1970'li yıllarda bizi Vasıf Öngören'in ayrıntılarıyla tanıştırdığı "Sezuan'ın İyi İnsanı" oyunuyla boğuşup duruyordu.
Bir zamanlar Öngören yönetiminde büyük oyuncu Oktay Sözbir'in unutulmaz bir yorumla sahnelediği sucu Vang rolünü bu kez Ekkehard Schall inşa ediyordu.
Sabah 10'da başlayan provaya iki saat önce geliyor, tiyatronun arkasındaki kafeteryada oyun metninin adeta içine gömülüyordu.
Bir süre sonra telaşla kalkıp sahneye gidip orada sıkıntılı bir yüzle dolanıp duruyordu. Dört saat süren provada soran, araştıran, buluşlar yapan, bulduklarına çocuk gibi sevinen bir oyuncunun sahnedeki serüvenini izliyordum.
Öngören anlatıyor
Bir gün tiyatronun arkasındaki o sıcacık mekanda tanışma ve konuşma fırsatı buldum. Berliner Ensemble'daki oyunculuk serüvenini anlattı. Özellikle topluluğa ilk geldiği günleri.
Brecht'in ülkemizde de çok sık oynanmış metinlerinden "Carrar Ana'nın Tüfekleri" ile başlamış. Salonda prova koltuğunda yazar, kuramcı Bertolt Brecht sahnede yanı başında büyük oyuncu Helene Weigel.
Schall, oyunun provalarında Helene Weigel'in rolü inşa ederken çok sıradan eylemleri anlamlı kılma yolundaki büyük ustalığı karşısındaki şaşkınlığını anlattı. Uzun yıllar bir aktör olarak bunun yollarını aradığını ancak ilerleyen yaşına rağmen yalnızca bir kısmının ip ucunu bulabildiğini söyledi.
Schall bir oyuncu olarak kendine çok kızdığını ifade ederek, "Konuyu avucumun içine alamayınca büyük bir panikle gerekli gereksiz bir dolu eylem yapıyorum, " diyordu.
Schall 18 yaşında sahnede
"Son provalara doğru kendime karşı acımasız bir eleştirmen kesilerek çok beğenerek yaptığım bir dolu eylemden ya da duruştan vazgeçiyorum. Kimi zaman yönetmen eski yaptığımın güzel olduğunu söyleyerek beni ikna etmeye çalışmaya kalktığında ise büyük bir sabırla yaptığımın sığlığı ya da yanlışlarını ona anlatıyorum."
18 yaşında daha sonra Doğu Almanya topraklarında kalacak Frankfurt (Oder) kentinde sahneye çıkıyor Schall. İkinci Dünya Savaşı'nın ortalığı kasıp kavurduğu günlerde Hitler faşizminin Almanya'yı sürüklediği ve 50 milyon insanın can verdiği trajedinin ortasında safını anti-faşist bir sanatçı olarak seçiyor.
1952'de Berliner Ensemble'ın kapısından içeri giriyor ve 60 oyunda başrol oynayacağı o büyük serüvene başlıyor.
Ve Brecht'le
Kendisine bir Alman destanına gönderme olarak "Genç Siegfried" lakabı takan Brecht'le birlikteliğinin çok kısa sürdüğünden yakınan Schall 1956'da onun ölümünden sonra Helene Weigel ve yönetmen Manfred Wekferth'le el ele vererek bugün dünya yüzünde çok az örneğini bulabileceğimiz zenginlikte bir repertuarın ve tiyatro deneyiminin inşasına girişiyor.
Berliner Ensemble çatısı altında elde ettiği role yaklaşımdaki coşkuyu cesareti ve birikimi Brecht'in "Arturo Ui'nin Engellenebilir Yükselişi" adlı oyununda ortaya koyan Schall bu oyunda kimi oyuncuların içinde düştüğü karikatür bir Arturo Ui oynamak yerine alelade ama her çizgisinde derin anlamlar taşıyan bir figür çiziyor ve oyun büyük başarı kazanarak 500 kez perde açıyor.
Yıllar sonra Berliner Ensemble İstanbul'da aynı oyunu bu kez oyuncu Martin Wutke'nin Arturo Ui yorumuyla sergilerken salon kendisini ayakta alkışlıyordu.
Oyundan çıktığımda geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz oyuncu Nuran Oktar'la karşılaştım, yüzü asıktı.
"Ben," dedi "Ekkehard Schall'in Arturo Ui provalarını da oynayışını da seyrettim ama o, bu oyunu asla bir başrol gösterisine sokmadan ve oldukça da işlevli bir biçimde sergilemişti".
"Berliner Ensembe asla bu değil Arturo Ui de bu değil."
Batılı sanat çevreleri Berliner Ensemble'ı da onun önde gelen oyuncularını da uzun süre görmezden geldi. Sosyalizmi inşa etmeye çabalayan doğu Almanya ekonomik ve kültürel abluka altındaydı.
1960'lı yıllarda Berliner Ensemble'ın turneleriyle bu çember kırılmaya başladı. Batılı eleştirmenler Helene Weigel'den Ekkehard Schall'e sahnede izledikleri Ensemble oyuncularını zorlanarak da olsa önce "keşfettiler" sonra da "yiğidin hakkı"nı vermek zorunda kaldılar.
Özellikle 1971 yılında Komün'ün 100. yılı dolayısıyla Ensemble'ın Paris turnesi olağanüstü bir sanat şölenine dönüştü. Brecht'in "Ana" oyununu -kanser hastalığı nedeniyle kırık kaburga kemikleriyle- sahnede 4 saat kalarak sergileyen Weigel'in sahnedeki performansı ve sanatına özeni büyük hayranlık uyandırdı.
Övgü ve biraz da saldırı!
Bu övgülerden Schall de nasibini alıyor, Figaro gazetesi onun için ""Victor Boucher ve Charlie Chaplin'nin tek kişiye bürünmüş hali" diye söz ediyordu.
Schall yaşamı boyunca Brecht'in bir dolu oyununda başrol oynadı. Onu yitirdiğimiz günlerde Alman gazeteleri onun için- biraz da saldırı amaçlı- "başrol oyuncusu öldü" diye yazıyorlardı.
Schall'in özellikle Brecht'in "Kafkas Tebeşir Dairesi"nde "Azdak, "Sezuan'ın İyi İnsanı"nda sucu Vang ve "Galile'inin Yaşamı"nda Galile yorumları dünya tiyatrosu için önemli denemelerdir.
"Kafkas Tebeşir Dairesi"nde lümpen yargıç Azdak bıçak sırtı tabir edilen rollerden biridir. Ancak yasaları çiğneyerek adaleti sağlayan yargıç Azdak, izleyicinin kolaylıkla özdeşlik kuracağı figürlerden biridir.
Schall Azdak'ı sahnede yorumlarken kimi zaman lümpenliğin rahatsız edici jestleriyle oynayarak bu özdeşleşmeye asla izin vermiyordu.
Sucu Vang
1991'de Şilili yönetmen Alejandro Quintana'nın sahnelediği "Sezuan'ın İyi İnsanı" da ise ayni yaklaşım sucu Vang için geçerliydi.
Vang bir yanıyla ezilmiş öte yanıyla da üç kağıtçı bir figürdür. Schall yorumunda bu iki yanı ayrı ayrı fotoğraflarla önümüze koyarak ezilmişlerin "nafile üçkağıtçılık"larına göndermeler yapıyordu.
Ustalığını öne çıkaran önemli yorumlarından biri de "Galilei'nin Yaşamı"ndaki Galile'yi ele alan yorumuydu. Schall'in bilim için çabalayan, araç ile amaç arasında gelgitler yaşayan sonunda "dünya dönmüyor" diyerek geri adım atan ama oyunun finalinde de bambaşka bir yere varan Galile yorumunun ince detayları ancak birkaç kez izlenince kendini ele veriyordu.
Bir yanda büyük emekler harcayarak zorlu koşullarda yıldızları inceleyen öte yanda "yaşamak adına" bunlara o günlerin zengini Medici ailesinin adını vererek onlara yaltaklanan Galile ya da sözünden döndükten sonra ona inanan öğrencileriyle karşılaştığında onlarla yüz yüze olmasa da kendi kendine mırıldanarak "kahramanlık" kavramını tartışan bilim adamıyla final sahnesinde gizli gizli bilimsel çalışmalarını yürüttüğü için onu övmeye kalkan öğrencisi Andrea'ya nerede açmaza düştüğünü açıkladığı sahnedeki jest seçimi ve oyunculuk çizgisi Schall'în "büyük usta" lığının en önemli göstergeleriydi.
Usta oyuncu TV'de
Schall usta oyunculuğunu geniş kitlelere televizyon yapımı filmlerde sergiledi. "Saraylar ve Kulübeler", "Güzelevler Kıyısı Berlin", "Kurtlar Arasında Bir Kurt" " Kepaze İhtiyar" adlı TV filmlerinde birbirinden ilginç karakterler oynadı.
Berliner Ensemble'a iki Almanya'nın birleşmesiyle başlayan ve giderek yoğunlaşan saldırıları Schall kaygıyla izledi. Büyük bir hırsla saldıran Berliner Ensemble düşmanları onun içeriğini boşaltmak ve eski intikamlarını almak için ellerinden geleni yaptılar.
1892'de barok stilinde özene bezene Heinrich Seeling tarafından inşa edilen Berliner Ensemble'ın gösterilerini yaptığı Schiffbaurddamm tiyatrosu sahnesi defilelere bile kiraya verilmeye başlandı.
Berliner Ensemble'a veda
Çevresindekilerin de yenilgiyi kabul edip kabuğuna çekildiğini gören Schall 1990'ların ortasında bir zamanlar sanat yönetmeni vekilliği yaptığı Berliner Ensemble'ı terk etti.
Ancak tiyatroya küsmedi. Berlin'de başka topluluklarda oynadı. Salzburg, Recklinghausen'deki tiyatro festivallerine katıldı.
Son gösterisi geçtiğimiz yıl yönetmen Heiner Müller'in 75. Doğum Günü anısına Ulrich Mühe'nin yönettiği "Der Auftrag" ("Emir") adlı oyun oldu.
Geride bir dolu yapılmamış proje bırakan Schall, gelecek yıl kızı Johanna'nın oyun yönetmeni olarak çalıştığı Volkstheater Rostock'da Shakespeare'in "Kral Lear" oyununu sahnelemek istiyordu.
Bir önemli projesi de Ernest Hemingway'in intihar ederken son saatlerini anlattığı Rolf Hochhuths'un yazdığı "Avcının Ölümü" adlı yapıtıydı. (ME/BA)