Suriyeli fotoğrafçı Alaa Musa’nın darp edildiği olay, sahil bölgesindeki Tartus vilayetinde yaşandı. Protestocular, keyfi şekilde işten çıkarılan devlet memurlarıydı. Esad yönetiminin çöküşü ve Heyet-i Tahrir’uş Şam’ın (HTŞ) yönetimi ele geçirmesinin ardından, eğitim ve sağlık bakanlıkları başta olmak üzere birçok devlet kurumundan binlerce memur işten çıkarıldı, çıkarılmaya devam ediliyor.

Suriye: Herkes hem kaygılı hem de umutlu
“Fiili yönetimin verdiği tüm sözler buharlaştı”
HTŞ’nin kurduğu geçici hükümetin Maliye Bakanı Muhammed Abazed, devlet kurumlarında “bankamatik memurları” olarak adlandırılan yaklaşık 400 bin çalışanın bulunduğunu söylüyor. Bu sayı, toplam memur sayısının üçte birine yakın. Bakan Abazed, aynı zamanda kurumların ihtiyaç fazlası çalışanları olduğunu ve bu kişilerin işten çıkarılmasının devlete büyük bir tasarruf sağlayacağını savunuyor.
Ancak uzmanlar, bu kararların ciddi sosyal sorunlara yol açacağını belirtiyor. Alternatif bir çözüm sunulmadan yapılan işten çıkarmalar, işsizliği, yoksulluğu ve güvensizliği artıracak.
bianet’e konuşan Demokratik Suriye Topluluğu Üyesi Saer Dib, bu tür protestoların kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, “Fiili yönetim, yetkisi olmadığı halde işten çıkarma kararları alıyor” diyor. Ayrıca, yönetimin başlangıçta verdiği sözleri de tutmadığını belirtiyor:
“Güvenlik sorunu, ekonomik kriz ve elektrik kesintileri gibi temel ve acil çözülmesi gereken sorunlar var. Ancak fiili yönetimin verdiği tüm sözler buharlaştı.”

REJİM DEĞİŞTİ DEVLET TERÖRÜ DEĞİŞMEDİ
Humus: HTŞ güçleri "Şebbiha" usulü tutuklamaları diriltiyor
“Maaş ancak ekmeğe yetiyordu, şimdi o bile yok”
Tartus’taki protestoya katılan ve işten çıkarılan, kimliğini gizli tutan bir A.S., dört çocuk annesi olduğunu ve eşinin de memur olarak çalışırken işten atıldığını söylüyor. Aile olarak maaşları dışında hiçbir gelirleri olmadığını belirterek şöyle diyor:
“Maaşlarımız 30 doları bile geçmiyordu ama bir şekilde idare ediyorduk. En azından ekmeğimizi alabiliyorduk. Şimdi ise ekmeksiz kaldık.”
A.S., ülkedeki belirsizlik ve ekonomik kriz ortamında iş bulmanın imkânsız hale geldiğini söylüyor. Özellikle özel sektörün hiç aktif olmadığı Tartus’ta seçeneklerin neredeyse tamamen tükendiğini belirterek, “25-30 yıl memur olarak çalışan biri, başka bir yerde nasıl iş bulabilir?” diye soruyor.

Suriyeli aydın ve aktivistler "yeni bir ulusal vizyon çağrısı" yaptı
Valilikten ‘izinsiz eylemler’ açıklaması
Tartus’taki protesto, son dönemde ülkenin farklı şehirlerinde benzer kararları protesto eden gösterilerden yalnızca biriydi. Eylemi düzenleyenler, daha önce de benzer bir protesto gerçekleştirmiş, herhangi bir resmi izin almadan sorunsuzca tamamlamıştı. Bu kez de izin alma gereği duymadılar ve protesto çağrısını sadece sosyal medya üzerinden yaptılar.
Protesto, Tartus kent merkezindeki Özgürlük Parkı’ndaydı -8 Aralık 2024’ten önce, bu park Beşar Esad’ın ağabeyi Basil Esad’in adını taşıyordu; ancak o tarihten sonra 'Özgürlük Parkı' olarak yeniden adlandırılmıştı.
Ancak protesto günü eylemciler, toplandıkları bu alanda karşıt bir grupla karşılaştılar. Protestocular, ellerinde Suriye’nin yeni bayrağını taşıyor ve “Geçiş adaleti istiyoruz”, “Maaşlarımızı geri verin”, “Keyfi işten çıkarmaları durdurun” gibi dövizler tutuyordu. Karşıt grup ise Tevhid bayrakları taşıyor ve sloganlar atıyordu.
Görgü tanıklarının aktardığına göre, bu grup, mezhepçi ve kışkırtıcı sloganlar atarak sözlü tartışma başlattı. Kısa süre içinde karşıt grup, protestocuların dövizlerini yırtmaya, olayları kaydeden kişileri zorla engellemeye ve bazı göstericilere fiziksel saldırıda bulunmaya başladı.
O sırada, protestoyu görüntüleyen fotoğrafçı Alaa Musa da saldırıya uğradı. Karşıt grup içerisinden birkaç kişi, Musa’yı darp ederek kamerasını almaya çalıştı.
Protesto düzenleyicilerinden biri, Tartus Valisi’nden protestocuların korunması için destek istedi. Ancak Vali’nin yanıtı “Protesto izinsiz olduğu için müdahale edemeyiz” şeklinde oldu. Oysa olaylar, valilik binasının ve emniyet müdürlüğünün hemen yanındaki bir meydanda yaşanıyordu. Ancak güvenlik güçleri, olaylara hiçbir şekilde müdahale etmedi.

Protestoya tüm kesimlerden katılım var
Protestonun çağrıcılarından A.K., sanılanın aksine Tartus’taki eylemlerin sadece Aleviler tarafından gerçekleştirilmediğini belirtiyor.
“Tartus ve genel olarak sahil bölgesi, çok farklı kimliklerden insanların yaşadığı bir bölgedir. Düzenlediğimiz bu protestoya da şehrin her kesiminden insanlar katıldı. Çünkü açlığın mezhebi yok.”
Protestolara, Esad rejimine geçmişte muhalif olan kişilerin de katıldığını belirten A.K., “Ancak ne yazık ki, Esad döneminde üç kez tutuklanan biri de bu grup tarafından dövüldü,” diye ekliyor.
Gösteriyi düzenleyenler, uğradıkları saldırının planlı ve kasıtlı bir provokasyon olduğunu düşünüyor. Saldırgan grubun, bölge halkından kişilerden oluşması nedeniyle, “sivil barışı tehdit edecek gelişmelerin önüne geçmek için” protestoyu sonlandırma kararı aldılar.

Lazkiyeli Alevi din insanı: Demokratik ve laik bir Suriye istiyoruz
“Otoriter rejimi yeniden üretecek bir yaklaşım”
Demokratik Suriye Topluluğu Üyesi Saer Dib, protestocuların ve sivil barışın korunmasının öncelikle yönetimin sorumluluğunda olduğunu belirtiyor. Özellikle ülkenin içinden geçtiği kritik dönemde, bu tür olayların tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekerek, “Tartus’ta tanık olduğumuz gibi, iki sivil grubu birbirine düşürmek, eski rejimin uyguladığı yöntemlerden biridir ve kesinlikle kabul edilemez,” diyor.
Dib, çözümün ancak demokratik geçiş sürecinin hukuk çerçevesinde uygulanmasıyla mümkün olabileceğini belirterek ekliyor: “Aksi takdirde, otoriter rejim de yeniden üretilecek, devrimler de.”
Fotoğrafçı Alaa Musa, protestoda yaşananların daha büyük bir kışkırtmaya dönüşmemesi gerektiğini söylüyor. “Ben mezhepsel ayrıştırmalara karşıyım. Bana saldıranlar da, beni kurtaranlar da aynı mezheptendi” diyen Musa, ülkenin hassas bir süreçten geçtiğini ve herkesin sağduyulu davranması gerektiğini hatırlatıyor.
Musa’ya göre, Suriye’nin tüm renklerini ve çeşitliliğini temsil eden iyi insanlar, ülkenin geleceğini inşa edecek.
(ANB/VC)