151 sanıklı KCK davasının Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmasında sanıklar savunmalarını anadillerinde, yani Kürtçe yapmak istediklerini bildirdi.
Sanık avukatları uzunluğundan dolayı 7 bin 500 sayfalık iddianamenin okunmamasını, savcıysa özetinin okunmasını istedi.
Mahkeme duruşmayı saat 17:00 sularında sonlandırırken her iki konuda da kararını yarın açıklayacağını bildirdi.
"Uzun iddianame savunma hakkının ihlali"
Avukatlar Ayşe Batumlu ve Sezgin Tanrıkulu'nun bianet'e verdiği bilgiye göre, duruşmanın öğleden önceki bölümünde, sanık avukatlarından Diyarbakır Barosu başkanı Mehmet Emin Aktar, İnsan Hakları Derneği Başkanı (İHD) Öztürk Türkdoğan, zaman kazanmak için iddianamenin okunmamasını istedi. Aktar, sanıkların 18 aydır tutuklu olduğunu, iddianamenin kendilerinden önce basına verildiğini, dört aydır iddianameyi inceleme şansı bulduklarını, 7 bin 500 sayfalık metnin okunmasının, uzunluğundan dolayı, savunma hakkının ihlali olacağını söyledi. Türkdoğan da bu kadar uzun bir metni mahkemenin 9 gün içinde kabul etmş olmasına dikkat çekti.
Avukat Ercan Kanar da iddianamede çok sayıda hukuksuzluk olduğunu, daha önce yargılama konusu edilmiş eylemlerin delil olarak sunulduğunu söyledi. Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği'ne üyelik ya da toplantısına katılmak gibi etkinliklerin suç olarak gösterildiğini de ekledi.
"Ez il vir im"
Duruşmada ses kaydı alındığı için yazılı tutanak tutulmuyor. Bu nedenle dava hızlı ilerliyor. Sabah yoklama sırasında, sanıklar Kürtçe yanıt vererek "buradayım", yani "Amade me" veya "Ez li vir im" dediler.
"Anadilinde savunma haktır"
Sanıklardan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Sözcüsü Hatip Dicle, mahkemeyi ve adalet emekçilerini selamlayarak sözüne başladı; sanıkları temsilen savunmasını sunacağını söyledi; anadilinde savunma yapmak istediklerini belirtti.
Dicle Bunun hem bir hak olduğunu hem de herkesin kendini en iyi anadilinde ifade edeceğinden, yargılamanın sağlıklı işlemesi için gerekli olduğunu söyledi.
Yargılananlar arasında onlarca yıl hapis yatanlar, "serdengeçtiler" olduğunu söyleyen Dicle, mahkemenin kararının sanıkların kişisel kaderleriyle ilgili olmayacağını, ancak kararın ya sivil siyasetin önünü açacağını ya da şiddetin yükselmesine neden olacağını söyledi.
Avukat Tahir Elçi, Uluslararası belgelere dayanarak anadilde savunma hakkının verilmesi gerektiğini söyledi; çeşitli ülkelerden örnek verdi; bu hakkın Türkiye'nin kurucu antlaşması olan Lozan'la da güvence altına alındığını belirtti.
Mahkeme sabah oturumuna 12:30'da ara verdi; 14:30'da yeniden toplandı.
Sabah oturumuna, ilk başta, yer olmadığı gerekçesiyle 130 avukat alındı. Dışarıda kalanlar itiraz etti. Kısa süreli gerginlikten sonra bütün avukatlar mahkeme başkanının emriyle duruşma salonuna girdi.
Duruşmaya ikisi hariç tüm sanıklar katılıyor.
Avukatların verdiği bilgiye göre, bu dava için adliyede daha önce boş olan orta alanda, yeni bir salon kuruldu. Salon yargılama için uygun ama yer olmadığı için çok az sayıda sanık yakını duruşmaya girebildi. Savcıların durduğu kürsü, diğer salonlardan farklı olarak mahkeme heyetinin kürsüsünden ayrı bir yerde. Ancak yine de savunma kürsüsünden yukarıda. (EÜ/TK)