Galatasaray Meydanı'nda 339. kez toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 18 Eylül 1980'de Bingöl'de evinden alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Morsümbül'ün dosyasını kamuoyu ile paylaştı.
Tosun: 30 yıl daha da geçse, hesap soracağız
Hüseyin Morsümbül'ün annesi Fatma Morsümbül'ün hastalığı nedeniyle katılamadığı oturma eyleminde, anne Morsümbül adına konuşmayı 19 Ekim 1995'de gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun yaptı.
Fatma Morsümbül'ün yıllarca bu meydanda oğlu için mücadele verdiğini hatırlatan Hanım Tosun, maalesef kendisinin yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle bugün meydanda yerini alamadığını söyledi.
"Fatma Morsümbül birkaç ay önce burada yaptığı konuşmada, oğlunun kemiklerini bulursa sırtında taşıyacağını söylemişti" diyen Hanım Tosun, hiçbir kaybı unutmadıklarını, tüm kayıplar bulunana kadar, 30 yıl da geçse, devletten kayıpların hesabını sormaya devam edeceklerini ifade etti.
"Siz hiç Cumartesi Annesi oldunuz mu?"
18 yaşında bir lise öğrencisiyken gözaltına alınan ve kaybedilen Hüseyin Morsümbül, kaybedilişinin 31. yılında Galatasaray Meydanı'nda anıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon tarafından hazırlanan basın açıklaması, Hüseyin Morsümbül'ün annesi Fatma Morsümbül'ün "Siz hiç Cumartesi Annesi Oldunuz mu?" sorusuyla başladı.
12 Eylül darbesinden altı gün sonra, 18 Eylül 1980'de Bingöl'deki evi polisler ve Albay Durmuş Çoşkun Kıvrak komutasındaki askerler tarafından basılan ve annesine "ifadesini alıp bırakacağız" denilerek Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı'na götürülen Morsümbül'den bir daha haber alınamadı.
Morsümbül'ün yaşadıkları şu şekilde özetlendi:
Baba Morsümbül'e de işkence
* Morsümbül gözaltına alındıktan bir gün sonra kendisinden ses çıkmaması üzerine annesi askeri karakola gitti. Burada görevli olan bir asker, "Hüseyin burada "diyerek annesinin getirdiği yiyecekleri aldı.
* Aynı gün kardeşi Cengiz, Hüseyin'e meyve götürdü. Bir asker çenesine sert bir yumruk atarak bu kez "Hüseyin firar etti" cevabını verdi.
* Bir sonraki gece Hüseyin'in babası Hanefi Morsümbül evine gelen timler tarafından gözleri bağlanarak götürüldü. Elektrik verildi, tuvalet borusuna asıldı. 24 saat bekletildikten sonra boş bir arazide gözleri açılarak bırakıldı. Askıdayken, polislerden birinin Hüseyin'i kastederek "O, buradan kaçtı" diğerinin de "Yok ya öldürüldü" dediğini duydu. Askerler, Hüseyin'i kaçmış gibi göstererek onun yerini göstermesi için baba Morsümbül'e işkence yapmışlardı.
* Beş, altı gün sonra anne Fatma ve baba Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi. Olup bitenleri savcıya anlattılar. Sorumlular hakkında şikayetçi olduğunu söylediler.
* Olaydan dört yıl geçtikten sonra evlerine telefon eden bir kişi, "Hüseyin'in işkencede öldürüldüğünü ve battaniyeye sarılarak karakoldan çıkarıldığını, Murat nehrine atıldığını" söyledi. Hüseyin'den bir daha haber alınamadı.
"Morsümbül vatandaşlıktan çıkarıldı"
Ailesinin 31 yıldır Hüseyin'i aradığını ancak hiçbir sonuç alamadığının ifade edildiği basın açıklamasında, Morsümbül ailesinin avukatı Eren Keskin'in, Hüseyin'in akıbetini İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'na sorduğu, İçişleri Bakanlığı Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü'nün ise "Hüseyin Morsümbül Bakanlar Kurulunun 10.09.2003 ve 2003/6174 Sayılı kararı ile askerlik yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarılmıştır" yanıtını aldığı ifade edildi.
"31 yıldır anne Morsümbül'ün vermiş olduğu dilekçeler işleme konulmamış, ortadan kaldırıldı. Hüseyin, 12 Eylül cuntasının katledip/kaybettiği binlerce insandan biri olmuştur" denilen basın açıklamasında, Hüseyin'in kaybedilmesinde başrol oynayan Albay Durmuş Kıvrak'ın, daha sonra JİTEM komutanı olarak görevini sürdürdüğü, görev yaptığı yerlerde failli meçhul cinayetlerle, gözaltında kayıplarla anıldığı, yakın arkadaşları Cem Ersever ve Abdullah Çatlı'nın öldürülmesinde, gazeteci Uğur Mumcu'nun katledilmesinde adının geçtiği ifade edildi. (EKN)