Prof. Dr. İzzettin Önder'e göre, kişi başına milli gelir rakamını, "toplumun refahı yükseldi" diye yorumlamak ve sunmak yanlış. Önemli olan bu gelirin toplumda nasıl bölüşüldüğü, yani gelir dağılımı.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) hesaplamalarına göre, 2008'de Türkiye'nin kişi başına milli geliri 10 bin 436 dolara ulaştı. Önder, hem hesaplama yöntemiyle ilgili kuşkulu olduğunu söylüyor, hem de gelir dağılımındaki çarpıklığa dikkat çekiyor.
Önder, gerçek milli gelir rakamının açıklanandan daha düşük olabileceğine dikkat çekiyor. Bunun nedenlerini şöyle sıralıyor.
Dolar değeri: Yüksek faiz nedeniyle dolar hep düşük seyrediyordu. Bu dolar cinsinden gelirin yüksek görünmesini sağlıyor. Dolar 1,7 TL'den hesaplansaydı, gelir daha düşük görünecekti.
Üretim olmayan finans kesimi gelirleri: Finans kesiminin gelirleri milli gelirde bir pay olarak gösteriliyor. Oysa bu bir koşulla olabilir: Arkasında mal ve hizmet varsa. Kredi veren bir banka bunu özvarlıklarına geçirip, bunun üzerinden tahvile dönüştürüp gelir kaydederse, bu insanların alabileceği mal ve hizmet değildir. Ama hesabı yükseltiyor.
Dış ticaret vergileri: Dış ticaretten alınan vergiler hesaba giriyor: Bu, yurtdışına aktardığınız gelirlerin vergilendirilmesidir. Bunun içeriye bir katkısı yoktur.
Stok fazlaları: İşletmelerin stok fazlaları da hesaba giriyor ve yüksek gösteriliyor.
İşletmeler üretimlerini çok gösterebilir: Milli gelir hesaplarında, anket yöntemiyle, sanayi kuruluşlarına "ne kadar üretim yaptınız" diye sorulur. Ankete katılan firmalar, bilgiler şirketi değersiz göstermesin diye, üretimi olduğundan fazla göstermeye eğilimlidir. Tüketim de anket yoluyla hesaplanır. Üretimin genellikle tüketimden fazla çıkmasının nedeni budur.
Nüfus: TÜİK nüfusu da ankete dayalı sistemle hesaplayıp, kişi sayısını daha düşük hale getirdi; Aralık 2007'de Türkiye nüfusunun 70 milyon 586 bin 256 kişi olduğunu açıkladı.
İktisatçı Mustafa Sönmez de TÜİK'in geçen yıl değiştirdiği bu hesaplama yöntemiyle ilgili eleştirilerini bianet'te yazmış, "Bir iki çabayla, Başbakan'ın sözünü ettiği kişi başına geliri 10 bin dolar olan Türkiye resminin kanıtı da ortaya çıkmış olacak" demişti.
Gelir dağılımı en çarpık ikinci OECD ülkesi
Kişi başına milli gelir, hesaplanan toplam gelirin nüfusa bölünmesiyle bulunuyor. Kısacası gelir dağılımına dair bir bilgi içermiyor. Oysa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) geçen yıl sonuna doğru açıkladığı raporda, Türkiye OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en çarpık olan ikinci ülke. Nüfusun en zengin yüzde 10'uyla en yoksul yüzde 10'u arasındaki gelir farkı 17 kat. Bu oran Meksika'da 25. OECD ortalamasıysa 8,9.
OECD, ayrıca, Meksika ve Türkiye'yi kamu hizmetlerinin de eşitsizliği gidermede en etkisiz olduğu ülkeler olarak gösteriyor. Türkiye çalışabilir yaştaki nüfusunun yüzde 12-15 oranında yoksul olduğu ülkelerden.
TÜİK'in gelir dağılımına ilişkin en son istatistiğiyse, 2002-2005 dönemini kapsıyor. Kurum, Aralık 2008'de işsiz sayısının 3 milyon 274 bin kişiye, işsizlik oranının yüzde 13,9'a yükseldiğini açıklamıştı. İktisatçı Sönmez'in bianet'te yayınlanan analizlerine göre, TÜİK'in aktif olarak iş aramayanları dahil etmemesi nedeniyle, gerçek işsizlik oranı açıklananların üzerinde.
Önder, "Bu rakamı açıklayıp 'müreffeh toplum olduk' denemez. İnsanların çoğu temel malları alınamazken, bir kesim 4x4 arabaları alıyor. Bu gelir dağılımı bozukluğunun göstergesi" diyor. (TK)