan Şefinur Tezgel, Yazgülü Güder, Seyhan Doğan, Gülser Tuzcu, Özlem Ercan, Nilüfer Alcan ve Aşur Korkmaz operasyonda dumandan boğularak, Fırat Tavuk, Cengiz Çalıkopan, Ali Ateş ve Mustafa Yılmaz mermi ve patlayıcıyla öldürülmüştü.
Öldürülen 11 kişinin yakınları Semra Hamdemir, Fatma Alcan, Türkay Alcan, Ahmet Ateş, Ali Çalıkoparan, Halis Ercan, Müslüm Güder, Kenan Günyel, Lütfiye Kayım, Hüseyin Korkmaz, Fadime Tezgel, Serpil Tuzcu da iç hukuk yolları tükenince, 11 Temmuz 2011’de AİHM’e başvurmuştu.
Başvuruda, 19 Aralık 2000’de Bayrampaşa Cezaevinde “Tufan” adlı planla uygulanan ve 12 kişinin öldürüldüğü, 55 kişinin yaralandığı Hayata Dönüş Operasyonu’nda “aşırı ve orantısız güç kullanımıyla yaşam hakkının ihlal edildiğine” ilişkindi.
Operasyonla ilgili dava ise Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor.
Gardiyan “insanlığımdan utandım” demişti
Operasyonlar sırasında 28 tutuklu ve hükümlü öldürüldü, devam eden süreçteki ölüm oruçlarında 122 kişi hayatını kaybetti. Bayrampaşa Cezaevi’nde de altısı kadın 12 kişi öldürüldü. Bayrampaşa Cezaevi’ndeki ölümlerle ilgili dava devam ediyor.
Ümraniye Cezaevi’nde operasyona maruz kalan mahpuslara açılan dava 22 Ocak 2016’da sonuçlandı, sanıklar, biri asker beş kişinin ölümüyle ilgili suçlamadan beraat etti. Ümraniye’de öldürülen Jandarma Uzman Çavuş Nurettin Kurt’un operasyonu yapan askerlerce öldürüldüğü, davanın gerekçeli kararıyla kesinleşti.
Operasyonda beş kişinin öldüğü Ümraniye E Tipi Cezaevi'nde infaz memuru olarak çalışan Yıldız Ercan’ın o dönem yazdığı bir mektup, Ümraniye davası dosyasına girmişti.
Ercan mektubunda “Özellikle siyasi tutuklu ve hükümlüler üzerinde oynanan oyunlara, işkence ve katliamlara tanık oldum. Bunları ifade edememekten dolayı insanlığımdan utandım" diyerek 14 Mart 2001'de istifa etmişti.
AİHM’den “Hayata Dönüş” cezaları
Bu karar, Hayata Dönüş Operasyonuyla ilgili AİHM’de Türkiye’ye verilen ilk mahkumiyet değil.
Cuma Şat, Tufan Planı’nın uygulandığı Bayrampaşa Cezaevi'ndeydi. İsviçre'nin Basel kentinde yaşayan Şat, Türkiye'de yaptığı başvurulardan sonuç alamayınca "operasyonda yaşam hakkının tehlikeye atıldığı, işkence ve kötü muamele gördüğü, kurşun yarasının yeterince tedavi edilmediği, bununla ilgili etkin soruşturma yapılmadığı" gerekçeleriyle AİHM’e başvurdu.
AİHM, 9 Ağustos 2012’deki kararıyla Şat'ı haklı buldu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesi uyarınca yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Türkiye, Şat'a 15 bin Euro (yaklaşık 33 bin TL) manevi tazminat, 1000 Euro da mahkeme masrafı ödemeye mahkum oldu.
AİHM başvurusu kabul edilen Erol Arıkan, Dinçer Otluçimen, Turhan Tarakçı ve Hacer Arıkan 20 Kasım 2012’deki kararla tazminat almaya hak kazandı. Türkiye, Erol Arıkan, Otluçimen ve Tarakçı'ya 15'er bin Euro, operasyonda yüzü yanan Hacer Arıkan'a 20 bin Euro ödemeye mahkum oldu. Türkiye'nin mahkeme masraflarıyla birlikte ödeyeceği toplam tazminat 69 bin Euro.
19 Mart 2013’te AİHM, Hayata Dönüş Operasyonu’nun ardından Kandıra F Tipi Cezaevi’ne sevk edilirken işkence gören Ayhan Mimtaş’ın başvurusunu sonuçlandırdı.
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence yasağını düzenleyen 3. maddesi uyarınca suçlu bulundu. Mimtaş’a 9 bin 750 Euro manevi tazminat, 3 bin Euro da masraflar için tazminat ödenmesine karar verdi. DHKP-C davası hükümlüsü olan Ayhan Mimtaş, 19 Aralık’ta yapılan Hayata Dönüş Operasyonu sırasında beş kişinin öldürüldüğü Ümraniye Cezaevi’ndeydi.
Çanakkale Hapishanesinde Hayata Dönüş Operasyonu’na maruz kalan 20 kadının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyla ilgili de 10 Aralık 2013’te karar çıktı.
AİHM Türkiye’nin yaşam hakkı ve işkence yasağıyla ilgili soruşturma yükümlülüğünü ihlal ettiğine karar verdi. Altı kadın başvurucuya toplam 36 bin 200 Euro tazminat ödenmesine hükmetti.
AİHM, Bayrampaşa Cezaevindeki operasyonla ilgili 18 kişinin başvurusunu da 26 Mayıs 2015’te sonuçlandırmıştı. AİHM, başvuruculardan Songül İnce’nin yaşam hakkının, Özgül Dede, Gülperi Özen, Aydan Odabaş ve Fatma Güzel’le ilgili de işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine hükmetmişti.
Tufan Davası |
Bayrampaşa Cezaevi’yle ilgili ilk dava, olaydan 10 yıl sonra 2010’da açıldı. Eyüp Cumhuriyet Savcılığı’nın 37 er ve 2 astsubay hakkında hazırladığı iddianameye göre, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama sürüyor. Tufan planıyla ilgili 157 jandarma mensubuna "öldürme" ve yaralılarla ilgili "öldürmeye teşebbüs" suçlamalarıyla 12 Mart'ta ikinci dava açıldı. Sanıklar arasında üst düzey komutanlar da var. İddianame İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi ve Bayrampaşa Davasının görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki davayla birleştirilmesine karar verilerek mahkemeye gönderildi. Bayrampaşa Cezaevi'yle ilgili bu ikinci davada 157 jandarma hakkında 735 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Sanıklar arasında, Hayata Dönüş Operasyonu'nu yöneten, dönemin Jandarma Özel Asayiş Komando Birlikleri (JÖAK) Komutanı Albay Burhan Ergin de var. Bayrampaşa Cezaevi Jandarma Koruma Bölüğünden Zeki Bingöl de sanık olarak davada yer alıyor. Sanıkların çoğu Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı'ndan (JÖAK). Ayrıca operasyonda görev alan Elazığ j komando taburundan da askerler davanın sanığı. İddianamede savcı, operasyonda görev alan birliklere mensup jandarma görevlilerinin görev sınırlarını aşarak aşırı güç ve silah kullanmak suretiyle 12 kişinin ateşli silah mermileri ve yangınlarda yaralanıp ölümlerine, 29 kişinin yaralanmasına sebep olduklarını ifade etti. Savcı ölü ve yaralı sayısının fazlalığı, yaralıların yaralarının ağırlığı, olayın oluş şekli itibarıyla yaralılara yönelik eylemlerin öldürmeye teşebbüs niteliğinde değerlendirildiğini belirtti. Ancak sanıklar, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 24. maddesindeki "verilen emri yerine getirmek" ve 25/2 maddedeki "meşru savunma ve zorunluluk hali" ile de yargılanıyor. |
(AS)