"Hiç kimse asker doğmaz" diyen Barış İçin Vicdani Ret Kurultayı bugün Boğaziçi Üniversitesi'nde toplandı. Buluşmada vicdani reddini açıklayanlar deneyimlerini paylaştı ve kamuoyunun bu konuyu görmezden gelmesine bir son vermek için neler yapılabileceği tartışıldı.
Konuşmalardan sonra yapılan basın açıklamasıyla iki kadın ve beş erkek vicdani reddini açıkladı. Ancak konuşmacılardan 2007'de tahliye olan vicdani retçi Ender Aydemir toplantıya gelirken yolda yapılan kimlik kontrolü sırasında gözaltına alındığı için panele katılamadı.
"Amacımız barışın yanında saf tutmak"
Dünkü panelde Açılış konuşmasını yapan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Barış Tatar, "sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için silahı reddediyoruz" dedi.
Vicdani reddin tarihçesini anlatan Çiğdem Bayrak dünyadaki çoğu ülkede vicdani ret hakkının yasalaştığını belirtti. Bayrak "AB üyesi tüm ülkelerde insanların vicdani ret hakkı var. Avrupa Parlamentosuna üye ülkeler arasında ise vicdani ret hakkını yasallaştırmayan ülkeler sadece Türkiye, Azerbaycan ve Belarus" dedi ve ekledi:
"Vicdani ret toplumsal dönüşüme bir çağrıdır. Savaş karşıtı olmanın, onun bir unsuru olmamaktan geçtiğini göstermektedir."
"Öldürmeme talebimin kabul edilmesini istiyorum"
Halil Savda vicdani ret mücadelesi sırasında 16 ayını geçirdiği askeri cezaevindeki uygulamaların oradaki mahkûmlara bu şekilde askerlik yaptırmaya yönelik olduğunu ifade etti. Savda askerliğinin ona verilen çürük raporuyla sonlandığını anlattı:
"Türkiye'de bakanların, askerlerin, zenginlerin çocukları fiziki rahatsızlık iddiasıyla çürüğe ayrılıyor. Biz askerlik yapmamak için çürük raporu talebinde bulunmadık, çünkü biz 'öldürmek istememe' talebimizin tanınmasını istiyoruz. Ama sonunda bana anti sosyal olduğum için askerlik yapamayacağımı söyleyen bir çürük raporu verdiler. Ancak burada bir karışıklık var. Ordu, toplumu ve muhaliflerini silahla korkutarak kendini kabul ettiren bir kurum. Dolayısıyla sosyal bir kurum değil. Yani anti sosyal olan, öldürmeyi reddeden biz değiliz. Anti sosyal olan ordunun kendisi."
Militarizm ve cinsiyetçilik
Bir kadın olarak vicdani reddini açıklayan Özlem Mollamehmetoğlu, kadınların vicdani reddi ile erkeklerin vicdani reddi arasındaki farka değindi.
"Kadınların vicdani retlerini açıklaması 'alsanız da gelmeyiz zaten' demenin ötesinde militarizmin gündelik hayatımıza yansımalarını deşifre etmek. Ben militarizmin en güçlü bağının cinsiyetçilikle olduğunu düşünüyorum."
"Çürük raporu için hastaneye gittiğinizde size vatan haini muamelesi yapılıyor"
Lambda İstanbul gönüllülerinden Aykan Safoğlu ise Ağustos 2009'da aldığı çürük raporu sürecini anlattı.
"Türkiye'de toplumsal cinsiyet kodlarına uymadığımda zaten ben çoğunluğun gözünde çürüğe çıkmış oluyorum ve beni öldürmeye zorlayacak hiyerarşik bir sistemin içine girmek istemediğim için çürük raporu aldım. Ancak aldığım çürük raporuyla ilgili ilginç birkaç şey var. Birincisi bana çoğu eşcinselin aldığı rapordan farklı olarak 'homoseksüalite raporu' verildi. Yani bu insanlar benim eşcinsel olduğumu tıbben kabul etti. Bir diğer nokta da raporda 'Savaşta ve barışta askerlik yapmaya elverişli değildir' yazması. Transeksüellerin şimdiye kadar aldıkları raporlarda savaş halinde askere çağırılacakları, sadece barışta askerlik yapmaya elverişli olmadıkları yazıyor. Bu da TSK'nın bu konudaki tutumunda bir değişiklik olduğunu gösteriyor."(ÇT)