Peace News dergisinin yaz 2001 sayısından Uğur Yorulmaz'ın çevirdiği metinde Hiller, bir vicdani retçi annesi ve feminist bir aktivist olarak deneyimlerini anlattı.
Aile içinde bir vicdani retçi
Bundan üç yıl önce oğlum Yinnon yanıma geldi ve ahlakî sebeplerden ötürü orduya hizmet edemeyeceğini anlattı. Pasifizmin "ideal" olduğu yönündeki düşüncesinin sürekli arttığından bahsetti. 16 Yaşındaydı.
Bu beyanatını takip eden ve sadece oğluma ait olmayan iç-sorgulama süreci benimle beraber bütün ailenin de kendi kendini sorgulamasına dönüştü. Bu derin ve sıklıkla acı verici olan süreç, biz ebeveynler, kardeşler, aile bireyleri ve İsraillilerden radikal bir fikri değişim talep ederek, kendi temel değerlerimizi sorgulamaya zorladı. Evimizde bu konu tartışılmaya başladığında, her şey bütünüyle değişti. Mücadelesinde ona destek olabilmek için çeşitli yollar bulma ihtiyacı hissettik. Bu protesto beyanatı, neredeyse hayatlarımızı tüketecekti.
En başından beri biliyordum ki, Yinnon'un kararı kendinden ve hepimizden çok daha büyüktü. İsrail, kadınların ve erkeklerin doğup, varolabilmelerini savaşı sürdüren bir makinede taraf olarak ispat etmek zorunda oldukları bir ülke. On sekiz yaşında askere gitmek, ergenlikten yetişkinliğe uzanan yolda bir tören gibi kabul ediliyor. Bu statükoya meydan okumak neredeyse hiç duyulmamış bir şey. Ve sonradan fark ettik ki, hiç duyulmamış olması aslında üzerine hiç konuşulmadığı anlamına geliyor. Askere gitmemek tamamen bir tabuydu, kulaktan kulağa konuşularak ve toplumdan dışlanarak örtbas edilmişti. Aile dışından biriyle, Yinnon'un tercihi hakkında sohbet etmeyi ilk kez denediğimde, bazı nedenlerle fısıldayarak konuştum. Sanki duvarların neler söylediğimi duymasından ve bu konuyu yaymasından korkuyordum.
Fakat her şeyin hasır altı edilip saklanmasına rağmen, yine de bu konuda bir şeylerin yapıldığını keşfettik. Sonunda bazı arkadaşlarımızın yardımıyla asker kaçaklarından oluşan küçük bir grubun kurduğu İsrail'deki Vicdani Retçiler Derneği ile ilişkiye geçtik. Bazıları Yinnon gibi ideolojik olarak pasifistti; bazıları dinsel temellere dayanarak, diğerleri de politik inançları doğrultusunda askerliği reddediyordu. Hepsi zorunlu askerlik için çağrılmıştı ama uygun buldukları kanalları kullanarak direnmişlerdi. Çoğu hapse mahkum edilmişti.
Keyfi muafiyetlere örnekler
İsrail yasalarına göre, tüm ulusal kimlikleri taşıyan vatandaşlar -buna her iki cinsiyet de dahil- İsrail Savunma Kuvvetleri'ne hizmet etmekle yükümlü. Ancak bazı muafiyetlere göz yumuluyor. Kadınlar özel bir kategoride değerlendiriliyor. Evli ve hamile kadınlar ile anneler bir soruşturma yapılmadan, alışılagelmiş bir şekilde zorunlu askerlikten muaf tutuluyor. Vicdani, dini inançlar ya da Musevi görenekleri temelinde kadınlar, erkeklere uygulanılmayan bir şekilde muaf tutulabiliyor. Geri kalan kadınlar ve erkekler için birbirine benzer ve keyfi bir biçimde muafiyet uygulanıyor:
Kanundaki bir madde, savunma bakanına bazı kategorileri muaf tutma yetkisi veriyor. Ve onun yetkisiyle, neredeyse İsrail'deki bütün Filistinli azınlık muaf tutuluyor. Bu bağlamda, bütün Müslüman ve Hıristiyan kadın-erkekleri askerlikten muaf. Bedevi erkeklerinin bazen gönüllü olmasına izin veriliyor. Bütün Dürzî kadınları ve Ortodoks Dürzî erkekleri de bu muafiyete dahil. Aynı şekilde, bütün Yehova Şahitleri de muaf tutuluyor. Akıl sağlığı ya da bedenen askerliğe elverişsiz olanlar, öğrenim görenler, suçlu gençler ve (erkek) vicdani retçiler için zorunlu askerlikten muaf tutulmanın şartları çok daha ağır.
Devlet, aralarında erkek vicdani retçilerin de bulunduğu bu ikinci grupla ve diğer direnen kişilerle karşı karşıya kaldığında, askeri doktor veya psikologlar eliyle, direnen kişide belirli bir özür veya askerliğe elverişsizlik bulunduğunu iddia eden "sağlık raporları" hazırlatmayı tercih ediyor. (Hatta o zaman bile kişiler, askeri mahkemeye maruz kalabiliyor ve sonunda salıverilmeden önce hapis cezası alıp cezaevine girebiliyorlar.) Ancak en zor olanı zorunlu askerliğe politik, dini, ya da etik nedenlerle karşı çıkmak ve bunu kamuya duyurmak. Yinnon'un yapmak istediği de bu.
Erkeklerin sağlık raporları yerine özellikle inanç temellerine dayanarak askerlikten muaf kalmaya çabaladığı ancak nadiren gerçekleşen bir yol da mevcut. 1995'de kurulmuş özel askeri bir kurulun, bu yoldan yararlanmak isteyenleri vicdani retle ile ahlaki bir bağını bulursa, onları askerlikten muaf tutmaya yetkisi var.
Halbuki, bu kurulun üyelerinin tamamı ordu personeli. Sordukları sorular, vicdani retçilerin cevaplarından çıkardıkları sonuçlar; onların vicdani ret ve pasifizm hakkında -yani onlardan bir yargıya varmaları beklenen konularda- kara cahil olduklarına kanıt. Kurulun çalışma kriterleri aslında işgücü ekseninde ve bunu açıkça itiraf ediyorlar. Böylece, gerçekte vicdani retçilerin ahlaki kanaatleri hakkında değil, ordunun başvuru sahibini askere almakta ısrar etmeye değip değmeyeceğine ya da askerliği sürenlerin hizmete devam edip etmeyeceklerine karar veriyorlar.
Örgütlenmiş şiddeti reddetmek
Bütün bunların yanı sıra şunu eklemeliyiz ki, bu kurulun karşısına çıkan vicdani retçiler çoğunlukla 17 yaşındaki öğrenciler. Henüz ne kendilerini kanunen temsil etmelerine izin var, ne de ailelerinden ve arkadaşlarından destek alma şansı tanınıyor. Not tutmalarına da, görüşmeyi ses kayıt cihazı ile banda almalarına da izin verilmiyor. Şu ana kadar sadece beş erkeğin bu kurul tarafından askerlikten muaf tutulduğunu biliyoruz. Kadın vicdani retçiler de benzer bir kurula çağırılıyorlar ama onların temsil edilme izni veriliyor ve yanında karakterini ispatlayacak deliller getirmesi isteniyor. Anlıyoruz ki tüm kadınlar askere alma tarihinden önce kurulun karşısına çıkarsa sonunda zorunlu askerlikten muaf tutuluyor.
Oğlum Yinnon iki kere bu kurulun karşısına çıktı ve ikisinde de reddedildi. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin bir vicdani retçinin samimiyetini ölçmede kullandığı kriterlerden biri, onun inançlarına çok küçük yaşlardan beri bağlı olup olmamasıydı. Yinnon -ki şu anda 19 yaşında- kesinlikle şiddetsizliği savunuyor ve anlaşmazlıkların alternatif çözümler üreterek aşılabileceğine inanıyor. Devletler tarafından kullanılan örgütlenmiş şiddete ve dolayısıyla hem ordunun varlığının, hem de ordunun kullanılmasının karşısında. Yinnon bu görüşlere uzun zamandan beri inanıyordu ve askerlikten muaf tutulmak için, ön sağlık muayenesinden bile önce bu kurula başvurmuştu. Yine de kurul onu gerçek bir pasifist olmamakla suçladı, onlara göre inançları yeterince "saf" değildi.
Destek ve yol gösterme
İsrail'deki Vicdani Retçiler Derneği bize Yinnon'un pasifizme olan inancı doğrultusunda, hangi yollarla askerlik yapmayabileceği konusunda büyük çapta rehberlik yaptı. Bu da ya ona askerlik hizmetinden kaçmasına yardım ederek ya da onu direnmeye kışkırtarak, İsrail kanununa muhalefet etmek anlamına geliyor. Hatta, zorunlu askerliğe direnmeye karar vermiş birisini bilgilendirmek (kamuoyuna mal olmuş daha önceki vakalarla ilgili bir bilgi bile olsa) kanun ihlali olarak sayılabiliyor. Yani İsrail'deki Vicdani Retçiler Derneği aktivistleri, Yinnon'un ideallerinin takipçisi olarak hapse girme riski alıyorlar.
Vicdani ret davasına bağlılığımız arttıkça, bilincimiz de arttı. Ordudan ya da herhangi bir devlet kurumundan, askerlerin ve asker kaçaklarının sayısı ile ilgili bir bilgi almanın neredeyse imkansız olduğunu gördük. İsrail parlamentosu üyelerinin veya subayların aktardığı bilgilere dayanmak zorundaydık. Bu vesileyle bir gerçek ortaya çıktı. Öyle gözüküyor ki İsrail vatandaşlarının tahmin edilenden çok daha azı -hatta bunların görünüşte askerlikle yükümlü olanları-, halihazırda İsrail Savunma Kuvvetleri'ne hizmet ediyor. Yayınlanmış veriler çok az olmasına rağmen aslında bu veriler oldukça değişken. Hatta en mütevazı değerlendirmelere göre bile, İsraillilerin yarısından daha azı orduya hizmet ediyor ve bu oran azalıyor gibi görünüyor. Bir gerçeği biliyoruz ki 1974 yılından itibaren "elverişli" nüfusun yüzde 42'sinden fazlası orduya hizmet etmedi. Buna genç askerlerin yaklaşık yüzde 20'sinin orduyu bıraktığını ve gerekli görev süresini (erkekler için 3 yıl, kadınlar için 1 yıl 9 ay) tamamlamadığını ekleyebiliriz.
"Seçeneklerim neler?"
Bütün bedellerine rağmen, günden güne daha fazla İsrailli asker kaçağı olmayı seçiyor. Yakın zamanda İsrail'deki Vicdani Retçiler Derneği; benim de üyesi olduğum, kadın, erkek ve gençlerin bir arada bulunduğu, feminist bir organizasyon olan New Profile ile birleşti. Bir çok genç insan, askere alınma işlemine başlarken New Profile'a telefon ediyor; yedeğe alınan erkekler de askerliği reddetmek için tavsiye istiyorlar. "Nasıl kurtulurum?" ve "Seçeneklerim neler?" diye soruyorlar. Asker kaçaklığının ve vicdani reddin artan oranı, İsrail'deki politik durumun tehlikeli bir şekilde gerilmiş olduğu gerçeğine bağlı olabilir. Yeni İntifada, ordu ve polisin Filistinlilere İsrail içinde uyguladığı en son şiddetli saldırılar ve Filistinli merciler; İsrail gençliğine askerlik hizmeti sırasında karşılaşabilecekleri tehlikeyi ve aynı zamanda İsrail ordusunun Filistinli kurbanlara acı çektirme tehlikesini fark ettirdi. İnsanlar ordunun işgalci bir güç olduğunun artık farkındalar.
Bizi aileler de arıyor. Çocuklarının seçtiği yol ile ilgilenip, endişeleniyorlar. Hepsi, çocuklarının askerlikten kurtulabilmesi için en iyi yolu arıyor. Onlar için asker kaçaklığı mefhumunu kabul etmek, çocuklarının ve yaşıtlarının askerden kaçmalarını kabul etmekten daha zor. Aileler, içinde yaşadıkları toplumun bütün fikirlerine karşı çocuklarından daha savunmasız bir durumda. Fakat bizi arayan aileler, çocuklarıyla politik düzlemde uyuşmasalar bile onlara karşı destekleyici davranıyorlar.
"Burası İsrail, İsviçre değil"
Aralık 2000'de, Yinnon'un pasifist inançları temelinde askerlikten muaf tutulma hakkını sağlamak için Yüksek Mahkeme'ye başvurduk. Üç yargıçtan oluşan bir jürinin karşısına çıkmadan önce Mart 2001'de bir ön görüşmeye çağrıldık. Yargıçlar bir hayli şaşırdı. Kadınlar ve erkekler, laik ve dindar Museviler arasındaki farklar konularında, zorunlu askerliğe saygıyı elden bırakmadan bir tartışma başlattı. Savunma Bakanlığı'nın avukatı, yaptığımız tartışma ile pasifizm eksenindeki evrensel fikriyat arasındaki bağlantıyı kuramadı. Defalarca İsrail'in savaşta olduğunu söyledi ve herkesin askerlik yapmak zorunda olduğunu tekrarlayarak "Burası İsrail, İsviçre değil" dedi. Biz de ona defalarca neden ordunun Yinnon'un bir pasifist olduğunu kabul etmekte bu kadar aciz olduğunu ve onu inançları doğrultusunda zorunlu askerlikten muaf tutmadığını sorduk.
Herhangi nihai bir hüküm çıkmadığı halde, mahkemece Savunma Bakanlığı'na bir ihtiyati tedbir kararı verildi. 45 gün içinde Yinnon'un neden askerlikten muaf tutulmadığını ayrıntılı bir şekilde açıklamaları gerekiyordu (10 Mayıs 2001 itibari ile). Bu çok şaşırtıcı bir sonuçtu. Böylece eğer Yinnon davayı kaybederse, tekrar bir dava açma zeminimiz olacak. Eğer askerlikten muaf tutulursa, bu bir örnek teşkil edecek ve benzer inançları olan genç insanlara yeni fırsatların kapısını açacak.(ÖG/FA/BB)