Kanal İstanbul projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Halkın Katılım Toplantısı Arnavutköy Belediyesi Yeni Kültür binasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşeme Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve ÇED sürecini yöneten Çınar Mühendislik Müşavirlik A.Ş. yetkililerinin sunumuyla yapıldı.
Salonun girişinde yetkililer toplantıya katılan herkesten iletişim bilgisi ve imza aldı. Toplantı başlamadan dolan salonda Kanal İstanbul projesine karşı olanların yanı sıra destekleyenler de vardı.
Toplantıya alınmayanlardan protesto
Raporun sunumunun ardından söz alanlardan bazıları salondaki çoğunluğun bölge halkı olmadığını ileri sürdü. 37 mahalleyi kapsayan projenin toplantısına bazı mahalle ve köy muhtarları yer olmadığı gerekçesiyle salona alınmadı. Polisin barikatını alkışla protesto eden yurttaşlar "Rezalet" diye bağırdı.
Toplantının soru-cevap kısmında yetkililer ve salondaki kişiler arasında gerilimin yükselmesi üzerine bina önüne çevik kuvvet ekipleri ve toma geldi. Toplantıyı izlemek üzere gelen İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Savunması'ndan yaşam savunucularının protestosu oldu.
Beyza Üstün: 15 milyonu buraya sığdıramazsınız
Toplantı başladığında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan ÇED İzleme ve Değerlendirme Genel Müdürü Ali Rıza Tanas, toplantının hukuka uygun bir şekilde tertip edildiğini belirtti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Beyza Üstün itiraz ederek söz aldı ve "Kanal İstanbul tüm İstanbul'u ilgilendiriyor; 15 milyonu buraya sığdıramazsınız. Toplantınız usule ve hukuka aykırıdır" dedi.
Toplantıya katılanlardan biri de "Buraya 3. Havalimanından getirilen kişileri doldurmuşsunuz. Ben halkım bana uygun değil bu proje" sözleriyle tepki verdi. Tepki gösteren kişi salondaki diğer vatandaşlar ve polis aracılığıyla salondan çıkarıldı.
Polis katılımcının ağzını kapattı
Çınar Mühendislik yetkilisinin ÇED raporunu özetlediği sunumunun ardından katılımcı yurttaşlardan Mustafa Uğurlar "Burada halk yok" diye bağırdı. Polis, Uğurlar'ı susturmaya çalışırken ağzını kapatarak müdahale etti.
Tanas'ın söz verdiği yurttaşlardan biri "Yıllardır burada tarım, hayvancılık yapan insanlar olarak bizim haklarımız ne olacak? Biz bunu duymak istiyoruz, bunlardan bahsedin" dedi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme BakanlığI Altyapı Müdürlüğü'nden Mustafa Nevzat Tüzer soruyu "Vatandaşımız ve yöre halkı hiçbir zaman mağdur edilmedi yine edilmeyecek. Dünyada örnek gösterilen firmalarla çok üst düzey bir proje yapıyoruz. Hiçbir vatandaşımız özel mülkiyet ve planlama yönünden mağdur edilmeyecek" sözleriyle yanıtladı.
Mustafa Uğurlar söz alarak "Halkı bilgilendirme diyerek gelmiş belediye toplantısını bilgilendiriyorsunuz. Burada muhtarlar, sivil toplum kuruluşları yok. Muhtarlar neden kapıda" diye sordu. Bakanlık yetkilisi salonda yer olmamasını gerekçe gösterdi ve bütün soruların bakanlığa iletileceğini söyledi.
Özgür: ÇED toplantısı tiyatrodur
İstanbul Kent Savunması'ndan Deniz Özgür toplantı sürerken binanın önünde yaptıkları açıklamada konuştu. Özgür, bölge halkının içeri alınmamasını eleştirdi:
“Buradaki projeler çevresindeki arazileri satış projesidir. Bütün İstanbul’u ilgilendiren ve İstanbul’un sosyal, ekonomik, kentsel hayatını bitirecek bir projedir. O nedenle ÇED toplantısı bir tiyatrodur ve bu şekilde meşrulaştırılamaz. İnsanların dışarıda bırakılması da organizasyonun nasıl fiyasko olduğunu göstermektedir.”
Sazlıbosna muhtarı: Yoksul halkı yerinden etmeye çalışıyorlar
İçeri alınmayanlardan biri de Sazlıbosna köyü muhtarı Oktay Keke'ydi. Keke, 20 yıldır Arnavutköy'de oturduğunu ancak salona giren kimseyi tanımadığını söyledi:
“Yoksul halk yerinden edilmeye çalışılıyor. Anadolu’dan buraya gelip canını dişine takarak çalışan insanların evi barkı kentsel dönüşüm adı altında ellerinden alınıyor. Bölgede sanal konutlar yabancı şirketlerin adıyla satılıyor. Bu ülkedeki 80 milyon kişinin bir fayda göreceği sanılmasın. Rantçılar, çıkarcılar, sermaye grupları kazanacak.”
Erdoğan 2011’de duyurmuştu Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakan olduğu dönem2011’de yaptığı bir konuşmada “yeni bir İstanbul” hedefinden söz etti. “Çılgın proje” olarak sunulan bu planın içinde Kanal İstanbul da adı ilk kez duyuldu. Torba yasayla bölge ranta açıldı Mayıs 2016'da 20 kanunun toplam 32 maddesinde değişiklik yapıldı. Mera Kanununa eklenen ek madde ile Kanal İstanbul'un bulunduğu bölgenin imara açılmasına ön ayak oldu. Yasaya getirilen "otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol" ibaresinin dahil edilmesiyle de Kanal İstanbul'a bağlanan yolların ücretli olacağı sonucuna varıldı. “Çılgın proje”de neler var? 15 Ocak 2018’de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan projenin detaylarını açıkladı. Buna göre, güzergahı 45 kilometre olacak kanalın çalışma alanı 33 bin 500 hektar olarak belirendi. Kanal;Küçükçekmece, Arnavutköy, Avcılar ve Başakşehir ilçeleri sınırlarında, 37 mahalle içinde yer alacak ve Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak, Sazlıdere Barajı havzası boyunca devam edip Sazlıbosna Köyü’nü geçerek Dursunköy’ün doğusuna ulaşacak; Baklalı Köyü’nü geçtikten sonra da Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’e ulaşacak. Beş farklı güzergahın belirlendiği proje, 3. Havalimanı, 3. Köprü gibi entegre projelerle bağlantısı sağlanacak. Marmara Denizi'ne dolgu alanlarla yapay adalar yapılacak. 3. Köprü ile bağlantı için yeni bir köprü kurulacak. Sazlıbosna Karayolu geçişine bağlı bir yol yapılacak. Küçükçekmece Gölü'nün altından Marmaray projesinde olduğu gibi tüple geçiş sağlanacak. Proje kapsamında kıyı yapıları, konteyner limanları ve lojistik merkezler, denizden alan kazanımı, dip taraması, beton santralları dahil ve yat limanları da bulunuyor. Proje kentten ve canlılardan neler götürecek? Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nden Mücella Yapıcı, projenin İstanbul'un doğal yaşam kaynaklarını tehlikeye atacağını ve İstanbul Boğazı'ndaki petrol tankerlerinin yarattığı tehlikenin Kanal İstanbul'da da mevcut olacağını söyledi. TIKLAYIN - Kanal İstanbul İçin Uzmanlar Ne Demişti? Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Şehir Plancıları Odası, İstanbul'un deprem ve ulaşım gibi en önemli sorunlarını çözmesini beklediği bu projenin, bunların aksine başka sıkıntılara da yol açacak bir proje olacağını savundu. İstanbul’un artık tehdit altında olan doğal ve çevresel değerlerini kaybetmesine yol açacak bir proje olacağını belirttiler. Greenpeace, projenin İstanbul'un su kaynaklarını bitireceğine, deniz kimyasını bozarak canlıları yok edeceğine ve tarım-orman arazilerini olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti. |
(TP)