Caramana: İsrail'in hedef aldığı Şam banliyösü

İsrail, Suriye’nin güneyindeki işgalini 8 Aralık 2024’ten bu yana artırarak sürdürüyor. Son olarak, Şam’a birkaç kilometre mesafede bulunan ve Dürzilerin yoğunlukta yaşadığı Caramana, çatışmalara ve İsrail’in tehditlerine sahne oldu. Birleşik Krallık merkezli haber sitesi Middle East Eye’dan (MEE) Massa Bashour ve Nader Durgham imzalı aşağıdaki haberi, bianet okurları için Türkçeye çevirdik.
Üç aydır İsrail hükümeti, Suriye’deki hükümet değişikliğine tehditler, hava saldırıları ve kara harekâtı ile karşılık veriyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz hafta sonu dikkatini birçok kişiyi şaşırtan bir bölgeye, Caramana’ya çevirdi.
Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz, Şam’ın güneydoğusunda, başkente yaklaşık üç km uzaklıkta bulunan bu banliyönün, tehdit altındaki bir Dürzi şehri olduğunu öne sürerek, İsrail ordusuna “Caramana’yı savunmaya hazırlanın” talimatını verdi.
Katz, [1 Mart] Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Suriye’deki aşırı İslami rejimin Dürzilere zarar vermesine izin vermeyeceğiz. Eğer rejim Dürzilere zarar verirse, biz de onu vururuz,” dedi.
Dürziler ve İsrail
Lübnan, Suriye ve İsrail’de yaşayan etno-dini bir azınlık olan Dürziler, İsrail’e karşı ortak bir tutum sergilemiyor.
İsrailli Dürziler, devlete sadakatleri ve İsrail ordusuna yüksek katılım oranlarıyla bilinirken, Lübnan ve Suriye’deki Dürziler tarihsel olarak Arap milliyetçiliğini benimsemiş, çoğunlukla sol siyaseti desteklemiş ve zaman zaman İsrail’e karşı doğrudan çatışmalara girmiştir.
Buna rağmen, Katz daha önce Suriye’deki Dürzileri “dost topluluk” olarak nitelendirmiş, bu da birçok kişi tarafından İsrail’in, bölgedeki azınlık gruplarıyla bağlar kurarak rakiplerine karşı avantaj elde etme çabası olarak değerlendirilmişti.
Caramana’daki son gelişmeler
Netanyahu ve Katz’ın Caramana ile ilgili son açıklamaları, [28 Şubat] Cuma günü Caramana’da Suriye’nin yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi ile bölge halkı arasında yaşanan küçük çaplı bir çatışmanın ardından geldi. Bu olayda bir subay öldü.
Çatışmalar, yerel grupların Suriye güvenlik güçlerinin bölgeye girmesine izin vermesiyle çözüldü. Şimdilik, bölgedeki durumun sakinleştiği bildiriliyor.
Caramana’nın 16 kişilik Sivil Eylem Komitesi’nin üyesi ve Dürzi bir avukat olan Makram Ubeyd, MEE’ye verdiği demeçte, subaya yapılan saldırının “kabul edilemez” olduğunu ve saldırganın tespit edilerek arama çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Ancak Ubeyd, olayın artık “bir kişinin yaşadığı bir anlaşmazlıktan çok daha büyük bir meseleye dönüştüğünü” söyledi.
İsrail’in Caramana’yı hedef alan tehditleri, bölge sakinleri tarafından kesin bir dille reddedildi, Ancak Ubeyd yaşananların, Dürzilere yönelik yönelik “suçlamalara ve yüksek tansiyona yol açtığını” ifade etti.

Yıllar içinde Caramana
Caramana, son derece çeşitli bir yapıya sahip. Başlangıçta çoğunluğu Dürzilerden oluşan bir yerleşim yeri iken, son yıllarda birçok Hristiyan buraya taşındı.
Ayrıca, 2003 yılında ABD liderliğindeki işgalin ardından ülkelerindeki kaostan kaçan Iraklı Hristiyan ve Müslüman mülteciler de Caramana’ya yerleşti.
Suriye iç savaşı sırasında ise, çoğunluğu Sünni olan komşu bölgelerden gelen Suriyeliler buraya sığındı.
Bu yoğun göç hareketleriyle birlikte, küçük bir kasaba olan Caramana zamanla bir şehre dönüştü.
Caramana’daki nüfus hakkında konuşan Makram Ubeyd, “Bu bölgede 1,5 milyon insan yaşıyor. Buradaki Dürzilerin sayısı 150.000’i geçmiyor. Evet, bu mezhep bölgeyi yönetiyor ve vatansever açıklamalar yapıyor, ancak buradaki Hristiyan, Sünni veya diğer topluluklardaki kardeşlerimizle birlikte hareket ediyoruz. Hepimiz bir araya geliyor ve Caramana’daki sorunları birlikte çözüyoruz,” dedi.
Şehir, canlı atmosferi ve sosyal ile dini farklılıkları görece kabul edişiyle biliniyor. Çok sayıda kilise, cami ve Dürzi ibadet evi bulunması, Caramana’yı yaşamak için cazip bir yer haline getiriyor.
Ubeyd, şehirdeki kültürel çeşitliliğe dair, “Sokaklarda yürüdüğünüzde peçe takan bir kadın, başını örten bir başka kadın, neredeyse hiçbir şey giymeyen bir başka kadın ve her türden modern kıyafetler giyen insanlar göreceksiniz,” ifadelerini kullandı.
Savaş sırasında Caramana’nın zaman zaman Beşar Esad’a bağlı güçler tarafından kontrol edildiği iddia edilse de, şehir büyük ölçüde tarafsız kalmış ve çoğu zaman hükümetle anlaşmazlık yaşamıştı.
Ubeyd, Esad’ın şimdi devrilmiş olan hükümetinin bölgedeki gerilimi artırmaya çalıştığını, ancak buna rağmen Caramana’nın genel olarak barış içinde bir arada yaşamayı sürdürdüğünü belirtti.
“Eski rejim, bazılarını diğerlerinin zararına güçlendirerek ve yalnızca belirli insanları destekleyerek bu dengeyi bozmak için çok çaba harcadı. Neyse ki Caramana’da büyük bir farkındalık vardı. Dürzi şeyhler, güvenliğin korunmasında büyük rol oynadı.”
Caramana sakinleri, son yıllarda daha iyi yaşam koşulları talep ederek Esad yönetimine karşı protestolara katıldılar.
Ancak şehir, savaş boyunca ölümcül bombalı saldırılar ve çoğunlukla kimliği belirsiz saldırganlar tarafından yapılan saldırılara maruz kaldı.
Esad’ın düşüşü
Aralık ayının başında Esad hükümetinin devrilişini Caramana halkı da kutladı.
Eski yönetimin, ülke genelinde sivilleri kaçıran, işkence eden ve öldüren güvenlik güçleri dağıldı. Ancak bu çöküş, bazı güvenlik sorunlarını da beraberinde getirdi.
Caramana’daki Yunan Ortodoks Başrahiplerinden ve aynı zamanda bir okul müdürü olan Elias Habib, MEE’ye verdiği demeçte, “Eski rejim düştüğü anda Caramana’da hırsızlık olayları başladı ve kontrolsüz bazı kişiler tarafından hızla yayıldı,” dedi.
Askeri üsler ve polis karakolları yağmalandı, her türlü silah ve mühimmat çalındı.
Habib, “Caramana’daki Dürzi ve Hristiyan gençlerin, yerel ve sivil toplumla işbirliği içinde bağımsız bir güvenlik komitesi oluşturduğunu ve büyük ölçüde asayişi sağlamayı başardıklarını” söyledi.

“İsrail, Suriye’den defol”
Netanyahu’nun açıklamalarının ardından Caramana, bir anda uluslararası gündemin odağına yerleşti.
Ancak bu şehir, İsrail’in Suriye’ye yönelik eylemlerini ve açıklamalarını kesin bir dille reddetmişti. Geçen ay, Caramana halkı sokaklara çıkarak Netanyahu’nun Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılması talebini protesto etti.
Bu protestodaki bir pankartta “İsrail, Suriye’den defol” yazarken, bir diğerinde “Suriye benim kalkanım, İsrail’in korumasına ihtiyacımız yok” ifadeleri yer aldı.
Ancak Caramana halkı, İsrail’in şehirlerine odaklanmasının diğer Suriyelilerin onlara şüpheyle yaklaşmasına yol açabileceğinden endişe duyuyor.

Avukat Ubeyd, Dürzi topluluğunun Suriye’de köklü bir geçmişi olduğunu ve Esad yönetiminin bu tarihi ‘silmek, çarpıtmak ve küçültmek’ için çaba sarf ettiğini vurguladı.
Özellikle, 20. yüzyılın ilk yarısında Fransız sömürgeciliğine karşı halk direnişini yöneten ulusal kahraman Sultan Paşa el-Atraş'ın mirasının unutturulmaya çalışıldığını ifade etti.
Caramana’daki Yunan Ortodoks Başrahibi Elias Habib, Netanyahu’nun sözlerinin, şehirdeki insanlara “savaşa, kana, yıkıma ve bilinmezliğe geri dönme korkusunu” hatırlattığını söyledi.
“Ancak bu duygu uzun sürmedi,” diyen Habib, “Çünkü akil insanlar, özellikle şeyhler, din adamları ve entelektüeller, bu açıklamaların ardındaki tehlikeyi fark etti ve insanları Caramana meydanlarına çıkmaya, bu açıklamaları reddettiklerini ifade etmeye çağırdı. Çünkü nihayetinde biz tek bir halkız, tek bir ülkeyiz ve dolayısıyla tek bir kaderimiz var,” ifadelerini kullandı.
“Bölünmeye karşıyız”
Ubeyd, Caramana halkının Suriye’nin bölünmesini asla kabul etmeyeceğini ve yeni hükümetin kurumsal yapısını ve yeni anayasayı oluşturmasını beklediğini söyledi.
Şehirde güvenlik büyük ölçüde sağlanmış olsa da, silahların denetimsiz ve yaygın olması önemli bir sorun olarak devam ediyor.
Ubeyd, Esad sonrası Suriye’nin tüm farklılıkları kapsayan, medeni bir devlet haline gelmesini ve özgürlüğün temel ilke olduğu bir yönetim biçiminin inşa edilmesini umduğunu belirtti.
“Bu şehir ulusuna, Suriye’ye sadıktır ve ülkemizin bölünmesine yönelik herhangi bir planı reddediyoruz,” diyen Ubeyd, sözlerini şu güçlü ifadelerle tamamladı: “Bunun için ölmeye hazırız.”
(VC)