Bolu F Tipi, Tekirdağ 1 Nolu ve Alanya L Tipi hapishanelerinden mahpuslar, maruz kaldıkları hak ihlallerini Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği / Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi’ne (CİSST/TCPS) yazdı.
CİSST/TCPS’nin bianet ile paylaştığı mektuplarda mahpuslar, “keyfi uygulamalardan, kanuni haklarını kullanamadıklarından ve kötü muameleden” şikayetçi.
Bolu’da radyolar ve kitaplara ek konuluyor
Bolu F Tipi Hapishanesi’nde mahpuslar, “sık sık hücre ve koğuşların dağıtılarak arandığını, roman, araştırma, inceleme çalışmalarına gerekçesizce el konulduğunu, aileleriyle telefon görüşünde hem kendilerine hem ailelerine tekmil vermenin dayatıldığını ve bunu reddettiklerinde haftalarca aileleriyle telefon görüşü yapamadıklarını, havalandırma sürelerinin kısaltıldığını ve radyoların toplatıldığını” anlattılar.
Hapishane kimliğini taşımayana yasal işlem
Mahpuslardan H.D. mektubunda şunları yazdı:
“Son birkaç aydır yoğun ve sistematik bir biçimde hak ihlalleri, onur kırıcı uygulamalar, temel haklarımızı kullanma olanaklarının ortadan kaldırılması sözkonusu. Üstelik bu uygulamalar her geçen gün yenileri eklenerek arttırılıyor.
“Ağustos ayında tutuklu ve hükümlülerin üzerlerinde idarece hazırlanmış olan kimlikleri taşıma zorunluluğu getirildi. Bu kimlikleri taşımayanların koğuştan hiçbir yere çıkarılmayacağı (Buna hastane, revir, sohbet, spor, kısaca koğuştan çıkmayı gerektiren her durum dahil), bu kimliği taşımayanlar hakkında yasal işlem yapılacağı belirtildi.
“Telefonla ailelerimizle yaptığımız görüşmelerde hem bizim hem de konuştuğumuz ailelerimizin telefonu açma esnasında tekmil vermeleri gerektiği (isim soy isim ve birbirini tanıyıp tanımadığımızın belirtilmesi), bu yapılmazsa telefonla konuşma hakkının ortadan kaldırılacağı belirtildi. Bunu yapmadığımız için üç haftadır ailelerimizle telefon görüşmesi yapmamıza izin vermiyorlar.
“Telefonla konuştuğumuz kişiler zaten kayıtlı ve telefonlar dinlenip kayıt altına alındığı halde bu hukuk dışı uygulama hayata sokularak iletişim hakkımız ortadan kaldırıldı.”
Ağırlaştırılmış müebbet mahpuslara havalandırma kısıtlaması
A.A.’nın mektubu da şöyle:
“Hemen her gün odalarımız, hücrelerimiz arama adı altında basılıyor, kitaplarımıza, özel çalışmalarımıza (roman, araştırma, inceleme vs.) el koyuluyor. Dışarıda yasak olmamasına rağmen Özgürlükçü Demokrasi gazetesi bir aydır içeri verilmiyor. Yani büyük bir hukuksuzluk yaşanıyor.”
“Geçen gün arama adı altında odalarda bulunan tüm radyoları topladılar.
“Kimi demokratik eylemler yaptık; slogan attık, kapılara vurduk. İdare de gün boyu havalandırma kapılarımızı açmadı. İki gün hiç havalandırmaya çıkamadık.
“Ardından gözlem kurulu biz ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar için aldığı yeni bir kararı tebliğ etti: Şimdiye kadar havalandırma kapımız 4 saat açılıyordu. Alınan kararla 1 saate indirildi. Yani günde 23 saat içerde, kapalı bir odada tutulmaktayız.”
Tekirdağ’da her giriş-çıkışta parmak izi uygulaması
Tekirdağ 1 Nolu Hapishanesi’nden yazan mahpuslar da kamera ve parmak izi uygulamasını anlattı. Mahpuslardan F.A. şunları yazdı:
“Henüz tam anlamıyla uygulamaya konulmayan ama kimi hapishanelerde zorla uygulatılmaya çalışılan parmak izi uygulaması burada devreye sokuldu fakat vermeyeceğimizi söyleyince zorlama olmadı.
“Parmak izi her hapishaneye giriş çıkışta (hastane, adliye, başka hapishaneye sevk vb.) alınmak isteniyor. Şimdilik uygulama geri plana itilse de ileride uygulamaya konulma ihtimali yüksek.”
Hücre-ring araçlarında tek kişilik hücreler var
“Bir diğer uygulama ise 6 kişi kapasiteli, tek kişilik hücre-ring araçları. Örneğin hastaneye gitmesi gereken bir mahpus binmeyi reddederse diğer ringle götürülmeyip hücresine geri gönderiliyor.
“Örneğin bir kalp hastası, epilepsi hastası gibi ikinci bir kişinin yardımına ihtiyaç duyan hasta mahpuslara bu ringlerde hastaneye gitmeleri dayatılıyor. Basık ve boğuk yapısı zaten bu hastalıkları tetikleyen nitelikte.”
“Asansörde tıkılı kalmak gibi… Ama ömür boyu!”
Alanya L Tipi Hapishanesi’den gönderilen bir mektupta da ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpus S.Ö., diğer hapishanelerdekine benzer keyfi uygulamaların yanı sıra hücrelerin havalandırma pencerelerine pencerelerde parmaklık olmasına rağmen bir de elek teli takılacağını aktardı:
“Tekli hücrede kalıyorum. Ortalama günde bir saat havalandırmadan yararlanabiliyorum. Kaldığım hücre 2 metrelik bir alan. Hava almak için küçük ve demir parmaklıklı bir penceresi mevcut. Burada havalar 35-40 derece sıcaklığı buluyor ve nem çok yüksek. Hal böyle olunca bu küçük ve havasız alanda sıcaklık oldukça bunaltıcı oluyor. İnsan nefes almakta dahi zorlanıyor bazen. Her şey üstüne üstüne geliyor gibi… Haliyle sık sık panik ataklar yaşıyor insan. Tıpkı asansörde tıkılı kalmak gibi… Ama ömür boyu!
“Bütün bunlar yetmezmiş gibi idare yeni bir işkence türünü devreye sokmak istiyor. Birkaç gün önce gelip ölçüleri alarak o küçük ve demir parmaklı pencereye bir de elek teli takacaklarını söylediler. Bu haliyle hücrelerimiz tabiri caizse ahıra dönecektir. Zaten yeterli temiz hava alamayan hücreleri iyice havasız bırakarak adeta boğulmamız isteniyor.” (AS)