Gazeteci Celal Başlangıç, meslektaşı Mehmet Ali Birand'ın bugün (13 Ekim) Hürriyet ve Posta gazetelerinde yayınlanan köşesinde "PKK ile ilgili haberlerin büyük bölümü bizim senaryomuz" sözleriyle ilgili "İçinde Kürtler olduğu için Güneydoğu'da yaşananlar medyada insan hakları boyutuyla ele alınamadı" diyerek, 1980 başından beri medyanın konuyu gerçekliğiyle yazmadığını söyledi.
Birand'ın yazısıyla ilgili görüşlerini bianet ile paylaşan Başlangıç, Güneydoğu'ya ilk kez 1982 yılında gittiğini anlatarak şöyle devam etti:
"Orada yaşananlar hakkında ne yazacağımız çok tartışmalıydı, 'Kürt' kelimesi tabuydu. 1989'da, Cizre Yeşilyurt'ta köylülere dışkı yedirilmesiyle ilgili davada köylülerin konuştuğu Kürtçe tutanaklara 'bilinmeyen bir dil' olarak geçirilmişti."
"Türkiye medyası Peşmerge'yi buldu"
Başlangıç, dönemin Olağanüstü Hal Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve Özel Kolordu Komutanı Hulusi Sayın'ın basın açıklaması yapıp Yeşilyurt olayını yazdığı için kendisi hakkında "Bazı gazeteciler PKK lehine yazıyor; bunlar PKK'lidir" dediklerini anlattı.
1988'de yaşanan Halepçe Katliamı'nı hatırlatan Başlangıç, "Katliamdan sonra Türkiye'ye göçen Kürtlere, 'Kürt' denilemediği için 'Saddam'ın kimyasal silahlarından kaçan Peşmergeler' diye bir tanım bulundu. Peşmerge gerilla demektir. Türkiye basını yedi yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki kadına kadar herkese Peşmerge, dedi. 1980'ler ve 1990'lar böyle bir süreçti" dedi.
"Hak ihlallerini yazanlar suçlandı"
Pek çok gazeteci gibi Kürt sorununu yazdığı için tehdit edildiğini, isminin JİTEM ölüm listelerine girdiğini, hakkında "terör örgütünün propagandasını yapmak" iddiasıyla sekiz ayrı dava açıldığını, asker tarafından sorgulandığını anlatan Başlangıç, mesleki dayanışmanın da çok az olduğunu anlattı:
"Bazı arkadaşlarım bana 'bırak artık Kürtleri yazmayı, spor yazsana' bile dedi. Gazeteciler de bize devletin baktığı gibi bakıyordu; gözlerinde PKK'liydik. Hatta bazı meslektaşlarım işi' PKK'den para aldılar' suçlamasına kadar götürdü. Güneydoğu'da yaşananların insan hakları meselesi olduğun kimse görmek istemiyordu. Olaylar işin içinde Kürt olduğu için insan hakları boyutuyla ele alınamadı."
"Gazeteciler yüzeysel davranıyor"
Başlangıç, bölgeyi iyi bilmeyen gazetecilerin yüzeysel yorumlar yaptığını söyledi:
"Şimdi Barış ve Demokrasi Partisi'ne PKK'ye terörist de, diyebiliyorlar. Ya da PKK silah bıraksın diyebiliyorlar. İyi de PKK niye dağa çıktı, niye durduk yere silah bırakacaklarmış? Bunun cevabını vermeleri gerekir.
"Aslında 1990'lı yıllarda bile bölgedeki astsubaylar PKK'nin, uygulanan yöntemlerle silah bırakmayacağını hep söylerdi. Ama bunları yazamıyorduk o zaman. Şimdi Kürt meselesinin, PKK'nin bu kadar açık şekilde konuşuluyor olmasında meselenin uluslararası boyut kazanması, Kuzey Irak'ta kurulan Kürdistan'ın konuyu başka bir boyuta taşıması, devletin ve hükümetin bunu artık dillendirmesinin payı var." (SP)