En son Ntv'de yayınlanan "Siyaset Hakkında Her Şey" adlı programda Çiğdem Anat'ın Hudson Enstitüsü Türkiye Uzmanı Zeyno Baran'a sorduğu sorularla, gazeteciliğin sınırlarının olması gerekenden ne kadar başka noktalara taşınabildiğini görmüş olduk.
Baran 15 Temmuz'da yayınlanan programa 2006 yılında yaptığı tahminin doğru çıkması üzerine konuşmak için katılmıştı. 2007'de darbe olacağı ya da post modern bir müdahalenin gerçekleşebileceği tahmini doğru çıkınca -Genelkurmay 27 Nisan'da e-muhtırasını yayınlamıştı- Baran medyada daha da önem kazanmıştı.
Elbette Baran'ın tahminlerinin doğru çıkması özel hayatına saygı duyulmaması sonucunu doğurmamalıydı.
Erkek egemen toplumun kadına dair önyargıları
Programda Anat konuyu daha iyi anlamasını sağlayacağı düşüncesiyle sorularını Baran'ın özel hayatı çerçevesinde şekillendirmekte sakınca görmedi. Oysa kamu yararı yoksa özel hayata girmek gazetecilik değildir.
Denilebilir ki, Anat sorularını sorarken erkek egemen toplumun önyargılarından yola çıktı. Örneğin bir kadının kariyerindeki başarılarını, doğru analizlerini kişisel yeteneklerine ve emeğine bağlamaktan çok başarılarının altında başka nedenler aradı.
Anat, önyargılarını sergilemeye Baran'ın nişanlısına dair sorular sorarak başlıyor. Ne zaman tanıştıklarını, neyi ne kadar paylaştıklarını anlamaya çalışıyor.
Baran'ın özel hayatını mercek altına alarak gazetecinin toplumu bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirmiş olmaktan çok kadına yönelik ayrımcı bakış açısını besliyor.
"İsterseniz yalan makinesine bağlayın"
Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi nişanlısının bilgisayarına girip girmediğini sorarak Baran'ın yaptığı açıklamaların kaynağının "etik olmadığını" ima ediyor.
Anat, Türkiye uzmanını öyle bir noktaya getiriyor ki, Baran en sonunda "İsterseniz beni yalan makinesine bağlayın" diyor.
Biz de ekran başındaki izleyiciler olarak gazeteciliğin arkadaş sohbetine nasıl zorla dönüştürülmeye çalışıldığını, soruların konuyla doğrudan bağlantısını kurmaya çalışarak izliyoruz.
Bu ilk değil
Çiğdem Anat 2002 yılında CNN televizyonunda yayınlanan "Manşet" programında Süreyya Ayhan ve antrenörü Yücel Kop'a da benzer sorular yöneltmiş, Ayhan tepkisini "Böyle sorular kabul etmiyorum, bana sporumla ilgili sorular sormalısınız" diyerek göstermişti.
Anat, Ayhan'ın da verdiği gazetecilik dersini aradan geçen beş yıla rağmen hâlâ almış görünmüyor. O zaman da söylemiştik, tekrar ediyoruz "Keşke, hiç olmazsa kadın gazeteciler, keşke Çiğdem Anat farklı olsaydı..." (GG/EÜ/TK)