Bilim çevrelerinin itirazlarına rağmen hamile kaldığı yedizleri doğurmaya karar veren Sibel Deniz çocuklarının tamamını kaybetti. Deniz'in tedavi gördüğü özel hastane bebeklerin cesetleriyle basın toplantısı düzenledi.
Hasta hakları aktivisti Dr. Mustafa Sütlaş, "Bunu kanıtlamak mümkün değil ama aile ve hastane maddi bir takım vaatler karşılığında tıbbi açıdan tehlikeli bir hamileliği sürdürmeye karar verdi. Olan çocuklara oldu" dedi.
Sütlaş, basın toplantısını düzenleyen Central Hospital başhekimi Opr. Dr. Özer Gürbüz'ün meslekten men cezası alabileceğini belirtti. Gürbüz hakkında İzmir Tabip Odası tarafından hastane hakkında da Sağlık Bakanlığınca soruşturma başlatıldı.
Türkiye'de bu konuda bir yasal düzenleme bulunmuyor fakat Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) "çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğu"nu belirtiyor.
Doktor cesetlerle basın toplantısı düzenledi
31 yaşındaki Sibel Deniz aşılama yöntemiyle yedizlere hamile kaldı. Tıbbi sakıncalara rağmen çocukları doğurmaya karar veren Deniz önceki gün 19 haftalıkken sezaryenle çocukları aldırmak zorunda kaldı. Bebeklerin hepsi hayatını kaybetti.
Deniz'in tedavi gördüğü Central Hospital,dün sabah bir açıklama yaparak bebeklerin kaybedildiğini söyledi ve basına çağrı yaptı.
Düzenlenen toplantıda hastanenin başhekimi Opr. Dr. Özer Gürbüz, hastanenin adının yazılı olduğu bir masanın üzerine sıralanan cesetlerle gazetecilerin karşısına çıktı.
Gazeteler haberi çocukların fotoğrafını bulanıklaştırarak verdi. Başhekim Gürbüz "hastanenin reklamı için cesetleri sergilediği" için gösterilen tepkilere "Görüntüler yayımlanmayacağı, arşivde kullanılacağı düşüncesiyle izin verdim. Central Hospital yazısı da arşiv amaçlı olduğu için" diye cevap verdi.
Soruşturma başlatıldı
Hasta hakları aktivisti Dr. Mustafa Sütlaş, doktorların anne adayına yedizlere hamile kalmanın riskleriyle ilgili bilgi vermiş olması gerektiğini söyledi.
"Fakat anne adayı buna rağmen hamileliğe devam etme kararı alırsa müdahale edilemez. Tıbbi müdahalenin kriteri 'yaşamsal risk oluşması'dır".
İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Zeki Gül konuyla ilgili soruşturma açacaklarını belirtti.
Tabip Odası Yönetim Kurulu konuyu gündeme getirecek ve cezai yaptırım önerisiyle Onur Kurulu'na sevkedecek.
Sütlaş, açıkça ortada olan olayın büyük kısa süreli de olsa meslekten men cezasını gerektirdiği için kararın Türk Tabipler birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu tarafından da onaylanması gerekeceğini ekledi.
Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı da, özel hastanenin bebeklerin ölümünü yansıtma şekliyle ilgili inceleme ve soruşturma başlattı.
Başkanlık, görüntülerin yayınlanmasıyla ilgili olarak Radyo Televizyon Üst Kurulu'na da (RTÜK) başvuruda bulunacaklarını açıkladı.
1998'den bu yana yürürlükte bulunan Hasta Hakları Yönetmeliği, hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilemeyeceğini, mahremiyetinin korunması gerektiğini ve ölüm halinin bu durumu etkilemeyeceğini söylüyor.
"Medya da suç ortağı"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Yönetim Kurulu üyesi gazeteci Oral Çalışlar, medyanın sansasyonel haberciliğe prim vermesinin de hastane yönetiminin davranışında payı olduğunu söyledi.
Bianet'e konuşan Çalışlar, "Medyanın da bu olayda günahı olduğunu kabul etmemiz lazım. Doktorun bu şekilde reklamını yapabileceğini düşünmesini sağlayan medyanın bu tip haberlere yönelik tavrıdır" dedi.
Etik açıdan bu görüntülerin yayınlanmasının savunulamaz olduğunu belirten Çalışlar, "Bu konuda çok tartıştık hala da tartışıyoruz. Ama meslek etiği ortada; gazetecileri etik davranmaya çağırmaktan ve devamlı uyarmaktan başka yapacak bir şey yok" dedi. (EÜ)