Fotoğraf: jinNews/Gülistan Dursun
Haberin İngilizcesi için tıklayın
*Mirabal Kardeşler, bugün burada bizlere ışık tutmaya, bizlere ilham vermeye devam ediyorlarsa, söyledikleri ve varlıkları bizlerle ise ölmediklerini düşünüyorum.
* Varlıkları ve temsil ettiği anlamlarla sadece ve sadece ilham vermeye ve bizlere güç vermeye devam etmiyorlar, bütün dünyada kadına yönelik şiddetin daha da köklenmesine ve artmasına engel oluyorlar.
Dominikli Mirabal Kız Kardeşler’in anısına ithaf edilen 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele ve Dayanışma gününe sayılı günler kala, Mirabal Kardeşler’den María Argentina Minerva Mirabal'ın kızı Minou Türkiye'de.
Şişli Belediyesi, Kadın Adayları Destekleme Derneği ve Uçan Süpürge Vakfı’nın düzenlediği “Kadın ve Siyaset” başlıklı etkinlikte kadınlarla bir araya gelen Mirabal, etkinlik sonrası bianet’in sorularını yanıtladı.
“Mirabal Kardeşler ilham olmaya devam ediyor”
Siz hem annenizi hem de teyzelerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her daim söylediğim bir nokta varsa o da şudur: Dominik Cumhuriyeti Latin Amerika ve tüm dünyada, bizim tarihimizin yaprağında çok önemli olan bir yerde Mirabal Kardeşler.
Hem Latin Amerika’da hem Domonik Cumhuriyeti’nde hem de tüm dünyada önemli bir örnek. Çünkü her daim ilham olmaya devam ediyorlar.
Bugün her ne kadar yaşamlarını kaybetmiş olsalar da o tarihin sayfalarında feminizm hakkında hiçbir bilgi olmasa da o tarihte henüz adı konulmamış bu kavramlar ortada yokken dahi, bugün ruhları ile temsil ettikleri fikirleri ile bizlerleler.
Eğer düşünürsek o tarihin noktasında düşünce özgürlüğü olmadığı, kitaplara ve bu gibi kavramlara erişimin olmadığı günlerde siyasi bir eylem olarak başlattıkları bu hareketle kadın mücadelesinin sembolü haline geldiler.
Bir siyasi alanda çalışan bir doktor olarak Dominik Cumhuriyeti’nde yaşamış bir kadın olarak şunu söyleyebilirim, bütün dünyadaki kadınların seslerini temsilen Mirabal Kardeşler adına bugün burada bizlere ışık tutmaya bizlere ilham vermeye devam ediyorlarsa söyledikleri ve varlıkları bizlerle ise ölmediklerini düşünüyorum.
Varlıkları ve temsil ettiği anlamlarla sadece ve sadece ilham vermeye ve bizlere güç vermeye devam etmiyorlar bütün dünyada kadına yönelik şiddetin daha da köklenmesine ve artmasına engel oluyorlar.
“Ailemle gurur duyuyorum”
Onların devamcısı olmak sizin için ne anlam ifade ediyor?
Dünyada tüm dünyada kadınlar için demokratik ve insan hakları mücadelesi için ilham kaynağı olduklarını düşünüyorum Mirabal Kardeşler’in ve bizlerin.
Bu zaten benim çocukluğumun, hikâyemin de bir parçası bizim ülkemizin bir parçası.
Diktatör, annesi ve iki teyzesini öldürdü Minou, her ikisi de Dominikli avukat ve aktivist olan Manuel Aurelio Tavárez Justo ve María Argentina Minerva Mirabal'ın kızıdır. Her ikisi de Diktatör Rafael Trujillo'yu devirmek amacıyla 1960'da kurulan 14 Haziran politik hareketinin kurucularındandır. Annesi ve iki teyzesi 1960'da, diktatorün düzenlediği suikast sonucu öldürüldü. |
Tarih içinde bu konunun canlı olduğunu görüyoruz. Burada bir politik mücadele görüyoruz ama arkasında bu politik mücadelenin arkasında aynı zamanda sevgi görüyoruz, dayanışma görüyoruz. Dominik Cumhuryeti, çok az bilinen bir yer.
Ama dünyanın her noktasına da bir farkındalık kattılar. Bu anlamda hem ülkemle hem de ailemle gurur duyuyorum.
Bu konu demokrasi mücadelesi, insan hakları mücadelesi o kadar önemli ki dünyanın tüm ülkeleri için o yüzden Mirabal Kardaşler’in yaşadığını düşünüyorum.
“Türkiyeli kadınları destekliyorum"
Peki hem Dominik Cumhuriyeti’ndeki hem de dünyadaki kadın hareketine dair ne söylemek isterseniz?
Gidecek çok yol var. Dominik Cumhuriyeti’nde Meclis’te halen daha kadın sayısı az. Bu anlamda yapılacak çok şey var.
Dünyada da feminist hareket açısından atılacak çok adımlar var. İktidar sahiplerinin bu açıdan konulara bakmalı. Bütçe de kadın haklarına göre hazırlanmalı eğitim de bu açıdan bakılarak hazırlanmalı.
Türkiye’deki feminist hareketler ve kadın haklarıyla ilgili olarak yorum yapacak durumda değilim. Bu konuda derinlikli bakmak gerekiyor.
O nedenle bu konuyu yanıtlamak konusunda çekincelerim var. Ancak dışarıdan bir kişi olarak desteklemelerimi yürekten sunuyorum. Mustafa Kemal’in kadınlar açısından verdiği kararları Türkiyeli kadınlar açısından büyük bir kazanç olarak görüyorum.
Bugün de verilen bu hakların geri alınmasına dair hareketlere dair de şunu söyleyebilirim. Kadınların yanındayım bu konuda, destekliyorum.
“İran’da adım atan bir kadın, binlere ulaştı”
*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Peki İran’daki kadın hareketini takip ediyor musunuz?
Eğer bakacak olursak İran’daki kadınların devam etmeleri gerektiğini asla vazgeçmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Haklarından asla vazgeçmesinler çünkü rejimin onları ne kadar taciz ettiğini artık bütün dünya gördü.
Seslerini duyuracakları mercanın caddeler olduğunu vurgulamak isterim. Asla sokaklardaki görünürlüklerinden taviz vermesinler. Kendilerini seslerini görünür kılmak için asla mücadeleden geri adıma atmamaları gerektiğini düşünüyorum.
Hatırlarsanız bundan iki ay önce hiç kimse İran’da böyle bir eylem olacağını düşünmezken bir kadının attığı tek adım bütün bir ülkede bir isyana neden oldu.
Böylesi bir hareket sadece İran’da değil bütün farkındalık hareketi başlattı. Bütün dünya onları destekliyor biz de desteğimizi yardım eden elimizi onların omzundan çekmemeliyiz.
Küçük bir hareket nasıl bir ivme kazanıyor. Bu da bize kelebek etkisini yaratıyor. Küçük bir kelebeğin nasıl bir fırtınalar kopardığını görmemiz gerekiyor.
Sizi yetiştiren Dede Mirabel’e dair ne söylemek istersiniz?
Önümüzdeki yıl bir kitabı çıkacak. Kendisi beni yetiştiren biri ve benim için bir anne. O kendi hikâye aktarıcılığı yüksek ki bu konuda bir müze kurulmasını sağladı. Bu müze Dominik Cumhuriyeti’nde en çok ziyaret edilen müze.
Tüm dünyadan ve ülkeden çok ziyaretçi bu müzeye geliyor. Bu Müze, katliamdan sağ olarak kurtulmuş olması da onun üzerinde bir yük. Bu yük olan biteni tüm nesillere anlatmasıydı böyle mirası vardı. Onun sayesinde tüm dünya olanları öğrendi.
Mücadelemizde birlik halinde olmalıyız ve seslerimizi yüksek seviyede tutmalıyız. Ben yürekten inanıyorum sesimizin daha da duyulacağına.
Biz bunu daha önce gerçekleştirdik. Dünyadaki bütün devrimlere bakarsak buradaki öncülerin kadınlar olduğunu görürüz. Biz toplumun yarısını oluşturuyoruz. Yeryüzündeki tüm kadın hareketlerinin güçlenerek birleşerek yolumuzu açacağına inanıyorum. İran’a bakın aylar öncesinde orada ses çıkmazken bugün kadınlar binler olup sokaklara akabiliyor.
Şili’deki kadınların mücadelesi de oydu. Bu hareket Şili’deki hareket tüm dünyayı etkisi altına altı. Bizler kendisine ait olan hakları dahi istediğimizde suçlanıyoruz. Birilerinin bunları ifade etmesi gerekiyordu. Bizim tek bir amacımız var asla geri atmamak. Mücadele ediyoruz, kazanacağız.
Kelebekler hakkında
Mirabal kardeşler olarak bilinen Patria, Minerva ve María Teresa; 1930'dan 1961'e değin Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veriyordu.
Mirabel Kardeşler’in demokrasi ve insan hakları talepleri, onların Trujillo tarafından pek çok kez hapse gönderilmelerine neden oldu.
Kız kardeşlerden Maria Mirabel, mücadeleye bakışını, “Belki bize en yakın şey ölüm ancak bu beni korkutmuyor. Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz” diye özetledi. Mirabel kız kardeşlerden birinin kod adının ‘Kelebek’ olmasından da esinlenerek; o günden sonra bu üç kız kardeş, “Kelebekler” adıyla anılmaya başlandı.
Mirabal hakkında
Ojo de Agua kasabasında doğdu. Minou adı ile de tanınan Minerva Josefina Tavarez Mirabal, filolog, profesör ve Dominik Cumhuriyeti’nin bir siyasetçisidir. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde, ayrımcılığı ortadan kaldırma ve toplumsal cinsiyet eşitliği için verdiği mücadeleyle, insan hakları savunucusu olmasıyla, adalet ve demokrasiye olan bağlılığıyla tanınıyor.
Aile üyeleri ve teyzelerinin de dahil olduğu ve ülkede işlenen suçlar söz konusu olduğunda ailevi bağı nedeniyle ülkesinde adı geçen Minou, gençliğinden bu yana, mağdurların haklarının savunulması ve şeffaf, insan hakları temelli, etkin kurumların kurulması için pek çok çalışma yürüttü.
Minou Tavarez, 2002-2016 yılları arasında, üç dönem boyunca Ulusal İlçe Alt meclisinde Milletvekili olarak görev yapmıştır. 1996-2000 yılları arasında Dışişleri Bakan yardımcısı olarak görev yaptı.
2016 yılında, Dominik Cumhuriyeti’nde yapılan genel seçimlerde, Demokratik İttifakın ve Demokratik Tercih Partilerinin ortak Cumhurbaşkanı adayı oldu.
2002’den 2016 yılın kadar Küresel Eylem için Parlamenterler ekibinde bir kaç farklı yöneticilik görevi üstlendi. 2012-2014 yılları arasında bu oluşumun Uluslararası Konseyinin, 2016’ya kadar da yönetim kurulunun başkanlığını yaptı.
Mirabal Kardeşler Anı Müzesinin kurucularından biri ve yöneticisidir. Michelle Bachelet Vakfı Vatandaş Ufku Liderler Ağının bir üyesidir.
Haziran 2020’de, Tavarez, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Taraf Devletler Meclisi’nin, Uluslararası Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçların işlenmesi sonucu mağdur olanlar için kurulan Mağdurlar için Güven Fonunun Yönetim kuruluna Latin Amerika ve Karayipler adına seçildi.
Aralık 2021’de, Uluslararası Parlamenterler Birliği (IPU) Latin Amerika ve Karayip Ülkeleri Grubu (GRULAC) yönetimine, 3 yıllık bir süre için ikinci kez seçildi. 2021-2024 dönemi için de, Yönetim kurulu tarafından GRULAC grubunun başkanı olarak görev yapmak üzere seçildi.
Minou, her ikisi de Dominikli avukat ve aktivist olan Manuel Aurelio Tavárez Justo ve María Argentina Minerva Mirabal’ın kızıdır. Her ikisi de , Diktatör Rafael Trujillo’yu devirmek amacıyla 1960’da kurulan 14 Haziran politik hareketinin kurucularındandır. Annesi ve iki teyzesi 1960’da, diktatorün düzenlediği suikast sonucu öldürüldü.
Babası, Cuntanın üç üyesi demek olan ve 1963 yılında meşru Juan Bosch hükümetini deviren “Triumvirate” tarafından öldürülmüştür. Minou, 7 yaşında yetim kaldı. Ailesi ülkesinde “şehitler” ve “ulusal kahramanlar” olarak anılırlar. Kendisi de, teyzesi olan ve aynı zamanda öldürülen diğer kardeşlerinin de çocuklarını büyüten Dede Mirabal tarafından büyütüldü.
(EMK)