"Türkiye'de Kürtler: Barış Süreci İçin Temel Gereksinimler" konferansının farklı oturumlarında anayasa, yurttaşlık tanımı, anayasada kültürel haklar konuları tartışıldı.
Sancar: Anayasa çoğulluğu tanımalı ve korumalı
Diyarbakır Barosu ve Heinrich Böll Stiftung Derneği'nin 29-30 Eylül'de Diyarbakır Belediyesi Konferans Salonu'nda düzenlediği etkinlikte konuşan Prof. Dr. Mithat Sancar, "Çatışmaların Sonlandırılması Süreci" başlıklı oturumda, izleyicilerin Kürt sorunu ve yeni anayasa çalışmalarının bağlantısına dair sorduğu soru üzerine yeni anayasanın "en azından herhangi bir çözümü engelleyecek bir hüküm içermemesi" gerektiğini söyledi.
Sancar, anayasadaki yurttaşlık tanımının etnik çağrışım içermemesi, kültürel çeşitliliği, çoğulluğu tanıyan ve koruyan hükümler olması gerektiğini söyledi; "Anayasa geleceğe ve Kürt sorununun çözümüne açık olmalı" dedi.
Tuğluk: Kürt sorununun nihai çözümü anayasal olacaktır
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk da "Otoriter ve Militarist Yapılardan Katılımcı Demokrasiye Geçiş Süreci" başlıklı oturumda, demokrasiyi eşitliğe dair bir sistem olarak kurgulamanın öneminden ve yurttaşlık hukukundan söz ettikten sonra anayasa tartışmalarına değindi.
"Türkiye Cumhuriyeti anayasası bütün kültürlerin demokratik bir şekilde varlığını ve kendini ifadesini kabul eder" cümlesinin Kürt sorununun çözümünde önemli bir adım olacağını vurgulayan Tuğluk "Kürtlerin desteğini almayan bir anayasa yeni bir uzlaşma metni olmayacaktır. Kürt sorununun nihai çözümü anayasal olacaktır" diye konuştu.
Yaklaşık iki hafta önce PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüşmede, anayasada bu cümlenin bulunmasına dair önerisi basında yer almıştı. Öcalan bunun gerçekleşmesi halinde, PKK'nin silah bırakacağını savunmuştu: "'Bu yeni taslağa ilişkin somut olarak şunu da söyleyebilirim; 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bütün kültürlerin demokratik bir şekilde varlığını ve kendini ifade etmesini kabul eder.' Bu cümle bile yeterlidir. Birçok şeyin önünü açar. Bu cümleyi anayasaya koysunlar iki ay içinde PKK silahı bırakır, gizli örgütlenmeler de biter. Ondan sonraki aşama demokratik yasalarla düzenlenir. Bu söylediklerim mümkündür, akan kanı durdurabiliriz."
DTP'den Orhan Miroğlu da Öcalan'ın anayasa önerisinin önemli olduğunu, dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Özsökmenler: Anayasa tartışmaları kadınların barış masasına oturması için fırsat
Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler, "Barışa Cinsiyet Penceresinden Bakış" oturumunda, savaşın toplumsal cinsiyet açısından değerlendirilmesinin önemine değindi; anayasa tartışmalarının "kadınların barış masasına oturması" için bir fırsat olduğunu saptadı.
"Peki bu nasıl olacak? Kadınların barış masasına oturmak için etkin çaba göstermesi gerekiyor. Anayasa tartışması bunun için bir fırsat. Kadınlar çatışmaları reddederek bütün bir anayasayı okuyup bir metin üretebilir."
"Asli kurucu unsur" diğer azınlıklara yönelik devlet tutumunu meşrulaştırıyor
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'ndan (TESEV) Dilek Kurban, yurttaşlık tanımıyla ilgili, Kürtlerin azınlık değil, Türklerle birlikte "asli kurucu unsur" sayılması gerektiğine dair savların yanlış olduğunu belirtti. Bunun tutarsız ve ahlaken sorunlu olduğunu söyleyen Kurban, "Bu söylendikçe gayrimüslimlere yönelik otoriter devlet tutumunu onaylamış, meşrulaştırmış olursunuz" dedi.
Prof. Dr. Baskın Oran da bir başka oturumda aynı konuya ilişkin bir soruyu yanıtlarken, "asli kurucu unsur" sözünün "tali unsurlar var" demeye geleceğini, bu söylemin bir tür "Kürt Kemalizmi" olduğunu ifade etti.
Diyarbakır Kadın Merkezi Vakfı'ndan (KA-MER) Nebahat Akkoç da Kürt sorununun çözümünde "Ben olsam ne yapardım" diye sorduğu soruyu yanıtlarken aynı konuya değindi; "Asli unsur demezdim, bunu dediğim için özür dilerdim. Çünkü bu azınlıktakileri reddetmek, iktidar kavgasına girmek demek" diye konuştu.
Tennesse Üniversitesi'nden Michael Gunter de Kürt kimliğinin reddini, ABD'de siyahların yaşadığı sürece benzetti; ancak siyahların kimliğini tanıyan ve koruyan yasaların çıkarılmasının ardından devletin daha güçlü bir devlet haline geldiğini, bunun Türkiye'ye model olabileceğini söyledi. (TK/NZ)