Mersin Üniversitesi’nde (MEÜ) kadın öğrenciler 8 Mart yürüyüşü gerçekleştirdi. LGBTİ öğrencilerin de katıldığı yürüyüşte kadın cinayetlerine karşı mücadele ön plandaydı.
“Kadınlar direnişe örgütlenerek özgürleşmeye” yazılı pankartla Fen-Edebiyat Fakültesi’nden üniversite çarşısına dek süren yürüyüşte kadın cinayetleri ve LGBTİ bireylere yönelik baskılarar protesto edildi.
Yürüyüştekiler adına açıklamayı okuyan Özlem Deniz Yılmaz erkek şiddetine karşı kadınların kimliğini, hayatlarını savunmaya ve mücadelelerini çoğaltmaya devam edeceklerini söyledi.
“Kadına yönelik şiddet sistematik”
Özlem Deniz Yılmaz kadın cinayetlerinin sistematik ve politik olduğunu söyledi:
“Kahkahamızdan, kaç çocuk doğuracağımıza, kaç yaşında evleneceğimize, telefonla kiminle konuştuğumuza kadar hayatlarımız erkekler ve erkek devlet aygıtları tarafından kontrol altına alınmaya çalışılıyor. AKP ile ‘fıtrata’, ‘toplumsal ahlaka’, ülke ekonomisini artırmak için 3-5 çocuk doğurmaya ‘, ‘ aile namusuna’ bağlanan bedenlerimiz, eşyalaştırılmaya çalışılıyor.
“Yapılan katliamlar cinnet, canilik denilerek bireysel ya da hastalıkmış gibi üzeri örtülmeye çalışılıyor. Oysa biliyoruz ki ne Ayşe, ne Berna, Özgecan ne de diğer katledilen kadınların sebebi bireysel değil. Kadına yönelik şiddet sistematik ve politik. Katillerin tamamı kurgu yaparak katlediyor ve katiller bizzat devlet yasaları, tahrik indirimleriyle korunuyor. Kadına yönelik şiddete karşı önleyici tedbir alınmıyor.”
“Üniversiteli kadınların istekleri gözönüne alınmalı”
Kadın öğrencilerin üniversite yaşamındaki sorunlarıyla ilgili ise şöyle konuştu:
“Üniversitelerde yaşam alanlarımıza, bedenlerimize, emeklerimize ve kimliklerimize her geçen gün daha da saldırılıyor. Kimin, kimle nerede yaşadığı, üniversitede okurken evlenenlerin kredi borçlarının silineceği, üstelik çocuk yapanlara da 10 bin lira kredi verileceği söylenerek ev, eş, çocuk üçgeniyle öğrenim hayatımızı unutmamız bekleniyor.
“Bizler peşimizde hafiye gibi dolaşanlara karşı tacize, tecavüze ve hetoroseksist eğitime boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha buradan haykırıyoruz. Ayrıca yurtlarda ve yerleşke genelinde sosyal yaşam; sadece üniversite yönetiminin inisiyatifine bırakılmadan, biz üniversiteli kadınların ihtiyaç ve istekleri göz önünde bulundurularak şekillendirilmeli.”
“Aile değil kadınız”
Açıklama şöyle sonlandı:
“8 Martlar’da bile ne yazık ki gündemimiz 25 Kasım gibi daha çok erkek/devlet şiddetini teşhir etmek olsa da, şimdi buradan bir kere daha söylüyoruz; Bizler şiddetinizin bu nedenli büyümesinin nedenini uyanışımız olduğunu biliyoruz ve artık bunu durduramazsınız.
“Bizler artık yaşamlarımızla, bedenimizle, kimliğimizle ilgili kararları kendimiz verme kararlığı ile yürüyoruz. Bizleri hayatlarımızı tükettiğiniz evlere hapsedemeyeceksiniz. Bizler aile değil kadınız. Dünyanın yarısıyız ve gücümüzün farkındayız.” (İUE/BK)