Rahip Andrea Santoro'nun katil zanlısının 16 yaşında bir çocuk olduğunun ortaya çıkmasının ardından, Milliyet'e konuşan üst düzey bir emniyet görevlisi böyle söyledi. Cinayetin "ferdi" olduğunu anlatan yetkili, gerekçesi sorulduğunda "kahraman gibi gösterilen Ağca'dan" söz etti.
Aslı var mıdır? Belki. Ama varsa...
Liseli katil zanlısının adı başka, ama biz ona, nazire de olsun diye, Mehmet diyelim. Mehmet, Ağca, yanlışlıkla salıverildiğinde gazeteleri ve televizyonları gördü. Abdi İpekçi adında bir gazeteciyi öldüren bu adam hapishaneden çıkarken "Kurtlar Vadisi"ndeki kahramanlara benzeyen, her gece babasıyla birlikte heyecanlanarak izledikleri o dizideki karakterleri andıran adamlar ona doğru çiçekler atıyor, kapısında kurbanlar kesiyordu.
Üzerindeki mavi kazağından başka bir şeyi olmayan bu adam bütün Türkiye'yi ayağa kaldırıyor, üstelik herkes bas bas bağırırken o, dokunulmazlığın, karanlık ve ulaşılmaz güçlerin aracı olan fiyakalı bir siyah Mercedes'e binip ortadan yok oluyordu.
Başka türlü konuşanlar
Diğer tarafta ise Abdi İpekçi'den söz eden adamlar ve kadınlar vardı. Onlar Mehmet'in mahallesinde oturanlara hiç benzemiyordu. Herhalde onlar ayrıcalıklı, zengin züppeler olmalıydı. Başka türlü konuşuyor, başka türlü giyiniyorlardı.
Demokrasi, özgürlük, haklar gibi "muhallebi çocuğu mevzulardan" söz ediyorlardı. "Bölücüler" de böyle konuşmuyor muydu zaten? Bunlar muhakkak bölücü komünistlerdi. Yeterince dinden imandan bahsetmediklerine göre bunların Müslümanlıkları da şüpheliydi. Bunlarda delikanlıyı bozacak her şey vardı velhasıl.
Evet, evet, burada iyi adam Mehmet Ali Ağca, kötü ve züppe olanlar diğerleriydi. Dur bakalım sen. İş şimdi anlaşılmıştı!
Kafasına sıkmak!
Züppeler tamam, ama bir de şu bizi dinden imandan çıkarıp, milletimizi, cemaatimizi bölen, bize tepeden bakan, güçten düşürmek isteyenler vardı. Bacılarımızın, analarımızın namusuna göz dikenler.
Bunlar misyonerlik faaliyetlerini iyice azdırıp Türk gençlerini de "yumuşatmaya" çalışmıyorlar mıydı?
İlkokulda mı, ortaokulda mı, hangi hocaydı, ya da hangileriydi Hıristiyanların kâfir olduğunu, cehenneme gideceklerini, onların Müslümanları aşağıladıklarını söyleyen? Onlarda zaten nikâhsız oturma vardı, kadın-erkek birlikte ibadet vardı, vardı da vardı.
Bunların hepsi, sinsi sinsi içimize sızmaya, bize kendi öz değerlerimizi unutturmaya çalışmıyor muydu? Hainler sürüsü! Bunları öldürmek, "kafasına sıkmak", bir Türk genci için olsa olsa sevaptı. Evet evet, şahadet getirip kafasına sıkmak...
Çıplak Polat!
Liseli Mehmet'in aklından bunlar geçmiş midir? Bilemiyoruz henüz. Ama bir insanın bir insanı, yaptığının doğru olduğuna inanmadan, yüce bir eylem işlediğine kesinkes emin olmadan öldürmesi mümkün değildir. Daha da önemlisi, güce tapan "müfredat milliyetçiliği", etraftaki popüler milliyetçilik o kadar malzeme sunuyor ki bugün Türkiye'de, bir rahip öldürmek isteyene gerekçe çok.
Ama en önemlisi, bu ülkede insanlar kendilerini o kadar küçük hissediyorlar ki "büyüklüklerini" gösterecek bir eyleme müthiş ihtiyaç duyuyorlar.
"Kahramanlar", kendini en zavallı hissedenlerin arasından çıkıyor aslında. Düşünsenize Polat'ın elinden tabancasını, dilinden karizma dublaj sesini, onu mühim adam yapan siyah takım elbisesini aldığınızda nesi kalıyor geriye?
İşte Türkiye'de kimi çocuklar çıplak bir Polat gibi hissediyorlar kendilerini. Ve onları Mercedes'li bir Mehmet Ali Ağca yapacak birileri mutlaka oluyor çevrelerinde. Tetiği biri çekiyor. Ama katil zanlısı bir çocuğun ardında karmakarışık, darmadağın bir "milliyetçi Müslüman Türklük" psikolojisi duruyor aslında... (ET/TK)