Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için 757. Kez bir araya geldi. Galatasaray Meydanı’nın engellenmesi nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD), önünde buluşan Cumartesi Anneleri, bu hafta 12 Eylül darbesinin ardından 18 Eylül 1980’de gözaltına alınan ve kaybedilen Hüseyin Morsümbül’ün akıbetini sordu.
Bu haftaki açıklamayı yapan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Besna Tosun, “Hukukun toplumsal barış ve düzeni sağlayabilmesi için hak ihlallerinin bağımsız yargı mensupları tarafından soruşturulması ve cezalandırılması şarttır” dedi.
Tosun, Türkiye'de devlet eliyle işlenen ağır suçların “soruşturulamaz, kovuşturulamaz ve cezalandırılamaz” konumda olduğunu belirtti ve ekledi:
“İnsanların gözaltında kaybedilmeleri siyasi ve adli irade tarafından cezalandırılması gereken bir suç sayılmamaktadır. Bir toplumu ayakta tutan temel dayanaklardan biri, adalet duygusudur. Adalet duygusu sarsıldığında, demokrasinin temelleri de sarsılmış demektir. Hukuk devleti ve adalet iç içedir. Eğer yasama, yürütme ve yargıda adalet yoksa orada hukuk devleti de yoktur. Mahkeme duvarlarında yazıldığı gibi ‘adalet devletin temeliyse’ Türkiye'de devletin temeli çürümüştür.
“Lise öğrencisiyken gözaltına aldılar”
“12 Eylül askeri darbesinin ardından, 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl'deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi'nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. ‘Oğlumu nereye götürüyorsunuz’ diyen annesine ‘ifadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir’ denildi.
“Şikayetçi oldular ama işlem yapılmadı"
“Morsümbül geri gelmeyince aile Bingöl Askeri Tugay Komutanlığına giderek oğlunun akıbetini sordu. Ancak kendilerine ‘bizde yok’ cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin'in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı. Baba Hanefi Morsümbül ağır işkence gördü. Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi. Sorumlular hakkında şikayetçi oldu ama Hüseyin'in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.
“İsimsiz ihbar mektubunda itiraf edildi”
“İHD avukatının 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak, olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül'ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi.
“Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirme görevini yerine getirmedi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesi ile ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar' verdi.
"İtiraza 4 yıldır cevap yok”
“20 Ekim 2015 tarihinde bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz ise henüz sonuçlanmadı. Yıllardır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur.Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden olayın gerçekleştiği dönemde Bingöl Jandarma Komutanlığında görev yapan amir ve personeller sorumludur. Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesinin tüm aktörleri sorumludur.”
“Hüseyin’i ben arayacağım”
Açıklamanın ardından Morsümbül ailesi adına konuşan Hüseyin Morsümbül’ün yengesi Ayten Morsümbül, “Fatma Ana yok ama ben buradayım. Onun davasını onun adaletini ben sürdüreceğim. Hüseyin’i ben arayacağım. Onun kemiklerini ben bulacağım. Ben adalet istiyorum. Biz sadece kayıplarımız istiyoruz” dedi.
Keskin: Vatandaşlıktan çıkarıldığını öğrendik
Morsümbül ailesinin avukatı ve İHD Eş Genel Başkanı ise şöyle konuştu: “Morsümbül ailesi hep bir dava ve soruşturma var zannediyordu ama böyle bir dosya hiç olmadı. Aileye bilgi verilmediği gibi yoğunca baskılara maruz bırakıldı. Bu baskılardan kaynaklı Kürdistan’dan göç etmek zorunda kaldılar. Olayla ilgili girişimlerde bulunduk. Cumartesi Annelerine ‘çocuklarınızı bulacağız’ diyen AKP hükümeti 2003 yılında Morsümbül’ü vatandaşlıktan çıkardığını öğrendik. 4 yıl dosya savcılıkta kaldı. 4 yılın sonunda hiçbir araştırma yapılmadığını gördük. Davaya ilişkin hala bir sonuç alınabilmiş değil.” (RT)
Fotoğraf:MA