Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), polisin zorla sınır dışı etmeye çalışırken dört mültecinin ölümüne yol açtığını söyledi.
BMMYK'dan Metin Çorabatır, bianet'e, 23 Nisan'da gerçekleştiği iddia edilen olayı araştırması için hükümetten talepte bulunduklarını fakat henüz bir cevap alamadıklarını belirtti.
Örgütün Cenevre'de bulunan merkezinin konuyu gündeme getirmesi üzerine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de dün Türkiye'den açıklama talep etti.
"Nehirden geçmeye zorlandılar"
Çorabatır, olayı şöyle aktardı:
Yunanistan'a kaçmaya çalışırken Edirne'de gözaltına alınan farklı ülkelerden gelen 60 kişilik bir grup sınır dışı edilmek üzere Silopi'ye götürülüyor.
Grupta yer alanların 42'si Irak vatandaşı, 18'iyse Suriye ve İran vatandaşlarından oluşuyor.
Bu 18 kişi içinde yer alan beş İran vatandaşı BMMYK tarafından mülteci olarak kabul edilen insanlar.
Çorabatır, bu beş kişinin İran'da rejim muhalifi Halkın Mücahitleri üyeleri olduğunu aktardı. Yaşamları risk altında olduğu için Irak'ta yaşayan bu kişiler 2003'te Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) işgalinin ardından Türkiye'ye geçiyor.
23 Nisan günü 60 kişilik grup Irak'a sınır dışı edilmek isteniyor. Iraklı yetkililer, normal uygulama sonucu sadece kendi vatandaşlarını alabileceklerini söylüyor.
Bunun üzerine, polis diğer 18 kişiyi sınırda bulunan Dicle nehrinden yüzerek Irak'a geçmeye zorluyor.
Çorabatır, görgü tanıklarının ifadelerine göre, aralarında BMMYK'nın mülteci olarak kabul ettiği bir kişi de olmak üzere dört insanın nehirde akıntı nedeniyle boğulduğunu aktardı.
Karşıya geçmeyi başaranların BMMYK'nın Erbil ofisine başvurması sonucu olay gündeme geldi.
İhlal
Çorabatur, Türkiye'nin mültecilerin, sığınmacıların kendileri için riskli ülkelere geri gönderilmemesini içeren ilkeyi (non-refoulement) ihlal ettiğini belirtti.
"Biz bu insanlar için Irak'ın riskli olduğunu hükümetle paylaşmıştık. Daha acı olan da, her kim olursa olsun, zorla sınır dışı edilirken dört insanın yaşamını yitirmiş olması."
Hak savunucuları, Türkiye'nin 1951 Cenevre Konvansiyonu ve 1967 Protokolü'nün güvence altına aldığı bu ilkeyi geçmişte de birçok kez ihlal ettiğini söylemişti .(EÜ)