"Şiddet asıl sorunun yerine geçebiliyor. Bu durumda, sorunun kendisi yerine şiddetten söz ediliyor. 'Terör' ve 'terörist' sözleri sorunun üstünü örtüyor, tartışılmasını engelliyor."
Toplumların, ulusların, ulus-devletlerin geçmişlerindeki travmatik olaylarla yüzleşmelerinin gereğini ve bu hesaplaşmanın yollarını araştırıp tartıştığı "Geçmişle Hesaplaşma: Unutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne" kitabı bu ay yayınlanan Prof. Dr. Mithat Sancar, çatışmaların sonlandırılma sürecinde aktörler üzerine yaptığı konuşmada böyle diyordu.
29-30 Eylül'de Diyarbakır'da düzenlenen "Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler" konferansında konuşmacı olarak yer alan Sancar, çatışmaların sonlandırılmasıyla ilgili iki ana modelin olduğunu, daha zor ve uzun bir süreç olsa da "toplumsal dönüşüm stratejisi"nin yararlı olduğunu söyledi.
Pazarlık modeli
"Pazarlık" modelinde anlaşmazlıkta iki tarafın varlığının kabul edildiğini, bunların masaya oturup pazarlık yaptığını anlatan Sancar, bu pazarlıkta hedefin bir anlaşmaya varıp kurumsal tedbirleri de içeren bir belge üretmek olduğundan söz etti.
Bu yöntemde arabuluculara ve üçüncü bir tarafın garantisine ihtiyaç duyulduğunu, örneğin Guatemala'daki ve El Salvador'daki ihtilaflarda Birleşmiş Milletler'in arabulucu olarak yer aldığını anlattı.
Ancak bu yöntemde çözülmüş gibi görünen durumların yarıdan fazlasında çatışmanın daha da şiddetli başladığını ekledi.
Toplumsal dönüşüm
Sancar, "toplumsal dönüşüm stratejisi"ndeyse çatışmayı ve sorunun esasının bir ölçüde birbirinden ayrılmış olarak ele alındığına dikkat çekti.
Bu stratejinin tarafları iki tarafla sınırlamadığını, silahlı örgütler de dahil olmak üzere çoğul aktörleri öngördüğünü, sorunu etkileyen pek çok başka sorunun da olduğunun kabul edildiğini kaydeden Sancar, bu yaklaşımın özünü "Tüm toplumun barış ve demokrasiyi tartışmasıyla dönüşmesi" olarak açıkladı.
Sancar: Şiddetin sonlandırılmasını özel olarak konuşmak gerek
Ama şiddetin bulaştığı etnik çatışmalarda "nihai bir zafer" elde edilemediğine dikkat çeken Sancar, "Şiddetin sonlandırılmasının özel olarak konuşulması gerekiyor" dedi.
Bu aşamada "genel af"fın kullanılan bir yöntem olduğunu söyleyen Sancar "Bu silahlı örgütü bir proje içinde silahsızlandırmak demek. Zira siyasallaştırma olmadan silahlı örgütler kendiliğinde silahlanmıyor" diye konuştu.
Sancar, bu yöntemin karmaşık olmayan hukuksal teknikler ve siyaseti mümkün kılan bir açılım olmazsa işe yaramayacağının da altını çizdi.
Sancar'ın bu süreçle ilgili değindiği noktalardan biri de ifade özgürlüğüydü. "Silah kullanmasıyla dile gelmesi mümkün hale gelmiş olan düşüncelerin, silahsızken de dile gelebilmesini mümkün kılmak önemli" dedi.
Kuzey Irak'la barışçıl politika sürdürülmeli
Uluslararası konjonktürün toplumsal dönüşüm stratejisinin başarısını doğrudan etkileyeceğini söyleyen Sancar, Kürt sorunu bağlamında Irak'ın ve –Irak'taki Kürdistan Bölge Yönetimi'ni kast ederek- Kuzey Irak'ın birer aktör olarak etkili olduğuna dikkat çekti.
"Kuzey Irak'a yönelik barışçıl politika yürütmek, dayanışmacı, medeni bir ilişki kurmak gerekli bir adım. Bu adım, Türkiye'deki barış adımlarıyla birlikte düşünülmeli."
Tepetaklak düşünmek
Sancar, bu süreç için Uruguaylı yazar Eduardo Galeano'nun "Tepetaklak" kitabına gönderme yaparak bir "tersine düşünme" yönteminin de yararlı olabileceğinden söz etti.
"Çatışma biterse, demokratikleşme olur" savının yerine "Demokratikleşmeyle çatışmanın daha kolay biteceği"ni, "Kuzey Irak Türkiye'nin istediklerini yaparsa, barışçıl ilişki kurulur" savı yerine "Barışçıl ilişki kurulursa Kuzey Irak'la işbirliği yapılabileceği" savlarının düşünülmesinin yaklaşımı ve sonuçları değiştirebileceğini anlattı. (TK)