Mali krizin emekçilere etkilerini değerlendiren Birleşik Metal-İş sendikasından Mehmet Beşeli şöyle diyor:
"Kriz kimin fazlalık olduğuna karar verilen bir süreçtir. Sermayenin iddiası işçilerin fazlalık olduğu. Oysa biz fazlalık değiliz. Bu krizin kökeninde mali sermayenin aşırılığı var. Krizin sorumlusu biz değiliz, yüklenen de biz olmayacağız."
Beşeli'ye göre bu dönemde emekçilerin tavrının "çok net ve katı" olması gerekiyor.
Metal işkolundaki otomotiv sermayesinin şimdiden işten çıkarmalara eğilimli olduğunu anımsatan Beşeli, "Çıkarmadıkları işçileri de uzun süre ve kötü koşullarda çalışmaya zorlayacaklar" diyor.
Tofaş yöneticisi Ali Pandır, 15 Eylül'de kriz nedeniyle "işçi alımını durdurduklarını, krizin derinleşmesi halinde önlemin artacağını" söylüyordu.
"Sermayenin birikmiş fonu var"
Beşeli'yse kriz deyip işçilere baskı uygulamanın bahane olduğunu, sermayenin elinde söylüyor; metal işkolundaki rakamları veriyor.
İşçinin geliri değil, sömürü arttı: 2001'de sonra işçilerin reel ücret artışıyla verimlilik artışı karşılaştırıldığında yarıya yakın bir gerileme söz konusu. Cebine giren para daha çok gibi görünüyor ama işçiler çok daha fazla çalıştırılıyor.
Beş kat sömürü: Borsada yer alan metal işkolundaki şirketlerin bilançolarındaki 2007 net kârlarıyla, altı yıllık işçi ücreti ödeyebilir durumdalar. Bu beş kat sömürü demek.
Emek maliyeti yarıya düştü: 1996-2007 arasında işçilerin "maliyeti" yüzde 5'ten yüzde 2,5'a düştü.
Teşvikle sermayede kalan 10 milyon YTL: Hükümet yeni istihdam paketiyle teşvik adı altında sigorta primlerinde yüzde 5 indirime gitti. Bu metal işkolunda işçi başına 73 YTL demek. 135 bin işçi olduğunu hesaplarsanız, sermayenin cebinde 10 milyon YTL'ye yakın para kalıyor demek.
Teşviğin maliyeti zamlar: Sanayi Bakanı bu teşviğin kamuya maliyetinin 4 milyar YTL olduğunu söylüyor. Bunu da zamlarla karşılıyorlar. Elektrik zammının kökeninde bu var.
"Esnekliği toplu sözleşmeye sokmaya çalışıyorlar"
Beşeli süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, işverenlerin esnek çalışma koşullarını krizi de bahane ederek sözleşmelere sokmaya çalıştıklarına dikkat çekiyor.
"Denkleştirme süresi düzenlemesiyle, işçiyi fazla çalıştırsa da haftalık toplam çalışma süresini tutturup fazla mesai ücretinden kaçabiliyorlar. Yeni giren işçilerle eskiler arasında toplu sözleşmede hak farklılıkları yaratmaya çalışıyorlar. Kapitalistler artık kriz çıkmaz demiyor; krizi 'iyi yönetelim' diye bakıyor."
"İşçilerin tek başına yapacağı bir şey yok"
Beşeli işçilerin teker teker mücadele etmesinin sonuç ermeyeceğini söylüyor. "Bir an önce sendikalaşma gerek. Ama bu da tek başına işe yaramaz. İşçilerin siyasallaşmalarına, kendi iktidarları için mücadele etmelerine ihtiyaç var." (TK/EÜ)