"Şiddet ve çatışmalar en fazla kadın ve çocukları etkiliyor. 20 yıl önce şiddetin içine doğan çocuklar bugünün yetişkinleri oldu ve bu travmayı taşıyorlar. Hükümetten önce çatışmaları sona erdirecek adımları atmasını, daha sonra da insanların normalleşmesi için gerekli koşulları hazırlamasını bekliyoruz."
Nisan'da Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın açıklamalarının ardından Güneydoğu'da askeri operasyonlar yoğunlaştı. Diğer yandan mayın patlamaları ve PKK saldırılarında onlarca asker öldü. Sonuç olarak ordunun Kuzey Irak harekat düzenlemesine izin veren tezkere Meclis'ten geçti.
Bölgede çocuklarla birçok proje gerçekleştiren Diyarbakır Belediyesi Sosyal Hizmetlerden sorumlu başkan danışmanı avukat Muharrem Erbey, bianet'e çatışma ve şiddet ortamında çocukların temel haklarının ihlal edildiğini söyledi.
Çatışmanın niteliği değişti
Sorun sadece Türkiye'ye özgü değil. Konu üzerine ilk defa Birleşmiş Milletler (BM) raportörü Graça Marcel'in 1996'da hazırladığı "Silahlı Çatışmaların Çocuklar Üzerine Etkisi" başlıklı raporun 10. yılında örgüt yeni bir değerlendirme yaptı.
Önceki gün açıklanan rapora göre, bugün çatışmaların niteliği değişti: Savaşların yerini ülke içinde yaşanan, görünürlüğü daha az olan dolayısıyla insani yıkımı fazlalaşan çatışmalar aldı. Savaşçılarla siviller arasındaki çizgi bulanıklaşırken çocuklar hiçbir zaman olmadığı kadar hedef haline geliyor.
BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) direktörü Ann M. Veneman "2006'da savaş ve çatışmalar nedeniyle 18 milyon çocuk yerinden edildi; 43 milyon çocuk eğitim sisteminin dışında kaldı" dedi. 10 yıl önce tüm dünyada 30'ken 2006'da 56 bölgede çatışmalar yaşandı.
Bu süreçte çatışmalı bölgelerdeki çocukları koruyan birçok metin ortaya çıktı: Paris İlkeleri (2007), Çocuğun Hakları ve Yararı için Afrika Bildirgesi (1999), Roma Statüsü (1998) ve Silahlı Çatışmalarda Çocuklar üzerine BM ÇHS'ye ek Protokol (2000). Uygulamadaysa sorun devam ediyor.
BM üyelerinden savaş suçlulularının cezasız kalmamasını ve çocukların ihtiyaçlarına özel ilgi gösterilmesini isteyen raporla birlikte 92 ülkede çatışma bölgelerinden bin 700 çocuğun görüşlerini içeren "Bizi Dinleyecek misiniz?" başlıklı bir çalışma da açıklandı.
"Rehabilitasyon uzak bir hayal"
Erbey'in aktardığı çatışmaların çocuklar üzerindeki etkileri dünyanın diğer yerlerinde yaşananlarla aynı:
Zorunlu göç ve yoksulluk: İnsanlar evlerinden, yaşam alanlarından koparılıyor. Örneğin kırsalda sağlık hizmetlerine erişim sekteye uğruyor. Bunun doğrudan etkisi bebek ölüm oranlarının artması. Araştırmalara göre, çatışmaların durduğu 1999-2005 arasıda bu oran azalıyordu. Çatışma çocukların yaşam hakkını ihlal ediyor
Eğitim hakkı: İlk-orta öğretime devam, üniversiteye giriş oranları çatışmalar artınca azalıyor.
Travma: Çocukların gelecek algıları kuşku üzerine kurulu. Aileler korucu olsalar gerillalardan, olmasalar devletten baskı görüyor. Çocuk bu baskı ve şiddetle yaşamaya alıştırılıyor. Köylerde görüştüğümüz çocuklar göz teması kuramıyor; 8-10 yaşında adını söyleyemeyen çocuklar var. Gelişimleri sekteye uğruyor.
Mayınlar: Sokakta gezen, oynayan, çobanlık yapanlar çocuklar; her iki tarafça döşenen mayınlar nedeniyle ölüyorlar.
Erbey, bu alanda yeterli çalışma olmadığını, çatışmanın çocuklarla çalışma yapmayı da zorlaştırdığını belirtti.
"Çatışmalar bitmeli ve insanların temel ihtiyaçlarını giderebilmeleri sağlanmalı. Rehabilitasyon çalışmaları şu an ütopik bir hayal; yaşam hakkı bile güvencede değil çünkü." (EÜ/NZ)