Recep Tayyip Erdoğan, bugün (3 Haziran) Konya'da düzenlenen seçim mitingde isim vermeden hedef gösterdiği gazeteci ve akademisyen Nuray Mert'e "izansız, namert ve densiz" dedi.
bianet'e açıklama yapan Nuray Mert, Başbakan'ın söylediği analizi ANF'ye değil, 26 Mayıs günü Berlin'de Avrupa Parlamentosu'nca düzenlenen Dersim Konferansı'nda yaptığını söyledi. ANF'nin, yaptığı konuşmadan alıntı yaptığını belirten Mert, "Başbakan kendisi gibi düşünmeyen herkesi hedef gösteriyor, bunu sadece bana yapmadı. O nedenle bunu önemsemiyorum. Başbakan, namert görmek istiyorsa her iktidara göre bin bir kılığa giren, şimdi de kendisine yanaşan insanlara baksın. Mert olanla olmayanı ayırt edemiyorsa o da kendi sorunudur. İnsan kime şirin görünür? İktidarda olana. Kimsenin sırtını sıvazlamak ya da şirin görünmek gibi derdim olmadı. Bana söylenebilecek en son laftır, üzerime bile alınmıyorum" diye konuştu.
Konya'da halka hitap eden Başbakan Erdoğan, Nuray Mert'in duble yollar konusunda yaptığı analize çok sert tepki gösterdi. Başbakan'ın tepki gösterdiği analizinde Mert, Dersim Katliamı'nda zor, şiddet ve imar politikasının nasıl birlikte gittiğini söylemiş, "benzetmek gibi olmasın, bunun ardından katliam gelecek manasında değil, 1935'te ilk raporlarda hep yol inşa edilmesinden bahsedilir" diye konuşmuştu. Başbakan Erdoğan bu analizlerinden dolayı gazeteci ve yazar Nuray Mert'i "yaptığın namertliktir" diye suçladı.
Nuray Mert'ten "bir bayan gazeteci", "güya bayansın" diye bahseden Başbakan Mert'i AKP'ye düşman olmak, BDP'nin ve PKK'nın sırtını sıvazlamakla suçladı. Erdoğan şöyle konuştu: "Bir bayan gazeteci köşe yazıları yazıyor, zaman zaman televizyonlarda da yorumlar yapıyor. Son yıllarda kendini kaybetmiş şekilde AK Parti'ye karşı kin kusuyor. Ben medya vasıtasıyla da bunun iyi değerlendirilmesini istiyorum. PKK'nın yayın organına açıklama yapıyor, 'aslında zor ve yol politikaları her zaman beraber gidiyor', ifade bu. Neymiş 1935 yılında Dersim katliamı öncesinde, buraya yapılacak harekat için yol inşa edilmiş. AK Parti'nin duble yollarını da işte bu şekilde yorumluyor. Söylemek istediği şu; güya biz duble yolları, bölünmüş yolları Dersim'de olduğu gibi kolay harekat yapılsın diye inşa ediyormuşuz. Açık açık söylüyorum, bu mertlik değil, namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu? Yol medeniyettir. Yolu olmayan bir ülke medeniyeti konuşabilir mi? Yani biz bu milleti, ben vatandaşlarımı, insanımı, af edersiniz hendeklerden sıçraya sıçraya mı göndereceğim. Bir yönetimin görevi bu. Siz kime şirin görünmeye çalışıyorsunuz, PKK ile BDP ile bu muhabbetiniz nereden kaynaklanıyor? BDP'ye karşı bu kadar uysal, AK Parti'ye karşı nasıl bu kadar saldırgan olabiliyorsunuz? Güya bayansın, Cizre'de yüzleri yakılan Kürt çocukları görmezden gelip PKK'nın, BDP'nin sırtını neden böyle sıvazlıyorsunuz? CHP'nin, MHP'nin yöneticilerinden bir ses duydunuz mu? Bu yavrular bu hale geldi, var mı bir sesleri, çıkmaz..."
Nuray Mert ne demişti?
Nuray Mert, Berlin'de düzenlenen Dersim Konferansı'nda AKP iktidarı döneminde yapılan ve Başbakan Erdoğan'ın seçim mitinglerinde sık sık gündeme getirdiği "duble yollar"a dair çarpıcı bir açıklama yapmıştı. Mert, Dersim Katliamı'nda "zor, şiddet ve imar politikasının birlikte gittiğini" söylerken, "Benzetmek gibi olmasın, bunun ardından katliam gelecek manasında değil. 1935'te ilk raporlarda hep yol inşa edilmesinden bahsedilir, çünkü buraya yapılacak harekat için yol lazım. 1935'teki gibi bir katliamı andıracak olmasından değil, ama şu anda o bölgedeki şiddet politikalarının da alt yapısı oluyor, o paralelliği hatırlatmak için" şeklinde konuşmuştu.
Mitingde protestoculara da suçlamalar
Erdoğan, Konya mitinginde Hopa'daki olayları protesto edenleri de eleştirdi.
Başbakan'ın, Artvin'in Hopa ilçesinde hayatını kaybeden Metin Lokumcu'nun ölümünü protesto etmek için tank üzerine çıkan ve polis müdahalesi sonucu kalçası kırılan Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dilşat Aktaş'ı, "o kadın, kız mıdır kadın mıdır" diye nitelemesi dikkat çekti.
Erdoğan, Aktaş'ı kastederek, şöyle konuştu:
"Bu sabah bakıyorum bir televizyon kanalında Ankara'da bir polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem. Ve oradan, panzer yetmiyormuş, oradan hızını alamıyor, kalkanla yerinde duran polisimize elindeki sopayla saldırıyor, vuruyor, polis yerinde sabrediyor... Gelecek polisin kalkanına vuracak, panzerine saldıracak ne işe yarıyor bunlar, ne yapmaya gidiyor? Bunların görevi ne? Neymiş Hopa'nın hesabını sormaya geliyorlarmış. Bu ülkenin meydanları boş değil. Ama bakıyorsun anamuhalefet partisi polisi savunmuyor, polise saldıranları bu ülkenin başbakanına saldıranları savunuyor, çünkü CHP'nin pankartının yanında, hemen bir inşaatta dev bir CHP pankartı, yanında Halkevleri'nin afişleri yine bez pankart. Onda şu yazıyor, 'Tek yol sokak, tek yol devrim.' Bundan ne anlıyor benim milletim, ben biliyorum ne anladığını. 'Tek yol sandık' demiyor. Tek yol demokrasi demiyor, biz bunların devrimden ne anladıklarını, ne anlatmaya çalıştıklarını biliriz. Eğer sen Konya'ya hızlı treni getiriyorsan, bunun adı devrimdir. İşte biz bunu yapıyoruz. Bizim farkımız bu." (HA/ŞA)