Haklı Kadın Platformu, 7 Haziran seçiminde Meclis'e girecek kadın milletvekili adaylarının "Kadınlar İçin Tek Ses" etkinliğinde bir araya getirdi.
Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan etkinliğe Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) kadınlar katılmadı.
Panellerin öncesinde "Benim sesim sensin, mecliste sesimi duyur" mesajıyla beş kadın oyuncu kısa bir performans sergiledi.
Üç bölüm halinde yapılan panellerde üçer partiden birer milletvekili yer aldı.
Moderatör neden erkek?
Tamamen kadınlardan oluşan salonda tek erkek panelin moderatörü gazeteci İsmail Küçükkaya'ydı. Moderatörün bir erkek olması hem sosyal medyada hem de salonda tepki çekti.
İlk tepkiyi "Lafım bir erkek sesiyle bölünmezse devam edeceğim" diyen HDP'li milletvekili Selma Irmak gösterdi.
Küçükkaya, kendisine moderatörlük teklifi geldiğinde onun da aynı soruyu Vuslat Sabancı'ya yönelttiğini yanıt olarak ise " Sen hayata kadın gözüyle baktığını söylüyorsun dediler. İhtiyacımız olan şey kadın duyarlılığı, kadın sezgiselliği, kadın yumuşaklığı..." yanıtını aldığını söyledi.
İkinci tepki ise yine HDP'li Hüda Kaya'dan geldi. Küçükkaya tarafından konuşması "Bu sorunlu bir bakış açısı" denerek bölünen Kaya, "Siz erkek bir sunucu olarak devamlı kadın konuşmacılara kürsüden ders verir gibi üstten konuşuyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. Bu tepki salondan da büyük bir alkış aldı. Kadınlar "Sizi dinlemeye gelmedik" diye Küçükkaya'ya tepki gösterdi.
Küçükkaya, iki saatlik panelde sürekli "zamanımız az" dese de bir moderatörden çok adeta konuşmacı gibi aralarda kendi konuşarak kadınlara verilen süreden çalmış oldu. Üstelik konuşmalarında kadın yerine birçok kez "kız" demekte ısrar etti.
İlk panelin konuşmacıları Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) Selma Irmak, Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) Aylin Nazlı Aka ve Milliyetçi Halk Partisi'nden (MHP) Ruhsal Demirel oldu.
Ruhsal Demirel: Derler ya ölüm alanında bile sevdikleriniz gözünüzün önüne gelir diye kadın hikayeleri de böyledir genelde ölüm sevdiklerimizin eliyle, sesiyle gelir. Kadınların en görünür sorunu yaşama hakları. Bu ülkede kadına kadın diyemeyenler var hala. Kadına kadın diyemeyenler, meclise çok kadın götürdük diye övünüyorlarsa burada düşünsel bir problem var. Kadın cinayeti diyemeyenler bunu bir kadın adıyla anıyor. 0 yaşında da olsa 80 yaşında da olsa bu kadın cinayetidir. Biz kadınız. Bize kadın demeyi ayıp sayanların hayatın kolaylaştırmayı hiçbir zaman doğru bulmadım.
26 bakanın 1 tanesi kadın. Başbakanın, içişlerinin bakanının da kadın olduğu dönemler yaşadık. Mecliste daha az kadındık ama daha fazla karar verici kadın vardı. Önemli olan sayı değil etkinlik. Edilgen değil etken kadınlar olabilmek. İstatistik diyorlar sürekli bakın bir örnek, 2007'de 2011'e geldiğimizde MHP kadın sayısını yüzde 50 arttırdı. 2'den 3'e çıktık. İşte bu da bir istatistiktir.
Selma Irmak: Öyle inanıyorum ki bu ülkede kadınlar ne kadar çok konuşursa sorunlar o kadar kolay çözülür. Kadınlar mecliste eşit olsa ne olur? Bakanların yarısı kadın olsa ne olur? Toplum yarı yarıya kadın temsiliyetiyle yönetilse ne olur? İşte HDP olur. Barış, demokrasi, kardeşlik, farklılıkların bir arada yaşaması olur. HDP'yi HDP yapanın bu olduğunu biliyoruz. Hem eşitlik hem farklılıkların bir arada olması. Birçok sesin bir arada yürüyebilme iradesini göstermesi. Bu çok önemli bir nokta.
Burada Selma Irmak'ın lafı Küçükkaya tarafından "mecliste işbirliği yapar mısınız" denerek bölündü.
Selma Irmak: Sözü oraya getirmeye çalışıyordum eğer erkek sesi izin verirse. Kadın sorunu, siyasetler üstü, ideolojiler üstü bir sorundur. Biz her şeyden önce kadınız. Ve kadınların sorunları başka bir mecrada başka bir organizasyonla ele alınmak zorunda. Kadının kadın olmaktan dolayı sorunları ortaktır. Laz Çerkez Ermeni Kürt Türk kadını da öldürülüyor, küçük yaşta evlendiriliyor, işte ayrımcılık yaşıyor. Kadınların kimliğinden kaynaklı sorunlarıdır.
Eğer bu ortak tespitse temsiliyette eşitliği sağlamak, kadınların sesini daha çok duyulur kılmak bizim işimiz. “Sen benim sesimsin" diyen kadınların sesi olacaksak, bir arada olmak zorundayız. Bu bir lüks değil, bu bir mecburiyet. Bunu yapmak bunu başarmak zorundayız.
Aylin Nazlı Aka: Mecliste zaman zaman çok hararetli tartışmalar oluyor. Çok uygunsuz sözlerle karşı karşıya geldiğimiz de oluyor. Ama mecliste güzel bir dayanışma örneği de sergiledik. Bülent Arınç ben vakıflar bütçesi hakkında hesap sorarken lafı kadınlığıma ve anneliğime getirdi. O aşamada 4 partiden 3'ünün kadın milletvekilleri Aile Bakanlığı'nın yemeğine katılmayarak bir mesaj vermiş oldu. Mecliste yer alan kadın milletvekillerinin vicdani ve fikri hürlerden oluşmasına ihtiyaç var. Malum kişi bazı vekiller değil parmaklarını vekil yapsaymış, tek ihtiyacı olan şey onların parmaklarıymış.Gerçekten kadın haklarını savunmak, kadını ekonomik, sosyal, kültürel anlamda eşit kılmak istiyorsak mecliste bunları hep beraber savunmalıyız. Kadına şiddeti önleme konusunda beraber hareket ettiysek bundan sonra da beraber hareket etmeliyiz.
Kadını nasıl güçlendireceğiz? Eğitim hayatında daha fazla kalmasını sağlayacağız. Çalışmada yüksek temsilini sağlayacağız. Eşit işe eşit ücret yaklaşımını getireceğiz. 24 yaşında kendi şirketimi kurmak istedim teminat istediler, yoktu. Kadın girişimciliğini arttırmak için hibe programları uygulayacağız. Mikrokredi önündeki bir takım engelleri kaldıracağız. Kadın kotasını şirketler için de hayata geçirmeyi istiyoruz. Kadın kooperatifçiliğini artıracağız. İş güvencelerini sağlayacağız. Her 2 kadından birinin iş güvenliği yok.
Ruhsal Demirel: Kadınların siyaset alanında kendilerini sadece meclise kilitlemelerinden vazgeçmelerini arzu ediyorum. Erkekler eşlerinin bizim gibi olmasını arzu etmiyorlar. Gelinlerinin de bizim gibi olmasını istemiyorlar. Ama kızlarının bizler gibi olmasını istiyorlar. Çözüm üretebilen, mukayese yapabilen, ufuk açmak için çalışan kadınlar olmasını istiyorlar. Kadın babalarını en büyük umut kaynağı görüyorum. Kadın adına ürün olarak mecliste çok az şey çıktı. Demokrasimiz eksik olduğu için Türkiye'de her seçim için çok özel diyoruz çünkü demokrasiyi tamamlama gayretimiz var. Demokratik mi olacağız tamamen mi kopacağız diye gittiğimiz bu seçimlerde bizler sadece kadın olarak değil sizler gibi kadın duyarlılığı olan erkekleri de kazanarak birlikte mücadele etmeliyiz. Kadın olduğumuz kadın sorunlarını tartışabileceğimiz anlamına gelmiyor, bugün burada 4 parti olamamamızın da nedeni budur.
Selma Irmak: Kadınların hayatta daha güçlü olabilmesi için kadını ötekileştiren toplum baskısına karşı bağışıklık kazanabilmesi gerekiyor. Bunun için anneyle iyi bir ilişki kurmak gerekiyor. Bir gücüm varsa bunu annemden aldığımızı düşünüyorum. Benim kahramanım annem, hayattaki tek dayanağım da o. O zaman evdeki kadınların emeğini değersiz, görülmez olmaktan çıkarmak gerekiyor. Kürtçede bir söz vardır, "ev okuldur". İlk eğitimin alındığı yer orasıdır. Oradan ne eğitim alırsanız öyle şekillenir. Kadın erkek rolleri de orada biçimlenir, devamı okulda sokakta, işyerinde ve nihayetinde mecliste gelir. Kız çocukları dışarı çıkamaz çünkü evde söz sahibi değildir. İş yerinde önce işten çıkartılandır çünkü evde de böyledir. Kuliste siyasette erkekler konuşup karar verir.
Eşitlik ilkesini her alanda işletmek, eşitliğin zihinsel anlamda dönüşümünü sağlamak için çabalıyoruz. Her düşünceden kadınlar olarak kadınlar için neler üretebiliriz onun çabası içerisindeyiz. İstihdamı artırmak yetmiyor. İstatistik de değil. Yasal düzenlemede tedbirini almak gerekiyor. İstihdama katkı sunmak için revize edilen şeyler yetmiyor. Mesela iş yerinde yüzde 50 kadın kotası uygulanacaktır. Nokta desek.
Aylin Nazlıaka: Bunun adını kadın değil, cinsiyet kotası demeliyiz. Bugün bu kotadan kadınlar faydalanıyor ama bu kota ileride erkekler için geçerli olacak. Kadının sosyal yaşamdaki rolünden bahsettik, kadın geleneksel aile rollerine hapsedilmeye çalışıyor. Bu salondaki kadın ve erkekler de başını sallayıp evet diyecek. Kadın evlenince evdeki iş yükü yüzde 49 artıyor, erkeklerin yüzde 38 oranında azalıyormuş. (NV)